Doğu Perinçek: Komutanların başı çuvalın içindeyken anayasa yapılıyor

E. J. Alb. Atillâ Uğur’un “Abdullah Öcalan’ı Nasıl Sorguladım” kitabı, gazetelerde çıkan köşe yazıları ve haberlerden anlaşıldığı üzere dikkatle okundu ve okunuyor. Bu kitap öğreticidir. Abdullah Öcalan’ın 1999 yılındaki görüşlerini anlamak açısından da tarihî bir belgedir.

 

Atillâ Uğur’un kitabından alınacak ders
Kanımca bu kitaptan çıkarılabilecek en önemli sonuç, Türkiye’nin iradesinin belirleyici olduğudur. Kemalist Devrim’de kararlılık, Abdullah Öcalan’ı da o doğrultuda çözümlere çeker. BOP Eşbaşkanlığı’nın Türkiye’yi bölme iradesi ise, Abdullah Öcalan’ını üretir.

 

Çuval harekâtına Türk subayının tavrı
Basında genellikle Atillâ Uğur’un sorgusu ve Öcalan’ın tavrı ekseninde yorumlar yapıldı.
Biz ilk bakışta kitabın esas konusuyla ilgili değil gibi gözüken bir bilgilendirmeye değineceğiz.
4 Temmuz 2003 günü, ABD birlikleri Süleymaniye’de subay ve astsubaylarımızın başına çuval geçirince, ertesi sabah Ankara’da Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanlığı’nda bir toplantı yapılıyor. “Neler olabilir” sorusu görüşülürken, o sırada komutanlığın İstihbarat Başkanlığı’na vekâlet eden Alb. Atillâ Uğur önerisini şöyle dile getiriyor:
“Bu tür olaylarda anında misilleme bana göre esastır, yukarıdan alacağımız bir ‘olur’ ile ben ve personelim helikopter ile hemen Adana’ya intikal edelim, bugün Cumartesi olduğu için İncirlik Amerikan üssünde görevli rütbeli Amerikan askerleri izinlidirler, üssün dışındadırlar… Gidip bazılarını gözaltına alalım, ellerine kelepçe takıp kafalarına çuval geçirelim. (…) Eğer bunu yaparsak, hem askerlerimiz hemen serbest bırakılır, hem de Amerika dahil, dünya bize saygı duyar.”(s.128).

 

Mustafa Kemal Paşa örneği
Bu tavır, Türk subayından milletin beklediği tavırdır. Biz de çuval olayının hemen ertesi günü bir basın toplantısı yaparak Mustafa Kemal Paşa’yı örnek göstermiştik.
Hem de işgal altındaki koşullarda, İngilizlerin bazı subaylarımızı tutuklaması üzerine Mustafa Kemal Paşa’nın misilleme olarak İngiliz subaylarının, hatta Alb. Ravlinson’un tutuklanmasına ilişkin tavrı belgelidir. (Atatürk’ün Bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, c.6, s.201; c.7, s.150,190; c.9, s.168)

 

Komutanların başı çuvalın içindeyken bölündük
Türkiye bugün fiilen bölünmüştür. Şimdi bu fiili bölünmenin anayasası getiriliyor.
Türkiye’nin bölünmesi, 2002 yılı sonunda Tayip Erdoğan-Abdullah Gül yönetiminin bir ABD operasyonuyla iktidar koltuklarına oturtulmasıyla başladı. Ve ABD Irak’ı işgal ederken, Ankara’da da Abdullah Gül-Powell buluşmasında bölünmenin gizli anayasası yapılıyordu. Tarih 2 Nisan 2003’tür. Abdullah Gül’ün itiraf ettiği 2 sayfa 9 maddelik hizmet sözleşmesi, bölünmenin yol haritasıdır. (Vatan, 24 Mayıs 2003).
O yol haritasının önünde engel oluşturan TSK’nin başına 4 Temmuz 2003 günü çuval geçirilmiştir.

 

Çuvalın içindeki komutanlar
O günden bugüne Org. Özkök, Org. Büyükanıt ve Org. Başbuğ gibi genelkurmay başkanlarının ABD ile işbirliği ve komuta zaafı nedeniyle, TSK, kafasını o çuvalın içinden hâlâ çıkaramamıştır. Bunları, onlar Genelkurmay Başkanı iken, bütün açıklığıyla söylediğimiz için, bugün vicdan huzuruyla konuşuyoruz.
Hakim Alb. Zeki Üçok, Balyoz davasında gerçekleri eğip bükmeden, dosdoğru haykırdı. Komutanlar, yalnız silah arkadaşlarını değil, Türkiye’nin birliğini ve Atatürk Devrimi’ni satmışlardır.
Süleymaniye’deki çuval uygulaması ile Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Islak İmza, Andıç tertipleri arasında hiçbir fark yoktur.
Çuvalı geçiren yabancı devlet, o devlettir. Ancak başına çuval geçirilenlerin rütbeleri çok yükselmiş ve sayıları akıl almaz ölçülerde çoğalmıştır. Artık kelepçelenip duvarların arkasına atılanlar, generaller ve amirallerdir. ABD Ordusu, TSK komuta kademesini savaşmadan esir almaktadır.

 

“Esirevi” değil de ne
Değerli yazar Arslan Tekin, E. Alb. Atillâ Uğur’a imzanın altına niçin “Silivri Esirevi” yazdın diye soruyor. (Yeniçağ, 30 Eylül 2011)
Aydınlarımız, Çuval’dan Balyoz’a uzanan harekâtların bir yargı uygulaması değil, bir düşman harekâtı olduğunu ne zaman anlayacaklardır? Türkiye’nin bölünmesi anayasalaştıktan sonra mı?

 

Çuvala alışanlar
Utanç tablosudur ve asker manzarası kesinlikle değildir:
Komutanlar, silah arkadaşlarının yabancı devlet operasyonuyla hapse atılmasına alışmışlardır.
Ve şimdi başları çuvalın içinde bölünme anayasasının yapılışına tanık oluyorlar.
Burası çok önemli: Bölünen Türkiye’nin yıkılan Cumhuriyetin yerine kurulan BOP Eşbaşkanlığı’nın anayasası komutanların kafasına çuval geçirilerek yapılıyor.
Başka türlü yapılabilir miydi?
Ve herkes sorumlu değil mi?
8 yıldır devam eden bu boyun eğmeyi kabul etmeyenler vardır ve Türkiye’nin geleceği onların kararlılığına, örgütlenmesine ve halkı ayağa kaldırmasına bağlıdır.