Doğu Perinçek: Kara Kuvvetleri Komutanı’nın Helikopter “Gezisi”

1. Taktik Hava Kuvvet Komutanı Korg. Korcan Pulatsü’nün tutuklanma haberi, basında sıradan bir olay gibi yer aldı.

 

TSK tarihinin en ağır bozgunu
Yaşadığımız olayın hukukla, yargıyla, adaletle, soruşturmayla, kovuşturmayla hiçbir ilgisi yoktur. TSK, 2007 yılından bu yana 4 yıldır süren ABD operasyonu sonucu, tarihinin en ağır bozgununa uğramıştır. Eskişehir-Kütahya muharebelerinde hiç olmazsa savaşarak yenilmiştik. Bugünkü bozgunun en acı tarafı, tek bir mermi atmadan şu ana kadar 32 general ve amiralimizi esir vermiş olmamızdır. Bu gerçeği saptamadan, bu kuşatmadan çıkılamaz.
Ve işte artık gazete sayfalarında aşağılanan, şerefli TSK’nin Kara Kuvvetleri Komutanı, basında yer alan haberlere göre, helikoptere binerek Suriye sınırında incelemeler yapmaktadır.

 

Türkiye’nin bölünmesi suçuna iştirak
Türkiye, çok tehlikeli bir yerdedir. TSK’nin Suriye’ye yapılacak bir ABD/NATO operasyonunda cepheye sürülmesi, çok ağır sonuçlar doğurur. Suriye, Libya değildir. Suriye’nin tepesine bir CIA ajanının oturtulmasına katkıda bulunmak, TSK’nin Türkiye’nin bölünmesi suçuna boylu boyunca ortak olması anlamına gelir. Böyle bir uygulama, TSK’nin, Türk Ordusu’nu kuşatan çemberin daraltılmasına katkıda bulunmasından başka bir şey değildir.
Abdullah Gül – Tayyip Erdoğan’ın bu tür suçları işlemesi, en sonunda bireysel kaderleriyle ilgili sonuçlar doğurur. Ama TSK’nin böyle tarihi bir cinayete katılması, kendisini bitiren çok derin ve kapsamlı sonuçlar getirir.
TSK, uğradığı bozgundan sonra ABD ile Ortadoğu ülkelerine karşı şiddet uygulayan bir işbirliğine girerek, Türk Milletine çok ağır bir kötülüğe dahil olur ve bunun sonu, önümüzdeki büyük bunalımda Türkiye halkı üzerinde kanlı bir diktatörlüğe kadar uzanacak olasılıklar içerir.

 

ABD ve Türkiye ekonomilerinin iflası
ABD ekonomisi, artık ekonomik önlemlerle kurtarılamayacak bir iflasın içindedir.
Türkiye ekonomisi, kapısına dayanan, dış ödemeler açığından doğan büyük sarsıntıları, varolan ekonomik düzen içinde karşılayabilecek en küçük şansa sahip değildir.
ABD’nin ekonomik iflası ile Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ekonomisinin iflası üst üste binmektedir. Türkiye’nin bugün fiilen bölünmüş olması, önümüzdeki büyük çalkantıların ekonomi ötesindeki boyutunu oluşturuyor.

 

Ancak devrimle
Türkiye, buradan ancak ve ancak bir halk devrimiyle çıkabilir.
Bu milli devrimin denklemi, bütün halk devrimlerinde olduğu gibi Halk + Ordu’dur. Bizim tarihimizdeki örnekleri, 1908 ve 1920’dir.
İşte bu koşullarda ABD’nin Suriye tertibi gündeme giriyor. Tertip, Suriye kadar Türkiye ve İran’ı ve pergelimizi biraz daha açarsak, Rusya, Çin ve bütün insanlığı hedef almaktadır. Uğradığı bozgunun ağır koşullarında TSK, ABD’nin ve İsrail’in ataşe sürdüğü güç olmayı kabul ederse, yarın Türkiye halkının da üzerine sürülecektir. Bu olay, 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinin zulmüyle karşılaştırılamayacak boyutlar içermektedir.

 

Plan bozulmalı
Türk Ordusunun şerefli komutanları, 1991 yılında Irak’ın üzerine sürülmeyi kabul etmediler. Genelkurmay Başkanı Org. Torumtay’ın istifası, ABD’nin ve memuru konumundaki Turgut Özal’ın planını bozdu.
Bugün gelinen durumda, nasıl yapar, onu biz belirleyemeyiz, ancak komuta kademesi ve tek tek komutanlar, TSK’nin Suriye’ye yönelik eylemli bir tertibe alet edilmesine kesinlikle boyun eğmemelidirler. Aksi halde işleyecekleri suçlar, Cevdet Sunay ve Tağmaçlarla ve Kenan Evrenlerle karşılaştırılmayacak kadar ağır olur. Vatanlarına milletlerine en büyük kötülüğün sorumluları olurlar. ABD planını bozmak, Türk Ordusunu halkıyla birleştirir. İşte bu, bütün çözümlerin anahtarıdır.

 

Türkiye-Suriye-İran-Irak işbirliği şart
Türkiye, bu süreçten ancak Suriye-İran ve hatta Irak’la işbirliği yaparak çıkabilir. Bu işbirliğinin ABD-İsrail güdümlü Tayyip Erdoğan – Abdullah Gül Eşbaşkanlığı altında olmayacağını elbette herkes biliyor.
Büyük İsrail Planına bağlanmış olan BOP Eşbaşkanlığı’nın yıkılması ve bir Milli Hükümetin kurulması, önümüzdeki dönem, Türkiye için bir yaşam sorunudur.
Bunu bir tek İşçi Partisi görüyor ve mücadelesini veriyor.
İşçi Partisi’nin büyüklüğü ve hükümet olma gizilgücü işte buradadır.