O GÜNDEN BERİ BEKLİYORUM
Meşhur el bombalarını Ümraniye Karakolu’nda masaya dizip görüntü kaydını yapan polislerden birinin tarihî açıklamasını dün bu köşede yayımlamıştık. O polis memuru, düzmece tutanak yazdıkları için kendisini uyaran arkadaşına, son dört yılın yargı tarihinin şifresini açıklıyordu: “Soruşturma Ergenekon olduktan sonra sinkaf ederim hakimini de savcısını da.”
Kamera kayıtları Ergenekon duruşmalarında kaç kez gösterildi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, “Duymak istemeyen duymaz” dedi. Nerdeyse iki yıl oluyor. O günden beri bekliyorum. Kameraya kayıtlı, görüntüsü belli, tutanak imzacıları arasında olan o polis hakkında ne zaman soruşturma açılacak, ne zaman yargı önüne çıkarılacak diye.
Benim kadar iyimser olmayanlar, bana hayret ediyorlar. Onlara bakarsanız, soruşturma olasılığı yok, biraz daha ısrar edersem, o polise yüksek liyakat nişanı takacak ve Anayasa Mahkemesi’ne üye olarak atayacaklar. İBDAC’nin yayın organının eski Ankara Temsilcisi Haşim Kılıç’ın yanına Başkan Yardımcısı yapılması olasılığı bile mevcutmuş.
“Artık o kadar da değil, Anayasa Mahkemesi üyesi olmanın şartları var” diyorum. Gülüyor arkadaşlarım, yasalar ve Anayasalar ise çiğnenmek için yapılırmış. Devlet Teorisi uzmanı olarak bu saptamalar bende hayranlık uyandırmaktadır.
Ümraniye Karakolu’ndaki o polis, Genelkurmaydan Yargıya kadar devletin bütün organları üzerinde bu kadar sınırsız bir otoriteye sahip olduğuna göre, kudretini çok yüksek bir yerden almış olmalıdır. Onun dokunulmazlığı bizim bildiğimiz Anayasada bulunmuyor, çok daha derin yasalara dercedilmiş olmalı.
Buradan Meclis Başkanlığı’na bir soru önergesi veriyorum: “Ümraniye karakolundaki o kahraman polisimize hakimleri ve savcıları sinkaf etme ve genelkurmay başkanını kalaylama yetkisini kim vermiştir.
Cevabı beklemeye sabrım yok. Bütün olasılıklar kafamda fırıl fırıl dönüyor.
SIFIR OLASILIK
Aklıma en önce eylemin muhatapları geliyor. Yargı kurumlarının hiçbiri oralı olmadı. Bir suç duyurusu bile yok. Sonra Yargıtay’ın kadına tecavüzle ilgili emsal kararlarını hatırlıyorum. Kadın izin vermeseydi, sanık bu fiili işleyemezdi diyorlar. Aman Allahım, Türkiyemizin namuslu hakim ve savcı ordusunu hatırlıyorum ve böyle bir olasılığı aklıma getirdiğim için kendime kızıyorum. Sıfır olasılık diye buna denir. Matematiğe sıfır rakamını getiren Arap cebircilerinden ve logaritmacılarından alıyorum hıncımı. Ben de onları anıyorum.
HSYK VERMİŞ OLAMAZ MI
Hakimleri ve savcıları atama yetkisi HSYK’nin. Peki hakim ve savcıların üstüne sıradan bir polisi atama yetkisi de HSYK’nin olamaz mı?
Ama Ümraniye Karakolu’ndaki olay, 12 Haziran 2007 tarihinde. O zamanki HSYK’nin bugünkü HSYK gibi yaratıcı bir yorum yeteneği yoktu ki.
Bu olasılığı hemen bir kenara atıyorum.
PEKİ EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Polisler, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne, oradan da İçişleri Bakanlığı’na bağlı; yetkilerini bu mercilerden alıyorlar. Hukuku biz de unuttuk artık, en önce bu olasılığı tartışmalıydık. Ancak hemen usavuruyorum: Olamaz, çünkü gücü yetmez.
DÜĞMENİN CEZA EHLİYETİ
Geriye kim kalıyor. Emniyetin ve İçişleri Bakanlığının üzerinde BOP Eşbaşkanlığı var. Üslubu da bu yetkiye çok uygun. Prof. Dr. İlber Ortaylı kardeşim iyi bilir, Türk idare tarihinde “Ananı da al git” diyebilecek kadar iş bitirici bir makam sahibine sanırım ilk kez rastlanıyor. Arhimedis kadar seviniyorum, Eureka! Evet buldum, bu yetkiyi mutlaka o vermiştir.
Birden hukukçu olduğumu hatırlıyorum. Prof. Dr. Faruk Erem Hocam olsa kimbilir ne derdi. Öyle ya düğmelerin ceza ehliyetleri yoktur.
TAYYİP ERDOĞAN’IN AVUKATIYIM
Fehmi Koru yazmamış mıydı, “Ergenekon’un düğmesine Tayyip Erdoğan ile Oval Ofis’te yaptığı görüşmede, Başkan Bush bastı” diye.
Sinkaf yetkisini kim verdi diye yola çıktık, bakın geldiğimiz yere?
Ben Tayyip Erdoğan’ın avukatı oldum.
Hem de Yüce Divan Avukatı!