Doğu Perinçek: Günümüz kapitalizmi ne kadar kapitalist

Dün Tanju Cılızoğlu’nun Prof. Dr. Ali Akdemir ile yaptığı söyleşiye bir girizgâh yapmıştık. 2 Ağustos Salı günü Aydınlık’ta yayımlanmıştı; dikkatinizi çekmiştir.

         Prof. Akdemir’in vurucu bir dille yaptığı açıklamalar, 19. yüzyılın klasik iktisat teorisi içinde çırpınanların çaresizliğini de sergilemektedir.

 

Nerede eşdeğerlerin değişimi?

         Kapitalist iktisat, değerlerin piyasada eşdeğerleriyle değiştiğini öngörür. Mallar değişirken, aslında o malların üretilmesi için gerekli olan ortalama toplumsal emek değişilmektedir.

         Rekabet ekonomisinde kaynakların verimliliğe göre dağılması, bu eşdeğerdeki emeğin değişimi sayesindedir. Verimli üretmeyi ateşleyen bu ilişkiler, kapitalizmin dinamiğini ya da “rasyonelliğini” oluşturur.

         Emperyalizmin çürüdüğü, mafyalaştığı bu çağda, piyasada eşdeğerlerin değişimi kuralı, delik deşik olmuştur. Havada uçuşan kâğıtlarla veya internet tuşlarına basarak kazanılan büyük kaynaklar, bırakalım verimli emeği, nerdeyse sıfır işgücü çalıştırarak elde edilmektedir. Sıcak para komisyoncusu, borsa vurguncusu, hortumcu; işgücü kiralamıyor ki emeğin verimliliğiyle ilgilensin veya işgücünün fiyatını düşürmenin yollarını arasın!

         Kapitalizmin, kaynakları verimliliğe göre paylaştıran “rasyoneli” baş aşağı dönmüştür. ABD’nin 14 trilyon Doları bulan dış borcun üstüne yatmış olduğu herkes tarafından artık kabul ediliyor. ABD, 14 trilyon Dolarlık mal karşılığında eşdeğerini değil, üç paralık değeri olmayan, hele kullanım değeri hiç olmayan bono ve tahvil gibi kâğıt parçalarını vermiştir.

 

“Kumarhane kapitalizmi”nin neresi kapitalizm

         Bu sisteme “kumarhane kapitalizmi” diyenler de var. Kumarhane ve kapitalizm yan yana gelemeyecek kavramlardır. Çünkü kumarhanede rulete para bastırarak elde edilen gelirin ücretli işgücünün sömürüsüyle bir ilgisi yok. Bununla bağlantılı olarak değişilen değerler de eşdeğer değil.

 

Haraç sistemi

         Prof. Dr. Akdemir’in tahlil ettiği sadaka ekonomisi kapsamındaki yardımlar da, kapitalizmin emeğe göre bölüşüm ilişkisini bozmaktadır. Sıcak para komisyonculuğuyla veya hortumlayarak el konan kaynakların bir kısmı sadaka olarak dağıtılmaktadır. Bu yardımlar, ihtiyaca göre bölüşüm ilişkisinin geçerli olduğu sosyalizmin ileri aşamalarına doğru bir ilerleme değil, fakat Orta Çağ’ın sadaka ve zekâtına doğru bir geri dönüştür.

         Sonuç olarak günümüz kapitalizminin değişim ve bölüşüm ilişkilerini açıklamada Adam Smith, Ricardo ve Marx'ın teorileri yetersiz kalıyor. 18. ve 19. yüzyılın çalışmayı ve emeğin üretkenliğini özendiren kapitalizminin yerini bir mafya sistemi almıştır. Bu bir haraç sistemidir. Emperyalizmin sermaye ihracıyla sömürüsünün yanında doğrudan doğruya silah zoruyla topladığı haracın, kapitalist ilişkiler içinde yeri yoktur.

Mafyanın müttefiki ise tarikat ve cemaat şeyhleridir. Bunlara akan kaynakları da, kâr ve rekabet sistemiyle, başka deyişle klasik kapitalist ilişkiler içinde açıklayamıyoruz. Ücretli işgücünün sömürüsüyle elde edilen kâr ile benzerliği olmayan bir el koyma biçimiyle karşı karşıyayız: Tarikat rantları!

 

“Yeni Orta Çağ”da devrim

“Yeni Orta Çağ” veya “Kumarhane kapitalizmi” denen bu sistemin ekonomisini anlamadan, doğru çözümler de üretilemiyor.

         Yalnız Türkiye’de değil, bütün dünyada önümüzdeki devrim, öncelikle “Yeni Orta Çağın” tasfiyesidir; kumarhanenin kapatılmasıdır; uluslararası haraç toplama kabadayılığına son verilmelidir.  Başka deyişle üretici güçlere ayak bağı olan mafya-tarikat ilişkilerinin tırpanlanmasıdır.

         “4 sülük” diyoruz bunlara: Büyük tefeciler, borsa vurguncuları, hortumcular ve tarikat-cemaat rantçıları. Bu 4 sülüğün emperyalist sınıfların artık ucubeleşmiş olan son nesli olduğunu söyleyebiliriz.

         Dünya krize gidiyor, herkes böyle söylüyor.

         Dünya, ancak devrimle çözebileceği sorunların eşiğindedir. Bunu da biz söylüyoruz.

         Bu sorunların emperyalist mafya-tarikat sistemi içinde çözümü yoktur.

         O nedenle önümüzdeki devrim, haraç sistemine, mafya-tarikat “kapitalizmine” karşı olacaktır.

         Bu devrim, artık sanayici ve tüccarların önderliğinde olamaz. Onların da katılımıyla emekçi sınıfların önderliğinde gerçekleşecektir.