Sayın Gülser Ayanoğlu’nun mektubu
10 Haziran 2011
Ben sizden hakkınızı helal etmenizi istiyorum. Bu ülkeye o kadar çok emeğiniz var ki; bir vatandaş olarak bende sizin kanatlarınız altındayım. Ülkeme, ülkemize sahip çıkıyor, onu korumak için bütün ömrünüzü bu yolda harcıyorsunuz. Bu ülkenin vatandaşı olarak bende nasipleniyorum. Benim üzerimde de emeğinizin hakkı var. Onun için hakkınızı helal etmenizi istiyorum.
Ben de bir asker eşiyim. Zalimin zulmüne uğrayan Türk Ordusu’nu koruyup kolladığınız için, asker eşlerine sahip çıkarak onlara güç verdiğiniz için, bu zulme uğramış değerli bilim adamlarımızın, aydın gazetecilerimizin sesi olduğunuz için, emekçilerin koruyucusu olarak ayrı gayrı gözetmeksizin bütün hakkı yenilenlere sahip çıktığınız için, hakkınızı bu ülkeye de helal edin diyorum. Size yıllardır zulmedenlere de bütün Türk Milleti hesap soracaktır, buna inanıyorum.
Sevgili Doğu kardeşim: Duvarların arkasından çıkan sesiniz Türkiye’yi sallıyor. İnanın TBMM’ne çıktığınızda dünyayı sallayacaktır. Allah her zaman yardımcınız olsun.
Sayın Güner Baloğlu ve Aslı Yürekli’nin mektupları
Annem ve ben sizin ne kadar vatansever bir insan olduğunuzu şu son 6 yılda daha iyi öğrendik. Makalelerinizin ve kitaplarınızın takipçisiyiz. Her ne kadar kitaplarınızda paylaştığınız gerçekler her defasında kalbimize bir hançer gibi saplanıyorsa da okumaktan vazgeçmedik. Siz de yazmaktan vazgeçmeyin.
Dün ve bugün, annem ve ben sizin için gözyaşı döktük, yarın da dökeceğiz. Oysa ne kadar umutlanmıştık. Sizinle meclis bambaşka olacaktı.
Elbette buna izin verilemezdi.
Bugün, ülkemizin içinde bulunduğu karanlıkların farkında olan ve oynanan oyunları görenlerin acı çekme ve bu acıdan güç alarak ayağa kalkma günüdür. Daha çok çalışacağız.
Siz ise bu arada Silivri’de bir tarih yazıyorsunuz. Hukuk Fakültelerinde ibretle okunacak bir tarih.
Kalbimiz sizinle birlikte, yataklarımızda rahat değiliz, lokmalarımız boğazımıza takılıyor. Eşinize, sevdiklerinize sabır diliyor ve sizi her gün özlemle anıyoruz.
Hatay Kırıkhan’dan kuaför Sayın Gönül Gökkan’ın mektubu
18 Nisan 2011
Aydınlık gazetesine aboneyim. Bağımsızlık ve özgürlük kokan bir gazete. Rengi bayrağımızın al rengi, kokusu kırlarda açan dağ çiçeklerinin kokusu. İyi ki var, çevremdekilere, müşterilerime, akrabalarıma ve diğer arkadaşlara ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Burada 5-6 kişiyi abone yaptım,. Her gün gazetelerini kendi ellerimle veriyorum. Amacım sayısını daha da çoğaltmak. Bundan da büyük gurur duyuyorum. Ayrıca ayakkabıcıya, boyacıya, kuruyemişçiye, el arabasında meyve satana, dolmuşçulara, taksi şoförlerine, saatçiye, kuaföre gelenlere, aklınıza kim gelirse Ulusal Kanal’ın önemini anlatıyorum ve kuaför dükkânındaki televizyonda sadece Ulusal Kanal ayarlı. Kendimi geliştirdiğim kadarıyla anlatmaya çalışıyorum.
Sayın Hüseyin Haydar’ın size yazdığı şiirde; “Doğu, demir eritmeye gitti.” “Kayaları yarmaya gitti.” diyor. İnanın burada kayaları tırnağımla yontmaya çalışıyorum.
Sizin hücreye alındığınızda, AKP İl Binasına yürüdük. Önümüze polis barikat kurdu. Sloganımızı ve isyanımızı haykırdık.
Oradaki savcılara sesleniyorum, lütfen okuyun bunu Başkanım; beni de Silivri’ye alın yüreğiniz yetiyorsa. Bitiremezsiniz Mustafa Kemalleri içeri atmakla. Asıl esir olan sizlersiniz orada. Korkmuyoruz sizden, beni de gelip götürün. Eşbaşkanınız Tayyipleri, Abdullah Gülleri deliğe süpüreceğiz. Geldikleri gibi gidecekler. Amerikan emperyalizmine asla boyun eğmeyeceğiz. Atatürk’ümün ve sizin yaydığınız ışıkla bunların üstesinden geleceğiz. Oradaki paşalarımızın, gazetecilerimizin, bütün yurtseverlerimizin ve sizin o mübarek ellerinizi tek tek sıkıyorum. Karşınızda sonsuz saygı ve sevgimle eğiliyorum.
İstanbul Pendik’ten bakkal Ümit Vehbioğlu’nun mektubu
3 Temmuz 2011
Doğma büyüme Suudi Arabistan lı kapı komşum bayan aynı zamanda psikoloji mezunu. Kocasının işi dolayısıyla Türkiye de yaşıyor Aydınlık Gazetesi abonesi olduğumdan beri ona her gün bir gazete verdim. Daha önceleri bendeki kitaplardan verirdim, okurdu. Şimdilerde sizin en büyük hayranınız oldu. En son kitabınız olan Türk Ordusu Kuşatmayı Nasıl Yarar’ı özellikle kendisi istedi. İki adet aldım, birini ona verdim. Türkiye’de yaşananlara en iyi teşhisi sizin koyduğunuzu söylüyor bir Suudi Arabistanlı bayan.
Benim karım çok güzel Boşnak böreği yapar. Hele bir de etli Boşnak mantısı yapar ki yemeye doyamazsınız. Çıktığınızda, bana geldiğinizde bol bol yersizin.
Bugün yani cumartesi öğleden sonra dostum Prof. Dr. (…) ile birlikte İşçi Partisi Pendik bürosunu ziyarete gittik. Ben üye formu doldurdum.
En kısa zamanda Ulusal Kanal’ı ziyarete de gideceğim. Yeni yayın dönemi için kendi düşüncelerimi aktarmak, kendi fikirlerimi söylemek istiyorum, belki bir hayrım dokunur.
En büyük eylem namuslu kalmaktır. Namuslu kalmaktan daha büyük bir eylem yoktur.
Bilinç; bilmek değil fakat yapmaktır. Bilmenin uygulamak dışında bir tanımı yoktur. Bilmek Yapmaktır.