Türkiye’de seçmen sayısı açıklamalara bakarsanız, 54 milyon.
Gerçekten öyle mi?
Biraz dikkat edenler, milletvekillerini 3 kişinin seçtiğini görüyorlar.
Atama sistemi
Bugün siyasal partiler aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na veriyorlar. Yüzde 10 barajını geçeceği belirlenmiş olan 3 partinin (AKP, CHP, MHP) aday listelerini Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’nin hazırladığını herkes biliyor. Milyonlarca seçmen, sonuç olarak bu üç seçicinin atamalarını onaylamak durumunda. CHP’nin az sayıda küçük ilde ön seçim yapması kuralı bozmayan istisnalar kapsamındadır.
“Yalakalar sistemi”
Bu durumda varolan siyasal partiler rejimini, Prof. Dr. Tolga Yarman’ın “Yalakalar sistemi” diye nitelemesi, yerindedir.
Türkiye, seçim düzlemine girdiğinden beri, siyasal partiler de genel başkanlara övgüler ve alkışlar dışında bir ses duyan var mı?
Mecliste Müslüman parmağı yok mu?
AKP’de, Haçlı seferine karşı tek Müslüman parmağı kaktı mı?
Kalkamaz, çünkü o parmağı kaldıran, Tayyip Erdoğan’dan çizik yer.
Sistem partileri ve meclisi nasıl teslim alıyor
Yalnız AKP milletvekilleri mi? CHP ve MHP milletvekillerinin de Libya’ya Haçlı seferine destek vermelerine ne demeli? Liste dışı kalma korkusuyla, hepsi Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’ye teslim. Haçlı, böylece Meclisi toptan teslim almış oluyor.
Libya’ya asker gönderilmesi tek örnek değil.
CHP’de liberal yönelişe niçin itiraz yok.
Kemal Kılıçdaroğlu birbiri peşi sıra Genel Af, Kürt, Dersim, Üniversite’de türban, Meclis’te türban, tarikat, okyanus ötesi ve sadaka açılımları yaptı. CHP milletvekilleri arasından, “AKP’nin kuyruğuna takılmış nereye gidiyoruz” diyen gördünüz mü? Çıktı mı?
CHP yöneticileri arasından bir tek Mehmet Faraç çıktı. Onu da o anda hem CHP yönetiminden, hem de Yeni CHP’nin resmi gazetesinden attılar.
Önder Sav ve Deniz Baykal dahi boyunlarını omuzlarının arasına çekmiş aday listelerini bekliyorlar.
Hatta Deniz Baykal, Kılıçdaroğlu’nun sadaka açılımını desteklemek uğruna terbiyesinden de fedakârlıkta bulundu. Listelerde 1., 2. sıraları garanti altına almanın yollarını herkes bilmektedir.
Sistem, ahlakı da bozuyor
Üç seçmenli sistem, görüldüğü gibi parti içi özgürlüğü yok etmenin ötesinde milletvekilinin ahlâkını da bozuyor.
Milletvekilliği bu sistemde yalnız korkakların, boyun eğenlerin ve dalkavukların mesleği haline gelmektedir. Adaylık başvurusuyla birlikte, karakterler eğilip bükülmektedir. Başvuruda bulunanlar, atama makamının bilincindedirler. Milletvekilliği talebi, seçmenin değil liderin beğenisini kazanmaya yöneliktir! Adayda aranan birinci nitelik, lider sultasına teslim olmaktır. Kimse itiraz edemez. Nice kahramanlar başvuru anından itibaren yeni kimliklerine hemen uyum gösteriyorlar.
Üç lider üzerinden bütün kurumlar kontrol altında
Bu olayı, basit bir parti içi demokrasi sorununa indirgemek çok yanlış olur.
Sistem baştan ayağa yozlaşmıştır. Sistemin efendileri, üç lider üzerinden partileri, meclisi, hükümeti ve seçmeni de denetim altına almış bulunuyorlar.
Evet seçmeni de!
Çünkü seçmen liderlerinin atadığı adayları onamanın ötesinde bir seçme hakkına sahip değildir.
Seçim bugün bitti.
Bugün listeler ilan edildi ve aslında seçim bitti. İlk sıralardaki adaylar bugünden atanmış bulunuyor.
Kritik sıralarda bulunanlar arasındaki seçim ise, son kertede, liderlerin memurları arasındaki bir seçimdir.
Seçilen milletin özgür düşünceli vekili değil liderin güdümlüsüdür!
Sistemin denetimi dışındaki seçenek
Sistemdeki bu yozlaşmayı bozan, sistem dışındaki seçeneklerdir.
Cumhuriyet Güçbirliği, yalnız programıyla değil, aynı zamanda milletvekili adaylarıyla da sistemin denetleyemediği bir örgütlenmedir.
Bugün başlayan seçim
Lider sultası altındaki partiler açısından seçim, aslında bugün büyük ölçüde bitmiştir.
Ancak halk açısından ve Cumhuriyet Güçbirliği açısından seçim bugün başlıyor.
12 Nisan 2011, sistemin denetimi dışındaki seçimin başlangıç günüdür.
YARIN: LİDER SULTASININ NEDENİ HUKUK MU YOKSA?