Doğu Perinçek: Genelkurmay Başkanı Org. Koşaner’in Kara Harp Okulu konuşması

         19 Mayıs 2011 günü Kara Harp Okulu’nda yapılan “Mütareke Dönemi ve İstanbul’dan Samsun’a Uzanan Yolda” başlıklı panele Salı günkü Rota’da değinmiştik. Genelkurmay Başkanı Org. Koşaner’in kapanış konuşmasını özel önemi nedeniyle bugüne bıraktık. Aslında konuşmanın tam metnini okuduktan sonra daha temelli bir değerlendirme yapılabilirdi. Hürriyet, Cumhuriyet, Milliyet ve Vatan’daki haberleri birleştirdiğimiz zaman, konuşmanın içeriği belirginleşiyor.

 

İşgal benzeri durumlara düşmeden gerekeni yapmak

         Org. Koşaner’in yaşadığımız süreç açısından en önemli görüşü, işgal benzeri durumlara düşmeden gerekli uygulamaları yapmaktır.

         TSK komuta kademesi, Org. Hilmi Özkök’ten beri, ABD’nin iç cepheyi çökertme operasyonuna direnmeyen, hatta zaman zaman yardımcı olan bir strateji izledi.

         ABD’nin Türkiye’yi ve Türk Ordusunu “Savaşmadan yenme” stratejisine, “savaşmadan yenilme” stratejisiyle cevap verildi. Bu teslimiyetçi tutum, “Kuvvetleri korumak için düzenli geri çekilme” gibi formüllerle örtüldü.

         Umulur ki, bu stratejik yanlışın sonuçları artık görülmektedir.

 

İttihatçı köklerin belirleyici önemi

         Koşaner’in ikinci önemli duruşu, Cihan Harbi sonunda “İttihatçılardan hesap sorma ve ittihatçı avına çıkılması”nın getirdiği sonuçlara dikkat çekmesidir.

         Hatırlanacağı üzere Org. Büyükanıt, Genelkurmay Başkanlığı döneminde İttihatçıları karalayarak, çağdaş Türk Ordusu’nun temellerini yıkmaya yönelen ideolojik saldırıya ortak olmuştu. Hem Org. Yaşar Büyükanıt hem de Org. İlker Başbuğ, Ergenekon tertibiyle başlayan “İttihatçı avına” karşı koymak bir yana, zaman zaman yardımcı olan tavırlar almışlardı.

         Umulur ki, Türk Ordusu, temelindeki devrimciliği ve yurtseverli yok eden bu saldırıya artık direnecektir.

         İttihatçılık, Türkiye yurtseverliğinin ve devrimciliğinin oluşmasında belirleyici aşamadır. Mustafa Kemal, ittihatçılardan bir olarak ve o devrimci tecrübelerle daha tutarlı ve daha devrimci bir programa ve pratiğe yönelmiştir. İttihatçılık olmasa, ne Atatürk olurdu,  ne de Cumhuriyet Türkiyesi. Kemalizm, daha da devrimcileşmiş bir ittihatçılıktır.

 

Nemrut Mustafa Divanlarına son

         Üçüncüsü, Org. Koşaner’in konuşmasında bugünkü Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Kafes tertiplerine tarih üzerinden değinmeler de bulunmaktadır. O zaman kurulan Nemrut Mustafa Divanı türünden Harp Divanlarının oynadığı role göndermede bulunması gecikmiş de olsa, yerindedir.

 

Ali Kemallerin lâyık olduğu karşılık

         Dördüncü nokta, Mütareke Basını mensuplarına “Milletimizin zamanı geldiğinde lâyık oldukları karşılığı verdiğini” hatırlatmasıdır.

         Bu hatırlatma umulur ki, düşmanın psikolojik harekâtına beyaz bayrak çekme döneminin artık sonuna gelindiğine bir işarettir.

 

Kuşatmayı yarmak için ordu millet beraberliği

         Toplam olarak bakarsak, TSK, artık “Savaşmadan yenilme” stratejisini sürdüremeyeceği kritik bir aşamaya gelmiştir. İç hat durumuna düşen Ordu, milletiyle birleşerek kuşatmayı yarmak durumundadır.

         Umulur ki, komuta kademesi, bu stratejik kararın artık ertelenemeyeceğinin farkındadır.