Denizler’in AISEC eylemi
Deniz Gezmiş ile ilk görüşmem, AISEC kongresi eyleminden sonra oldu. 7 Mart 1968 günü İstanbul’da yapılan bu uluslararası kongreye Adalet Parti iktidarının Devlet Bakan Seyfi Öztürk gelmişti. Deniz Gezmiş ve arkadaşları onu yuhaladılar ve bazı arkadaşlar gözaltına alındılar. Deniz de iki gün sonra 9 Mart’ta teslim oldu ve tutuklandı. Onlara Ankara’dan bir dayanışma telgraf çekmiştim. Tutuklanan gençler arasında Teknik Üniversite’den Bora Gözen de vardı.
Deniz ile ilk görüşmemiz
Deniz ile ilk görüşmemiz, Sultanahmet Cezaevi'nde oldu. Deniz’i ve Bora’yı ziyaret ettim. Yanlarında daha sonra Gaziantep Belediye Başkanlığı yapacak olan Celal Doğan vardı. O zaman Celal Doğan, Deniz’in grubu içindeydi. Görüşü yattıkları koğuşta yapıyorlardı, görüş yerinde değil. Aramızda demir parmaklıklar vardı.
Deniz ile FKF içinde birlikte mücadelemiz
23-24 Mart 1968 günleri Ankara’da yapılan FKF (Fikir Kulüpleri Federasyonu) daha sonraki adıyla DEV-GENÇ Genel Kongresi’nde Genel Başkan seçildim. Deniz de bizimle hareket ediyordu. Gerçi Onlar FKF üyesi değillerdi, ayrı bir devrimci grup oluşturmuşlardı. Deniz ve arkadaşları her devrimci eylemin karşısına “provokasyon olur” diye çıkan FKF’nin İstanbul yöneticilerini çok sert eleştiriyorlardı. 2. FKF’nin Genel Kongresi sırasında Deniz Gezmiş hapisteydi. Deniz, Türkiye İşçi Partisi içinde, daha en başından Milli Demokratik Devrim aşamasında bulunduğumuzu savunan proleter devrimci grubun içinde yer aldı. Biz FKF yönetimine geldikten sonra onlar da katılacaklardı. Böylece birleşme olacaktı. Cezaevi görüşmesinde bunları konuştuk. Öyle de oldu.
68 Baharı Devrimciler Güçbirliği’yle başladı
Türkiye’de 1968 Gençlik Hareketi, Devrimciler Güçbirliği’nin kuruluşuyla başladı.
Biz, Milli Demokratik Devrimi savunan sosyalistlerin FKF’nin yönetimine gelmesi bütün gençlik saflarında sevinçle karşılandı. CHP’lisi, Atatürkçüsü, Sosyalisti bütün gençliği kucaklayan bir yönetim işbaşındaydı. Tam Deniz’in istediği ve aradığı ortam. O zaman Sultanahmet Cezaevi’nden bizi coşkuyla kutladı.
Devrimciler Güçbirliği, “Tam Bağımsız Demokratik Türkiye” hedefiyle kurulmuştu. Yürütme Kurulu beş üyeden oluşuyordu:
- Kadri Kaplan (27 Mayıs Devrim Derneği Başkanı, Tabii Senatör)
- Doğu Perinçek (FKF Genel Başkanı)
- Uğur Cankoçak (DİSK Ankara Şubesi Başkanı)
- Prof Dr. Bahri Savcı (Türkiye Öğretmen Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı)
- Sencer Güneşsoy (Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı Genel Başkanı)
Bu yönetim, o zamanki devrimci hareketin yürütme organı görevini yapıyordu.
29 Nisan 1968 eylemi
Deniz’in tahliyesinden üç gün önce, 68 Gençlik Hareketi, 29 Nisan mitingi ve yürüyüşüyle başladı.
Ankara Zafer Meydanı’nda büyük bir kitle toplandı. Eyleme FKF önderlik etti. Konuşmacılar arasında, Kadri Kaplan, Aziz Nesin, İlhan Selçuk, Prof. Dr. Bahri Savcı da vardı. Gençlik adına Ömer Özerturgut konuşacaktı, arandığı için Atıl Ant konuştu.
Miting daha başlamadan binin üzerinde dinci ve ülkücü Orduevinin karşısına yığılmış ve kışkırtmaya başlamışlardı. Aziz Nesin ile birlikte bu kalabalığı yararak alana gelişimizi unutmam.
Miting başlayınca saldırıya geçtiler. Hazırdık. Saldırganlar, orduevinin havuzuna döküldü. O zamana kadar bu tür saldırılar amacına ulaşıyordu. Saldırganların bozguna uğraması, devrimci güçlere büyük moral kazandırdı.
Miting bittikten sonra kol kola Kızılay’a yürüyoruz. Suphi Karaman, ben, İlhan Selçuk, Kadri Kaplan, Bahri Savcı kol kolayız. Çevik Kuvvetin saldırısıyla karşılaşıyoruz.
Eylem, bütün dünyada yankılanıyor. ABD gazetelerinden Çin basınına kadar yer buluyor.
Deniz, cezaevinden coşkulu kutlama mesajları yolluyor ve 3 gün sonra 2 Mayıs 1968 günü tahliye oldu.
Deniz Dev-Güç’ü İstanbul’da örgütlüyor
Deniz tahliye olur olmaz Devrimciler Güçbirliği’nin İstanbul’da örgütlenmesi için kolları sıvıyor. 22 Mayıs 1968 günü kuruluş gerçekleşiyor.
Bu arada gençlik eylemleri birbiri ardısıra geliyor.
İstanbul’da FKF önderliğinde “NATO Haftası” düzenleniyor.
Türkiye tarihinin en kitlesel öğrenci hareketi
Denizlerle sürekli haberleşme ve ilişki içindeyiz. Üniversite kıpır kıpır. Öğrenci kitlesi demokratik talepler için mücadeleye arzulu. Bu arada Fransa ve Almanya’da da öğrenci hareketleri yükseliyor. Türkiye’deki hareket Avrupa’dan öncedir.
Ankara’da FKF olarak üniversite işgallerini başlatma kararı alıyoruz.
İlk işgal, 10 Haziran 1968 günü Ankara Hukuk Fakültesi ve Dil Tarih Coğrafya’da gerçekleşiyor. Ertesi gün Fen Fakültesi’nde.
Gençlik kitlesini birleştirme ustası
Bu arada Denizlerle haberleşiyoruz. 12 Haziran 1968 günü onlar da İstanbul Üniversitesi’ni işgal ediyorlar.
Bütün gençlik birlik halinde.
O zaman Deniz’in bulduğu bir slogan vardı “Sağ Sol Yok Boykot Var” diye.
Deniz, gençlik kitlesini birleştirme ustasıdır. Çeşitli gruplarla görüşür, ittifaklar yapar; birleştirir ve eyleme geçirir.
Demokratik Üniversite zaferi
Demokratik Üniversite eylemleri 10 Haziran’da Ankara’da başlıyor ve 25 Haziran günü büyük zaferle sonuçlanıyor. Türkiye, 15 gün büyük öğrenci hareketiyle sallanıyor. Taleplerimizin çoğu kabul ediliyor. Bu 15 gün içinde, sosyal demokrat gençlik kitleleri, FKF’nin önderliğini kabul ediyor ve sosyalizmin safına geçiyor.
Deniz, artık Türkiye’de bir gençlik kahramanıdır.
6. Filo erlerinin denize dökülmesi
1968 Baharının son eylemi İstanbul’da 6. Filo erlerinin denize dökülmesidir.
Tarih: 18 Temmuz 1968. Eylemin başında, Deniz Gezmiş ile birlikte üç ay öncesine kadar İstanbul Teknik Üniversitesi Öğrenci Birliği başkanlığı yapan Hasan Yalçın var.
Eyleme karşı Gümüşsuyu’nda barikat kuran grubun başında olanlardan biri ise, bugünkü Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’dır. Deniz Gezmiş bu sayfada yayımlanan yazısında, onlardan “oportünistler” diye söz ediyor. Ve onları ta o zaman “Karşıdevrim safına” düşmemeleri için uyarıyor.
Mustafa Kemal Yürüyüşü
Deniz, 1 Kasın 1968 günü Samsun’dan Mustafa Kemal Yürüyüşünü başlatıyor.. Ben Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde doktor asistandım, görevim nedeniyle yürüyüşe ancak Kırıkkale’de katılabiliyorum. Oradan hep birlikte 55 km Ankara'ya yürüyoruz. Deniz’le saatlerce yürüyor ve sohbet ediyoruz. Gece Elmadağ’a geldik. Bir kahvede oturduk. Büyük tertipler hazırlanmış, “Ankara'ya kortej girince, bombalı saldırı yapacaklar. Dil Tarih Coğrafya fakültesinde hademeler öldürülecek” gibi kışkırtıcı söylentiler çıkartılmış.. İnönü’ye kadar gitmiş bu yalanlar. Yürüyüşü engellemeye çalışıyorlar.
Kışkırtma ve tertipler
Daha sonra MİT'le ilişkileri olduğunu saptadığımız birtakım karanlık adamlar kanlı eylemler hazırlıyorlar devrimcilik adına. Oralara arkadaşlar gönderiyor ve onları engelliyoruz. Ne var ki, İnönü'nün emriyle TMGT ve Ankara Üniversitesi Öğrenci Birliği yürüyüşten çekildi. Yalnız ODTÜ Öğrenci Birliği’nin başında İskender Odabaşı vardı, o çekilmedi. Onun bir kitabı çıktı orada yazıyor; “Doğu Perinçek adamlarıyla geldi çekilenler haindir” dedi ve çıktı gitti diye. Böyle oldu gerçekten. Deniz ve diğer arkadaşlarla konuşuyoruz. Bu tertip ortamında Ankara’ya yürüyüş kolu olarak girmemeye karar veriyoruz.
“Sabah Anıtkabir’e gidelim yürüyüşçüler olarak ve bir çelenk koyup yürüyüşü başarıyla sonlandıralım” diyorum. Deniz ve diğer arkadaşlar “tamam” diyorlar ve öyle yapıyoruz.
Deniz ile Anıtkabir ziyaretimiz
Ertesi sabah Deniz ile Arslanlı Yol’dayız ve Anıtkabir merdivenlerini çıkıyoruz.
Deniz, beyniyle ve yüreğiyle bir Mustafa Kemal devrimcisiydi. Her hakiki sosyalist gibi Atatürk’e büyük bağlılığı vardı.
Çelengi mozoleye bırakıyoruz ve saygı duruşundan sonra subay bizi Anıtkabir Anı Defteri’nin bulunduğu salona davet ediyor. Deniz, “Deftere sen yaz” diyor. “Yok” diyorum, “Yürüyüş’e ilk günden beri katılan arkadaşlardan biri yazsın.” Deniz, “Öyleyse ne yazacağımızı söyle” diyor. Üç – dört satır yazıyorum bir kağıda. Deniz, o zaman İstanbul Hukuk Fakültesi’nde öğrenci olan Cevat Ercişli arkadaşımıza veriyor. Hepimiz adına Cevat, yazıyor ve imzalıyor.
Sağolsunlar, Kemal Şenoğlu 43 yıl sonra gidip Anıtkabir Müzesi’nden defteri buldu ve o sayfanın fotokopisini ilk kez yayımlıyoruz.
Deniz ile TİP Genel Kongresindeyiz
Aynı gün TİP’in Genel Kongresi var. Anıtkabir’den sonra spor salonuna gidiyoruz hep birlikte. Kapıda, önce bizi almak istemiyorlar içeri. Parti
yönetimine muhalifiz ya!
Biraz tartışma çıkıyor. Kapı görevlilerinden biri bıçak çekiyor Deniz’e. Önleniyor elbette. Salona giriyor ve hep birlikte tribünlerin ortasına yerleşiyoruz. Başlar bize çevriliyor.
Ertesi gün gazeteleri açıyoruz. “Doğu Perinçek adamlarıyla TİP kongresini bastı” diye yazıyorlar. Oysa ne baskın var, ne basılan var. Bir süre kongreyi izliyor ve ayrılıyoruz.
YARIN: Deniz Gezmiş’in bana 1969 yılında yazdığı mektup