Doğu Perinçek: Çin’in top top ipeklileri

         Bilge Kağan, Koyun yılının 17’sinde (27 Şubat 731) ölen kardeşi Kültigin için diktirdiği taşın güney yüzüne şöyle yazdırmıştır:

         “Tabgaç bodun birle tüzültüm. Altun, kümüş, işgiti kuutay bunsuz ança birür.”

         Günümüz Türkçesiyle:

         “Çin bodunuyla ilişkileri düzelttim. Altun, gümüş, ipeği ve ipekli kumaşları sıkıntısız öylece verir.” (Orhon Yazıtları’nın bugünkü Türkçeye en doğru çevrimini değerli bilim adamı Porf. Dr. Talat Tekin yapmıştır. Bkz. Orhon Yazıtları, Türk Dil Kurumu Yayınları, Dördüncü baskı, Ankara, Mart 2010, s.20, 21, 44, 45).

 

Ekonomistler değil

Bilge Kağan açıklıyor

         Çin’in ABD hazine bonolarına yatırdığı 1.2 trilyon doları, ekonomistlerimiz bir türlü açıklayamıyor ama Bilge Kağan, “tokuzunç ay yeti otuzka” gününde, yani “Dokuzuncu ayın otuza yedisinde [27]” taşın üzerine böyle kazıtmış.

         Çin imparatorluğu, atlarıyla duvarların üzerinden aşıp Çin kentlerine ve çarşılarına ziyarette bulunacak kuzeyli komşularıyla ilişkilerinde böyle bir çözüm üretmiş.

 

Kazan-kazan formülü

         Bir tür “Kazan kazan” formülü. Atlı göçebeler, top top yumuşak ipekleri, altını ve gümüşü kazanıyor. Çin ise kentlerinde, çarşılarında ve kırsal alanda üretim ve ticareti sürdüreceği barışı kazanıyor. Bilge Kağan’ın “tüzültüm”, yani düzelttim dediği olay bu.

         Bir gün Mao Tun (Mete) veya başka bir Hun Şan-Yü’sünün yazıları bulunursa, bu kazan kazan formülünün Milattan Önceki yüzyıllarda da hayata geçirildiğini belgeleyeceğiz. (Hunların yazıları olduğu Çin kaynaklarında belirtiliyor.) Zaten Çin imparatorluk kayıtlarından bu çözümün daha o zamanlarda keşfedildiğini öğreniyoruz.

 

“Modernite”de değişen âdet

         Çin, dünün bozkır halkları gibi hızlı yay çeken savaşçıları ve dayanıklı atları olmasa bile; bugün uçak gemileri, uzun menzilli füze sistemleri ve nükleer silahları olan ABD’ye de barış vergisi ödemektedir. Yalnız bugün âdet değişmiştir. Top top yumuşak ipekli, altın ve gümüş yollamak yerine ABD hazine bonolarını satın almaktadır. Çin’in 2 trilyon dolarlık döviz stoku da bir tür barış vergisidir.

         Ekonomik diye adlandırılamayacak bu “düzeltilmiş” ilişkilerin ortak yönü, ipeklerin de bonoların da karşılığında bir ödeme yapılmayacak olmasıdır.  

         İlkçağda ve Ortaçağ da bu ilişkiye “Haraç”  deniyordu. Bugün çok sevilen deyimle “Modernite” denen çağda, haraç denmesi bilmiyoruz nezaket sınırlarını zorlar mı? Ama hakikat sınırlarını hiç zorlamadığı açıktır.

 

Yeni Çin Seddi

         Çin, 1949 yılında Mao’nun önderliğinde başardığı milli demokratik devrimle ve arkasından sosyalizmi kurma aşamasına geçerek, dünya tarihinde görülmemiş bir gelişme gösterdi. Devrimin özgürleştirdiği emekçisiyle ve yine devrimle kurduğu kamu ekonomisini esas alarak!

         Bu ekonomi, dünya piyasasının dayatmalarına engel olan Çin Seddiyle korunmaktadır ve bir üretim ekonomisidir. Çin yönetimi, ülke sosyalizmin ilk basamaklarında olduğu için, özel girişimciliği de üretimi geliştiren bir etken olarak devreye sokmuştur. Deney sürüyor.

 

Zamanın satın alınması

         Çin, kuşkusuz ABD’nin kendisine hangi gözle baktığını biliyor. Ancak zamanın kendisinden yana çalıştığını da biliyor. ABD’yi ve gelişmiş kapitalist ülkeleri, barışçı yoldan yakalama ve geçme siyasetini izlemektedir. Tıpkı eski Çin imparatorları gibi, kentlerinde, çarşılarında ve kırsalında barışı korumak için, ABD emperyalizmine haraç ödemektedir.

         Bu siyaset ne kadar gerçekçidir? İşte dünya bu sorunun sınandığı kritik güne doğru hızla yol almaktadır.

         Çin, barışı satın alamasa bile, en azından zamanı satın almıştır. O nedenle yarın büyük olasılıkla kalorifer kazanlarında yakacağı hazine kâğıtlarına ödediği 1,2 trilyon dolarlık mal boşa gitmiştir denemez.

 

Kâğıttan silah

         Kaldı ki bu kâğıtlar, aynı zamanda bir silahtır. Ani Di Franco’nun “Doğru tutulduğunda her şey bir silahtır” sözü bu kâğıt parçaları için de geçerlidir. Mao, ABD emperyalizmine “Kâğıttan kaplan” demişti. Şimdi Çin’in elinde kâğıttan silahlar bulunuyor.

         Çin, depoda yığılı duran bu kâğıtları ortalığa çıkardığı zaman, ABD ekonomisinin başına neler geleceğini ekonomistler bile tahmin edebiliyorlar. 

         Nitekim bu uygulamanın küçük bir denemesi, Kuzey Afrika’da gündeme gelmiştir. Çin elindeki dolar deposuyla Libya ve diğer Afrika ülkelerinde yatırımlara başlayınca, NATO zırhlıları demir almış ve uçaklar havalanmıştır.

         Libya’ya Haçlı seferinin bir anlamı da şudur: Haraç olarak verilen, haraç olarak kalmalıdır. Haraç, geri ödemesi olmayan bir ödeme biçimidir. Aksi takdirde davetsiz misafirler her kapıyı çalabilir.

 

Ekonominin bittiği yer

         İşte günümüzün serbest piyasa ekonomisi, bu kadar “serbest”tir.

         Devletin müdahale etmediği bir ekonomi teorisi, bu kadarcık “teori”dir.

         Liberalizmin dünya barışı ve insan hakları iddiasına gelince, nenelerimizin masallarından, daha masaldır.

         Ekonominin bittiği yerdeyiz.

 

 

 

 

DÜZELTME: Perşembe günü yayımlanan 51 Nolu DVD yazısında, şair Hüseyin Haydar’ın “Çatlayan CD” şiiriyle ulusal gerçeğin ve Bilge Çağı’nın “özüne indiğini” yazmıştık. “Önüne indi” diye çıktı. Düzeltiyoruz.