Doğu Perinçek: CHP’nin özerklik açılımı

Parti olmayan Parti
Neo-CHP, parti olmayan parti haline dönüştü. Bu “parti olmayan parti” icadı, Neo-liberallere aittir. Türkiye’de ilk kez Ufuk Uras, ÖDP için söylemişti.
Kılıçdaroğlu, 23 Mayıs 2011 günü Hakkâri’de AB’nin “Yerel Yönetimlere Özerklik Şartı”nı uygulayacaklarını söyledi. CHP Programı temelden değişmiştir. CHP tarihinin en büyük değişimi yaşanmaktadır. CHP, gerçekten artık bambaşka bir parti olmuştur.
Partilerin istedikleri programı belirleme hakları var kuşkusuz; bunu tartışmıyoruz.
Ancak başka partilerin de, o programları eleştirme hakları vardır.
Öncelikle belirtelim: Neo-CHP’de eski CHP’de görülmeyen bir olay yaşanıyor. Ancak Büyük Kurultayların karar verebileceği Parti Programı kapsamındaki konular, birden pat diye bir meydan nutkunda açıklanıyor.
Özerklik, Türkiye’nin üniter (tekil) devlet yapısının değişmesi anlamına geliyor. Elbette gücü olan değiştirebilir. Başını dik tutan ve Kürdünü kucaklayan bir Türkiye’ye böyle bir programı dayatmak için ABD’nin ve bölücülüğün silahlı gücünün yetmeyeceğini de belirtelim. Bu konu ayrı.
Ancak böyle anayasanın ilk dört maddesi düzlemindeki konular, Büyük Kurultay kararı olmadan nasıl ilan ediliyor? Bu sorunun cevabı, Neo-CHP’nin kazandığı karakteri yansıtıyor.

 

Parti hukukunu çiğneyen
milletin hukukunu da çiğner

CHP’nin kendi iç hukukunu çiğnemesinin milleti ve bizleri de ilgilendiren yönü şudur: Kendi hukukunu çiğneyen bir parti, acaba halkın hukukuna ne kadar saygılı olabilir?

 

Bölünmenin hukukileştirilmesinde CHP’ye görev
Daha önemlisi, yerel yönetimlere özerklik programının, yaşanan süreçte oynayacağı roldür.
Bugün Türkiye bölünmüştür. Bölünmeyi kabul eden ve buna hukuki kılıflar hazırlayan AKP ve BDP’nin yanına, şimdi bir de CHP eklenmiş bulunuyor.
Özerklik programı, bu koşullarda birliğe ve barışa değil, bölünme ve kargaşaya hizmet edecektir.
İki açıdan:

 

Özerkliği ABD ve AB dayatıyor
Birincisi, özerkliği ABD dayatmaktadır. Amaç çizilen haritalarda gösterilmiştir. Bu programın asıl sahibi, daha 15 Şubat 2004 akşamı Kanal D ekranında “Amerika’nın BOP Planı içinde Diyarbakır’ı merkez yapacağız” diyen Recep Beydir. Kemal Bey, Recep Bey’in 7 yıl önceki izini sürmektedir.
Silivri 1 Nolu Cezaevinde görüştüğümüz zaman, çok değerli Şahin Mengü başkanlığındaki CHP Heyetine üzülerek söylediğim gibi, “CHP Dersim ve Kürt açılımıyla mayın tarlasına sürülmektedir.”

Derebeyliği güçlendiren gerici hamle
İkincisi, ABD’nin planı bir yana, yerel özerklik, toprak ağalığı ve şeyhliğin bütün haşmetiyle yaşadığı topraklarda derebeylik sistemini güçlendirir ve demokratik devlet ile çağdaş toplum programına karşı gerici bir hamledir. Feodalizmin köklü uygulamalarla tasfiye edildiği koşullarda, yerel yönetimlerin yetkilerinin genişletilmesi kuşkusuz demokratik süreçleri geliştirir; ancak Ortaçağ koşullarında, Ortaçağ ilişkilerini pekiştirir ve bu açıdan emperyalizmi iki kez güçlendirir.
Bütün devrimler, bir bakıma devrimci merkez ile halkın yerel inisiyatifi arasındaki uyumla ilerlemiştir.

 

Yalnız Türkiye’yi değil
CHP’yi de bölüyor

CHP, bir kasetle Neo-CHP oldu. Yaşadıklarımız bizi de şaşırtıyor. CHP’nin Atatürkçü denen kesimlerinden, CHP’nin tasfiyesi olayına ses çıkmayışı size de garip gelmiyor mu?
Ancak böyle devam etme olasılığı yoktur. CHP’yi toptan mayın tarlasına sürme girişimi yürümeyecektir.
Kılıçdaroğlu, oy toplamaya yönelik yanlış hesaplarıyla yalnız Türkiye’yi bölme cephesine omuz vermiyor; CHP’yi de bölüyor.
En çılgın proje
Tayyip Erdoğan’ın çılgın projesi İstanbul’u ikiye bölüyordu. Kılıçdaroğlu, geri kalır mı daha çılgınını yaptı, Türkiye’yi ikiye bölüyor.
Tayyip Bey Ecevit’ten kopya çekmişti. Kılıçdaroğlu ise, Tayyip Bey’in özerklik projesini örnek aldı.
İstanbul’u bölen projede, Türkiye’yi bölen projede ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin altbaşlıkları.

DÜZELTME: 23 Mayıs 2011 günlü yazıda “donanmanın armadasındaki haçları” ifadesinin doğrusu, “donanmanın armalarındaki haçları” olacak. Elyazısı yanlış okunabiliyor. Önemsiz yanlışları düzeltmiyoruz. Bilindiği gibi donanma ve armada aynı anlamda.