Bugün cepheleşmeyi YSK’nın İstanbul seçimini yenileme kararı mı belirliyor? Türk Ordusu ve Polisi ile ABD’nin üzerimize sürdüğü PKK ve FETÖ terör örgütleri hangi nedenle karşı karşıya, YSK Kararının yasallığı ya da yasadışı olması nedeniyle mi?
Doğu Akdeniz’de ABD, İsrail ve Yunan savaş gemileri ile Türk onanması, niçin karşı karşıya? Namluların yönlerini YSK kararı mı belirliyor?
Karadeniz’de safları belirleyen olay nedir, YSK Kararı mı?
Üreticiler ile Sıcak Para Komisyoncuları ve faizciler niçin birbirlerine karşı cephedeler, YSK Kararı ekseninde mi?
SAVAŞ TAKTİĞİ
Bu soruları niçin soruyoruz?
YSK’nın İstanbul seçimini yenileme kararından sonra, bu karar ekseninde bir cepheleşme oluşturma çabası var.
ABD, PKK ve FETÖ ile aynı cephede saf tutanları yöneten merkez, böyle bir cepheleşme kurma peşinde. Bu da bir savaş taktiği! Çünkü Türk milletini ABD, PKK ve FETÖ ile aynı cephede buluşturamazlar. Ama saflaşmayı YSK kararı yasal mı değil mi sorusuna verilen yanıt ekseninde belirlerseniz, birçok vatanseveri ABD-PKK-FETÖ cephesine çekebilirsiniz! Hesap bu!
İKİ GÜNDE BOZULAN HESAP
Ama bakınız hayat, bu hesabı iki günde bozdu.
Dün ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Morgan Ortagus, parmağıyla İmamoğlu’nu gösterdi. Washington yönetimi de İmamoğlu’nun seçmenleri arasına kendisini not etmiş oldu.
Bugünün İmamoğlu’na destek açıklaması ise, PKK’dan geldi.
STRATEJİK MEVZİLENME
Toplumsal mevzilenmeyi stratejik karşıtlıklar belirler.
Hiç kimse, Batı Asya ülkeleri ile ABD arasındaki saflaşmayı, Saddam Hüseyin’in topları üzerine propaganda kampanyaları yürüterek değiştirememiştir. Petrole bulaşmış iki ördek resmine o sıra kananlar olmuştur ama onlar da kısa süre sonra gerçek tehdidin Saddam Hüseyin’den değil, ABD emperyalizminden geldiğini görmüşlerdir.
Bugün Türkiye’de, gerçek saflaşmayı belirleyen stratejik süreci hepimiz biliyoruz. Türkiye, borç batağından bir Üretim Devrimiyle kurtulma, Vatan Bütünlüğünü ve huzuru sağlama dönemine girmiştir.
ABD, dayattığı programla Türkiye’yi borç batağına batırmıştır.
ABD, İsrail ve Yunan savaş gemilerinin namluları, Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye dönüktür.
PKK ve FETÖ, ABD’nin üzerimize sürdüğü piyonlardır. Bugün mevzilenmeyi belirleyen olgular bunlardır.
STRATEJİK MEVZİLENMENİN NESNELLİĞİ
Her stratejik sürecin içinde stratejik saflaşmada bunalım yaratan olaylar çıkar. Yüksek Seçim Kurulu’ndan bir karar çıkar, dalgalanmalar olur, AK PARTİ saflarında bile YSK karşıtlığı üzerinden ABD mevzisine yönelişler olur. ABD emperyalizmine ve PKK’ya karşı saf tutanlar içinden mevzisini şaşıranlar çıkar. Ne var ki, stratejik konumlanmaya hiç kimse meydan okuyamaz. Çünkü stratejik mevzilenme, stratejik gerçeklere dayanır.
ÖNCÜNÜN GÖREVİ
Öncü Parti ile sıradan insanlar arasındaki ayrım, böyle durumlarda göze çarpar. Gündelik bazı olaylar, sıradan insanlarda ve hatta kitlelerde dalgalanmalar yaratır. Örneğin Sovyetler Birliği ile Hitler Almanyası arasında Saldırmazlık Paktı imzalanır, stratejik mevzide bunalıma giren Fransız Komünistlerinden intihar edenler çıkar. Oysa hayatlarına kıymasalardı, stratejik mevzilenmenin yeniden yürürlüğe gireceğini görecek ve bu dünyada acılar içinde ayrılmayacaklardı.
Öncü Parti, aklı temsil eder, bilimin kılavuzluğunda stratejik ve taktik mevzilenmeleri belirler ve kitlelere yol gösterir. Kimi zaman kısa süreli olaylar nedeniyle öyle cereyanlar çıkar ki, kitleler dumanların içinde kalır. İşte orada Öncü Parti, kara deryalardaki fenerdir. Işığını gösterir. Teknelerin kayalıklara bindirmesini önler. Fırtına geçince herkes gerçek mevzisine kavuşacaktır.
Öncü Parti, böyle durumlarda cereyanı göğüsleme iradesiyle tarih yazar ve topluma yol gösterir.
Vatan Partisi’nin öyle birikimi vardır ki, bırakalım üç beş günü veya üç beş haftayı, yıllar boyu karşı cereyanları kahramanca göğüslemiştir ve sağlam durduğu için ayakta kalmış, büyük başarılar kazanmıştır.
YARIN: İMAMOĞLU’NUN SEÇTİĞİ MEVZİ