Ekonominin borç batağında çırpınma döneminin sonuna gelmiş bulunuyoruz.
OCAK ŞUBAT AYLARINDA
BÜTÇE AÇIĞI GEÇEN YILA GÖRE 57 KAT ARTTI
Arkadaşım Yıldırım Koç, Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu toplantısında 2019 yılı Ocak ve Şubat aylarının bütçe açığına dikkat çekti: 11 Milyar 684 Milyon Lira. Geçen yıl aynı aylardaki bütçe açığı 201 milyon Lira. Bütçe açığı Ocak Şubat aylarında 57 kat artmış (Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü, www.bumko.gov.tr). Üç tat, beş kat, 10 kat, 20 kat, 40 kat değil, tam 57 kat artmış.
MERKEZ BANKASI NET DÖVİZ YEDEĞİ
17 MİLYAR DOLAR’A İNDİ
Ünsal Aysun ve Hakan Topkurulu Arkadaşlarımla, önümüzdeki borç yükü ve Merkez Bankası yedekleriyle ilgili güncel gelişmeleri konuştuk. Devletin ve özel kesimin toplam dış borç tutarı bilindiği gibi 470 Milyar Dolar. Kapıya dayanmış bu yıl ödenmesi gereken borç tutarı ise 177 milyar dolar.
Merkez Bankası’nın brüt ve net döviz rakamları hızla azalıyor. 27 Mart 2019 itibariyle Merkez Bankası Net döviz rezervlerinin (Altın dahil hariç) 16.9 Milyar dolar gibi çok yetersiz bir düzeyde olduğu hesap ediliyor (Alaattin Aktaş, Dünya gazetesi, 29 Mart 2019)
Borç ödeme yükümlüklerinin yoğunlaştığı önümüzdeki koşullarda Türkiye’nin döviz rezervlerini eriterek döviz fiyatlarını koruma gücü bulunmuyor.
JP MORGAN, Türkiye ekonomisi için yazdığı son değerlendirme raporuyla, aynı saptamada bulunmaktadır: "Artık daha çok rezerv eriterek döviz fiyatları korunamaz."
BORCU BORÇLA ÇEVİRME
DÖNEMİNİN SONU
Borçla ekonomisinin artık gaz pedalı yoktur ve frenleri de patlamış bulunuyor. Başka deyişle borcu artırarak çözüm olanağı bulunmadığı gibi, bu sistem içinde fren yapma olanağı da bulunmuyor. Sistem çıkmaza girmiştir.
Nisan ve Mayıs aylarında acil borç yükünün ağırlaşacağı durumda, dış ekonomik koşulları dikkate aldığımız zaman, borcun borç ile döndürülmesi artık mümkün görülmüyor. Borçlanma ekonomisinin sonuna gelmiş bulunuyoruz.
Ayrıca sistem, yabancı sermayenin tahvil, bono, İMKB’de hisse senedi alım ve satımı vb yatırımlarına da açık duruma getirilmiştir. Mart ayı başında bu rakamın 53 Milyar dolar olduğu hesaplanmaktadır. Bunun uluslararası kısa vadeli sermaye hareketlerindeki dalgalanmalara ya da planlanmış müdahalelere bağlı olarak ekonomi üzerindeki etkileri de ciddî bir tehlike olarak görülmelidir. Çünkü Merkez Bankası’nın manevra alanı da daralmış bulunuyor.
AK PARTİ EKONOMİSİ
BORÇ YÜKÜNÜN ALTINDA KALMAKTADIR
Ak Parti Hükümetinin uyguladığı “borca dayalı büyüme” çizgisi ağır borç yükünün altında kalmaktadır.
Turgut Özal zamanında “Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme” gibi çekici isimlerle Türkiye’ye dayatılan sistem ölüm yatağındadır.
İhracat Odaklı Ekonominin sonu, Üretim Odaklı Ekonominin başı demektir.