KİMLİK BİLDİRİMİ
Aydınlıkçı, kendisini şöyle tanımlar:
“Ölürsem, arkamdan tek bir sözcük söylensin: Aydınlıkçıydı.”
“Aydınlıkçıyım” beyanı, tek sözcüktür ve rakipsiz kimlik bildirimidir.
AYDINLIKÇI OLMAK
Aydınlıkçı olmak, yanarak aydınlatmaktır.
Aydınlıkçı olmak, emeğe adanmaktır, karşılıksız emek vermektir.
Aydınlıkçının ayırt edici özelliği namustur.
Aydınlıkçı,
Davud Peygamber misali doğrucudur.
Hazreti Muhammed gibidir, zalime asla boyun eğmez!
Marx gibi, bilimi rehber edinmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk gibi, padişaha asi olmuştur ve devrimcidir.
Şefik Hüsnü gibi ömür boyu örgütlüdür ve örgütçüdür.
Nazım Hikmet gibi yaratıcılar, Aydınlıkçıların içinden çıkmıştır ve çıkıyor.
Aydınlıkçı,
Hakikat işçisidir.
Hasan Yalçın saatiyle çalışır.
Cemal Süreya gibi sevdalıdır, düş peşindedir.
Hüseyin Haydar’ın deyişiyle “gerçeğin gönüllü bekçisi”dir.
Fikret Otyam’ın keçilerinden birinin oğlağı kaybolsa, Aydınlıkçıdan sorulur, sorumludur.
SİPERDEN İLK FIRLAYAN
Aydınlıkçı bütün varlığıyla halkın fedaisidir.
Bora Gözen misali vatana toprak olmuştur.
İnsanlık için çarpan yürektir.
Süngü hücumunda siperden ilk fırlayandır ve arkasına bakmayandır.
Zulmün sillesiyle yıkılabilir ama yere serilmez, yay gibi ayağa fırlar.
Aydınlıkçı olmak, her koşulda, bir direnme mevzisi örgütlemektir ve dik durmaktır.
Arkadaşlıktır, vefadır ve sadakattir.
Aydınlıkçı olmak, gerçek aşkıdır, bir sevdadır, umuttur ve yaşam boyu mutluluk güvencesidir.
Aydınlıkçı, dünyanın en mutlu insanıdır.
KARŞILIKSIZ VERİCİ
Mustafa Kemal Paşa, Sakarya Savaşı öncesinde Tekâlifi Milliye Emirleriyle “iki öküzü olandan birisini” almıştır.
Aydınlıkçı, o zamandan beri iki öküzünün ikisini de verendir. Öküzlerinin yanında katma değer olarak kendisini de verendir.
Topluma ve vatana verdiği her şeyi bir sır gibi gizleyendir.
Aydınlıkçının kitabında alıcılık yoktur, hapishane rantçılığı yoktur, millete fatura çıkarmak yoktur, kişisel reklâm yoktur; yalnız ve yalnız vericilik vardır; karşılıksız emek vardır.
Aydınlıkçı yanarken bile vericidir. Yanarken ışık verir, ateş verir, sıcaklık verir, enerji verir.
KURMAY
Aydınlıkçı,
Türk milletinin kurmayıdır.
Emekçi halkın kurmayıdır.
Her zaman partilidir, yani öncüdür.
Aydınlıkçının yol göstericisi bilimdir.
Bilimin ışığında yürür ve savaşır.
Program üretir, strateji üretir, siyaset üretir ve milletine sunar.
Suphi Karaman’ın kurmay karakteri kuşaktan kuşağa yüzyılları fetheder.
MENZİLDEKİ SÖZ
Aydınlıkçının sözü, Şair Seyyit Nezir’in deyişiyle “menzildedir”. Aydınlıkçı sonsuzluğa söz vermiştir.
Aydınlıkçı vurulabilir, ama verdiği söz vurulmaz.
Aydınlıkçı zulmün ayakları altında çiğnenebilir, ama verdiği yemini çiğnetmez.
Aydınlıkçı her menzilde, yeni bir menzile el verir, sır verir, namusunu ve dürüstlüğünü teslim eder. Devralınan namus, yürekte ve ciğerde taşınır. Aydınlıkçının bedeninde yorulmayan ciğer, yanan yürek ve ışıklı bilinç vardır.
Emek, namus ve vatan bayrağı, elden ele ve dalga dalga menzile ulaşır.
Menzil yüzyıldadır, bin yıldadır, on bin yıldadır. Menzil, insanlığın sonsuza uzanan özlemlerindedir.
Menzil, Aydınlıkçının yolunu gözlemekten yorulur, ancak Aydınlıkçı dağları taşları aşar, yorulmaz.
YARINLARIN NÖBETÇİSİ
Aydınlıkçı, bütün büyük davaların öncüleri gibi, seçilmiş insandır. Geçmişin rutubetinde çürümez, her daim toplumun önündeki görev için iş başındadır.
Aydınlıkçı, geleceğin nöbetçisidir.
Kurulacak Türkiye’nin, kurulacak dünyanın nöbetini tutar.
Aydınlıkçı Türk Milleti’nin büyük yürüyüşünün nöbetçisidir. İnsanlığın sınıfsız toplum davasının nöbetçisidir.
Aydınlık nöbeti, gözden göze, bakıştan bakışa, duruştan duruşa, bilinçten bilince devredilirken, Aydınlıkçının karlı dağlardan, ıssız bozkırlardan, fırtınalı vadilerden geleceğin verimli topraklarına uzanan o başı dik yürüyüşü devam eder.
Aydınlıkçı yarınların nöbetçisidir.
GÜLÜMSEYEN SAVAŞÇI
Aydınlıkçı, geçmişte yaşamaz, geleceği kurma davasına hayatını adamıştır. Zorluklarla güle oynaya savaşır. Savaş düzenine gülerek girer.
Aydınlıkçının gülüşü, Erkan Yücel’in gülüşüdür. O gülüşte zorluklarla mücadelenin mutluluğunu görebilirsiniz.
Aydınlıkçı, umut üreticisidir. Zorluklardan umut üretir. Dikenlerden gül üretir. Sellerden su üretir. Dağlardan Ergenekon çıkışları üretir. Aydınlıkçı, Teoman Alili gibi milletine iyimserlik taşır.
RÜZGÂRI GÖĞÜSLEYEN TURNA
Aydınlıkçı, turna katarının en önündeki turna gibi, rüzgârı göğüsler, son soluğuna kadar fırtınaya siper olur ve öncü mevzideki nöbetini bir gün arkadaşlarına devreder. O an, gururun, özgüvenin ve onurun devredildiği andır.
Nöbetçi değişir ama Aydınlık nöbeti değişmez.
Nöbetçi değişir, ama karanlığı bozguna uğratma görevi daimdir.
Emekçi değişir, ama emek davası doruklara tırmanmaya devam eder.
Görevli değişir, ama görev siperdedir.
Aydınlık nöbeti, gözden göze, bakıştan bakışa, duruştan duruşa, bilinçten bilince devredilirken, Aydınlıkçının karlı dağlardan, ıssız bozkırlardan, fırtınalı vadilerden geleceğin verimli topraklarına uzanan o başı dik yürüyüşü devam eder.
SEVDALI YÜREK
Halk ve millet sevgisi, Aydınlıkçının gönlünde alev alev yanan bir aşktır. Aydınlıkçı, bu sevdayla yaşar, bu sevdayla Ferhat olur ve dağları delme işine kendisini vermiştir.
Aydınlıkçı yedi ateşten geçerek bugünlere gelmiştir ve daha nice ateşlerden geçerek bayrağı devrim burcuna, insanlık burcuna çekecektir. Ateşlerin üstünde çıplak ayağıyla yana yana yürüyecektir. Ama yandığından hiç söz etmemiştir ve etmeyecektir.
Aydınlıkçıların sicili, halktan hiçbir alacağı olmayanların, ama halka sonsuz borçlu olanların sicilidir. Yalnız o erdemli Türk halkına mı, Aydınlıkçı bütün insanlığa borçlu olduğunun bilincindedir.
SİGORTALANAN YÜZ YIL
Aydınlık, yeni bir yüzyıla giriyor.
Yeni bir yüz yıla giren, aslında dünyamızdır, Türkiye’mizdir.
Aydınlık, Türk Milleti’nin ön mevziisinden, devrimin yüzyılına selam veriyor.
Aydınlıkçının yüz yıldır emek verdiği, gönül verdiği, hasret çektiği günler gelmiştir. Türkiye, Millî Demokratik Devrimi’ni tamamlama sürecine girmiştir.
Aydınlık, önümüzdeki yüzyılı sigortalamıştır.
Öyle bir Aydınlıkçı gençlik yetiştirdik ki, Türkiye bütün zorluklardan emekle, zahmetle, vuruşa vuruşa, Sarper Özsan gibi marşlar ve türküler söyleyerek çıkacaktır.
Türkiye’nin önü aydınlıktır. Çünkü girdiğimiz yüzyılda Türkiye’mizi halk yönetecek, halkın öncüleri olan Aydınlıkçılar yönetecek.
Aydınlıkçıların Büyük Komutanı Amiral Soner Polat, biz Aydınlıkçılara “Tarihî fırsat için görev başına” komutunu veriyor ve bayrağı Özgür Bursalı’lara teslim ediyor.
Komut alınmıştır, Aydınlıkçı görevinin başındadır.
Aydınlıkçı, Türkiye’nin zorluklarını millet seferberliğiyle yenme görevinin başındadır.
Görev kutsaldır.
Aydınlıkçı, kutsal görevlerin fedaisidir.
Feda olsun, yeryüzü aydınlık olsun!