ABD’nin BOP Eşbaşkan Yardımcısı Bülent Arınç, birkaç ay önce “Yaralı bırakmayız” diyordu. Yetkili ağız, ABD’nin Türk Silahlı Kuvvetleri’ni tasfiye harekâtının sonuna kadar götürüleceğini bu 2 sözcükle açıklamıştı.
ABD’nin Genelkurmay’daki kulağı
Onurlu Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner’in Genelkurmay Karargâhındaki konuşmalarının dinleme kayıtları olduğu öne sürülen sesler yayımlanınca, o “yaralı bırakmayacağız” sözü nasıl hatırlanmaz!
Dinleme kayıtları, büyük velveleyle Hürriyet’ten yayımlanınca, Atlantik medyası işareti aldı. Kasetlerin arkasının geleceği duyuruları, psikolojik harekâtın boyutlarını da ilan etti. PKK’nın ROJ TV’si mafya tarikat medyasıyla birlikte mevziiye girdi.
Bu konuşmalar ne kadar gerçek, ne kadar montaj, kuşkusuz Genelkurmay Başkanlığı kamuyu aydınlatacaktır.
Ancak bir kez daha apaçık ortaya çıkmıştır: BOP Eşbaşkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı’nı bağlı olduğu ABD’nin kulağı olarak dinlemektedir.
Gizli toplantıların bile dinlenebiliyor olması, kuşkusuz Genelkurmayın durumunu yansıtıyor ve sorumlulukları çok ağırdır.
Kesin sonuçlu darbeye doğru
Yıllardan beri TSK’ye karşı, imha amaçlı bir harekât yürütülmektedir. Hele 12 Haziran’dan sonra, olay, kesin sonuç amaçlı darbeye doğru gidiyor. TSK’nin en seçkin generalleri esir alınıyor ve duvarların arasına atılıyor. PKK de BOP Eşbaşkanlığıyla işbirliği halinde cepheye sürülmüştür.
En kindar düşman
Bütün olaylar bizi, yeniden ve yeniden aynı gerçekle buluşturuyor. İç cephe çökmüştür. Düşman BOP Eşbaşkanlığı olarak kendi yönetimini kurmuştur. Bu yönetim, TSK’nin en kindar düşmanıdır ve efendileri adına “yaralı bırakmayacağız” ilanlarıyla görevini sürdürmektedir.
Çözüm bekleyen ölüm-kalım denklemi
TSK’nin yeni komuta kademesinin şu denklemi çözmesi artık ölüm kalım meselesidir:
İktidarın doğrudan doğruya düşmanın elinde olduğu koşullarda, vatan nasıl savunulacaktır?
Artık BOP Eşbaşkanlığına dönüşen devletin kurumları, TSK’ye karşı topyekûn savaşın emrindeyken TSK hangi güçle varlığını koruyacaktır?
TSK yaralıdır.
TSK’yi tasfiye etmek isteyenler, “yaralı bırakmayacağız” diyor.
Şu ana kadar TSK, kendisine karşı iktidar mevziilerinden yürütülen savaşa hiçbir ciddi cevap vermemiştir. Silah arkadaşlarını ve elindeki araçları teslim etmiştir. Arada bir “hukuk devleti” beyanatı vermektedir.
Dünya tarihinde “hukuk devleti” ve “insan hakları” tekerlemeleriyle savaş kazanmış komutanlara rastlanmıyor.
Asıl ön cephe Ankara’da
Şu anda vatan savunmasının asıl ön cephesi, Kuzey Irak değildir; Ankara’dır. Ankara cephesinde başarı kazanılmadan, Kuzey Irak cephesinde başarı olasılığı yoktur.
BOP Eşbaşkanlığı, mayını Ankara’da patlatıyor. Org. Koşaner’in karargâhta yaptığı cesur bir iç değerlendirmenin, kampanya halinde yayınlanması, PKK’nin 10 yılda patlattığı bütün mayınların toplamından daha ağır bir hasar yaratmıştır.
Genelkurmay, bu gerçekleri göremiyorsa, hiçbir şeyi göremiyor demektir.
Korku ile ihanet arasındaki sınır
Bu süreç, BOP Eşbaşkanlığının vatana ihanetinden hızla komutanların vatana ihanetine doğru gidiyor. Çünkü sorumsuzluk ve korku ile ihanet arasında öyle kalın duvarlar yoktur. İhanet, eğer parayla satın alınmamışsa, korkunun ahlaksızlığa dönüşmesidir.
Bugün Büyük Taarruz’un başladığı gündür.