Doğu Perinçek: Anayasanın stratejisi: Kemalist Devrimi tamamlamak

1945’te Türkiye’nin ABD güdümlü “demokrasiyi” kabul etmesi, genellikle consensus (uzlaşı) diye anılır. “Uzlaşma” dedikleri, Atlantik sistemi içindeki uzlaşma idi. CHP ve DP, iktidar ve muhalefet partileri olarak yeni rejimde anlaşmışlardı.

 

Atlantik Uzlaşması

Altı Ok ve devrimcilik, Atlantik sistemine uymuyordu ve Batı kaynaklı liberal Anayasa doktrininden ithal edilen gerekçelerle Anayasadan çıkarıldı. 1961 Anayasası yapılırken, Prof. Tahsin Bekir Balta'nın 1924 Anayasasını temel alma konusunda verdiği mücadeleyi daha önce yazmıştık. O mücadele ne yazık ki, başarılı olmadı. 1960 sonlarında SBF’de kurulmuş olan Anayasa Komisyonu’nun ve Kurucu Meclis’in üyesi olan Mümtaz Soysal, o çalışmaları anlatsa, çok aydınlatıcı olur.

 

Atlantik Uzlaşmasının “Küçük Amerika” hedefi

27 Mayıs Hareketi Kemalist Devrimi canlandırma amacıyla yapılmıştı ve bunda kuşkusuz önemli başarılar sağladı. Ancak Devletin Devrimciliğini anayasadan çıkartması, 1945 Atlantik Uzlaşmasının etkisini yansıtır.

 

Atlantik sistemi, Kemalist Devrimi tasfiye hedefini daha İkinci Dünya Savaşı sonrasında belirlemiş ve CHP iktidarı döneminde başlayarak adım adım hayata geçirmiştir.  “Küçük Amerika” amacını ilk açıklayan İsmet Paşa hükümetinin genç bakanı Nihat Erim’dir. Bu “Küçük Amerika” hedefi, 1945 Uzlaşmasının ortak programı oldu. Programı tamamlama şerefi, Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisine nasip olmuştur. 2007 Temmuzunda son nokta kondu.

 

Devleti ve toplumu devrimle yeniden örgütlemek

Bugün geldiğimiz yerde, biricik çıkış yolu, devleti ve toplumu Kemalist Devrim temelinde yeniden örgütlemektir. Kuşkusuz bu görev, bir devrim görevidir. Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik diye billurlaşan program, Türkiye'nin yalnız geçmişi değil, önündeki devrimci atılımıdır da. Bu ilkeler, Türkiye'nin 19. yüzyıl sonlarından gelen millî demokratik devrim programını çok güzel özetler.

 

Kemalist Devrimin 1930’larda olgunlaşan programının arkasında neredeyse yüzyıllık bir deneyim vardı. Tanzimat’ın çıkmazları, 1876 ve 1908 devrimlerinin kazanımları, İstiklâl Savaşı ve 1920’lerin birikimi, hepsi o programın içindedir. O nedenle hayatın içinde sınanmış ve denenmiş programdır. Cumhuriyet, millet, halkın refahı, çağdaşlaşma ve aydınlanma; hepsi o programa dayanıyordu. Devrimci cumhuriyeti kaybedince, hepsini yitirdiğimizi bugün görüyoruz. Kemalist Devrim programının doğruluğu, bu olumsuz deneyimle de ortaya çıkmıştır.

 

Yükselen dünya uygarlığındaki konumumuz

Bugün dünyaya bakalım: Çin, Hindistan, Vietnam, Venezüela, Brezilya; bütün Gelişen Dünya, üç aşağı beş yukarı Kemalist Devrimle aynı içerikte olan bağımsızlıkçı, halkçı, kamucu ve aydınlanmacı programla insanlığın geleceğini belirleyen öncü konumlardalar.  Emperyalist kapitalist sistem çürürken, Asya’dan yeni uygarlık yükseliyor. Bu yükselişin kökleri, 20. Yüzyıl başlarındaki Rus, Türk, İran, Çin devrimlerine kadar uzanır. Çin, Rusya ve İran,  yüzyıl öncesinde olduğu gibi bugün de emperyalizme direnen insanlığın ön cephesindedirler. Türkiye bir karşı devrimle o öncü konumu kaybederek, emperyalist gericiliğin denetimine düşmüştür ve yükselen uygarlığa karşı ateşe sürülme tehlikesiyle yüz yüzedir.

Türkiye’nin yeniden Kemalist Devrim rotasına girmesi, hem kendi bağımsızlık, özgürlük ve çağdaşlaşma hedefinin gereğidir; hem de insanlığın ufkunu açacak büyük olaydır. Yükselen uygarlık, devrimci Türkiye’nin katılımını beklemektedir.

Türkiye, Kemalist Devrimin yıkımıyla kaybettiği milli devletini ve çağdaşlaşma davasını, yeniden bir devrimle hayata geçirecektir. Devrimin Anayasasının stratejik hedefi, Kemalist Devrimi tamamlamak olacaktır.

 

 

GELEN KİTAPLAR:

Cengiz Bektaş, Kuşla Kuş, Resimleyen Nazan Erkmen, Cumhuriyet Kitapları.

Osman İlker, İzmir Seferihisar Orhanlı Köyü Kök Aileleri Yaşam Ağaçları.