Abdullah Gül’ün ta Almanya’nın başkenti Berlin’den, Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopteri konusunda yaptığı açıklamayı okuyunca, gözlerime inanamadım. Bir daha okudum.
“Helikopterin beynini keçiler sökmemiş”
Abdullah Gül, gazetecilere anlatıyor:
“Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümü konusunda çok büyük şeyler ortaya çıktı açıkçası. İnanmak mümkün değil. Açıklar ortaya çıktı. Yani düşünebiliyor musunuz, Meclis falan kapanmıştı… Ama ortaya çıktı ki düşen helikopterin bütün beyni, o helikopterin her şeyini kayda geçen hafıza yok ortada şimdi.
“Keçiler gelip söküp götürmedi. (…) Özel vidalarla sökülmüş, yok ortada. Daha bunun gibi insanın aklının almayacağı şeyler var. Çok fazla söylemeyeyim. Bu tespit edildikten sonra da ihbarlar yağdı. ‘şunlar şunlar da var, al şu videoya bak’ diye gönderdiler bana. Baktım ki bir taraftan cesetleri zorla buzdan falan çıkarıyorlar, birisi de orada vidayı söküyor. Hepsi çıktı ortaya. Şimdi cinayet de diyemeyiz, onu savcılık diyecek.
“Gül, ‘Hafızayı kim söküyor?’ sorusunu ‘Neyse…’ diyerek yanıtlamadı…” (Hürriyet, 21 Eylül 2011)
Çankaya tarihinde bir ilk
Çankaya tarihinde “Helikopterin beynini keçiler sökmemiş” başlığıyla verilen bu açıklamanın benzerine rastlanamaz.
Denebilir ki, eskiden helikopter yoktu. Hayır mesele helikopter veya keçi meselesi değil. Çankaya’da oturanlar, ahçılar ve kapıcılar dahil, polis taharri memurlarının, istihbarat görevlilerinin, savcılarının veya psikolojik harekat elemanlarının görevlerini üstlenmemişlerdir. Varsa bir örneği, lütfen okuyucular hepimizi aydınlatsın.
Çankaya tepesinin rakımı değişti
Kamuoyu tam Aydınlık’ın yayınları sonucu, PKK ile hükümetin görüştüğünü konuşurken, Ankara’nın göbeğinde bombalar patlarken, Berlin’den bu beyanat patlatılıyor.
Türkiye’de adına bir zamanlar devlet denen teşkilatın bütün görevleri yeniden tanımlanmaktadır. Herkes, artık her görevi yapmaktadır. En yüksek makam sahipleri, en mütevazi işlere soyunmaktadır. Çankaya’nın rakımı, yani deniz düzeyinden yüksekliği değişmiştir.
Gladyo tarikat cenazesi
Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterinin niçin düştüğü konusunda bir bilgimiz yok. Ama Muhsin Yazıcıoğlu’nun cenazesinin nasıl kalktığını hepimiz biliyoruz. Neresinden baksanız, tam bir Gladyo cenazesidir. Bütün devlet büyükleri, eski ve yeni Gladyo kuşakları sıra sıra gelmişleridir. O zamanki Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un katılımı özel dikkat çekmiştir. Ve cenaze, özel Bakanlar Kurulu Kararıyla bir dergâha gömülmüştür. Aynı zamanda bir tarikat cenazesidir. O tören, varolan rejimi tanımlamıştır.
O ilgiyi, o “beraberliği” bir Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın, bir Melih Cevdet Anday’ın cenazesinde göremezdiniz.
“Abdullah Çatlı’nın kader arkadaşı”
Muhsin Yazıcıoğlu, Abdullah Çatlı’nın reisidir. Hürriyet, o zaman gazete idi ve “Muhsin Yazıcıoğlu ile Abdullah Çatlı ikilisinin kaderleri aynı oldu” diye yazmıştı. Bir susurluk vakasına işaret ediyordu.
Yazıcıoğlu’nun, Bahçelievler’de 5 Türkiye İşçi Partili gencin boğulmasından birçok başka cinayetlere uzanan itirafları vardı. Dosyalarda duruyor. Mamak’ta bir gecede bir tarikata bağlandığını ülkücü arkadaşları yazdı.
Fethullah Gülen’in MİT Raporuna geçen yardımları
MİT’in 1996 yılında yazdığı Susurluk Raporu’nda Fethullah Gülen’in Muhsin Yazıcıoğlu’na yaptığı maddi manevi destekler saptanıyordu (Bkz. Nusret Senem, Fethullah ve Susurluk, s. 152. Raporun tam metni ve incelemesi, s.25 vd, s. 397 vd.).
MİT’in ve Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş’ın raporları, Muhsin Yazıcıoğlu’nun faaliyetlerine özel ilgi gösteriyorlardı. Erbakan-Çiller hükümeti, Susurluk’un üzerini kapattı. Abdullah Gül de o hükümetin mensubuydu.
Azerbaycan’da darbe girişimi sırasında ölen 23 ülkücü ve Nizami Âlem üyesi Azeri mezarlığına defnedilmişlerdi. (Soner Yalçın-Doğan Yurdakul, Reis, Gladyo’nun Türkiye Tetikçisi, s.240).
Her siyasal cinayette aynı kadro
Trabzon’daki Rahip Santoro, Mc Donalds’ın bombalanması, Danıştay yargıçlarına suikast, Hrant Dink’in katledilmesi, Malatya Zirve cinayetlerinde hep Muhsin Yazıcıoğlu’nun liderliğini yaptığı Partinin ve Nizami Âlem Ocaklarının (Alperen Ocakları) mensupları vardı. Ancak Ergenekon davalarına bakın, bir tek BBP üyesine rastlayamazsınız. Çok anlamlı değil mi?
Tayip Erdoğan ile anlaşması
Fethullah Hoca ile çok yakın ilişkiler içinde olduğu devletin çeşitli raporlarında vurgulanan Yazıcıoğlu, Tayyip Erdoğanlar ile hep sıcak ilişki içinde oldu ve 2006’da anlaştı. BBP, 12 Eylül 2010 referandumu dahil bütün önemli siyasal olaylarda, Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisinin emrinde oldu.
50 yıllık anlı şanlı Gladyo tarihi
Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopteri düşürüldü mü, mümkündür; mutlaka derinlemesine araştırılmalıdır.
Bu araştırma, bizi 1960’lardan bu yana 50 yıllık Gladyo tarihine götürür. Kanlı Pazar’ın aktörleri konusunda Yaşar Okuyan dostumuzun ekranlardan yaptığı açıklamalar da araştırılır.
CIA’nın 1970’lerdeki istikrarsızlaştırma operasyonunun bütün “kahramanlarını” genç kuşaklar da öğrenir. En önemlisi, Muhsin Yazıcıoğlu’nun Fethullah Gülen ile Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül başkalarıyla meçhul ilişkileri aydınlanır. Danıştay, Hrant Dink, Malatya Zirve, Rahip Santoro cinayetlerinden İdil Biret’in konserinin basılmasına kadar bütün Gladyo faaliyetleri açığa çıkar.
KAYNAK: Nusret Senem’in Fethullah ve Susurluk kitabının 29, 31, 32, 79, 80, 152, 155, 156, 220, 272, 329, 334, 335, 336, 337. sayfalarında, ayrıca tam metinleri verilen MİT ve Kutlu Savaş raporlarında Muhsin Yazıcıoğlu’nun ilişkileri konusunda çok geniş, bütünüyle devlet belgelerine dayanan bilgi var. Susurluk ve Fethullah konusunda bugüne kadar yayımlanmış en kapsamlı ve en ciddi çalışma.