Doğu Perinçek: ABD silah mı satıyor kağıt mı

1981-1989 arasında, 8 yılda toplam 1,9 trilyon dolar borç alan ABD, 1990-2011 yılları arasında toplam 11,4 trilyon Dolar borçlandı. Bu rakamlar, 1990 yılının, başka deyişle Körfez saldırısının, ABD borçlanmasında bir dönüm noktası olduğunu gösteriyor. ABD’nin 2003 yılındaki Irak işgalinden sonra borçlanma çılgınlaşıyor.

 

ABD borçlanmak için mi savaş çıkartıyor

         Önümüzdeki soru şudur:

         ABD, savaş yüzünden mi borçlanıyor?

         Yoksa borçlanmak için mi savaş çıkartıyor?

         Bu soru çok tuhaf gelebilir. Çünkü bir ekonominin borca batması istenir bir olay değildir.

         ABD’nin savaş giderleri ile borçlanması arasındaki ilişkiye baktığımız zaman, borçlanmanın savaş giderlerinin çok ilerisinde olduğunu görüyoruz.

         Borçlanmak, ABD’nin içine battığı krize bulduğu geçici çözümdür. Daha önce bu köşede işlendiği gibi, ABD bütçe açıklarını ve dış ödemeler açığını borçlanarak kapatıyor. Mesele, o borcu alabilme gücündedir.

 

Silahla bulunan müşteri

         ABD’nin 14,3 trilyon Dolar borcunun yüzde 30’u dışadır. Yüzde 70’i ise iç borç gibi görünse de, bu iç borçlanma dolar ihracatıyla çevrildiği için son tahlilde dışadır. ABD, dünyaya hazine bonoları dışında olağanüstü miktarlarda dolar da satmaktadır.

         Bu kâğıt parçalarının gelecekte değişim değeri olmayacağı bilindiği halde alıcılar bulmasının sırrı silahla dayatılmasındadır.

         Bu koşullarda ABD’nin bölgesel savaşları, barış vergisi bildirimi gibi bir işlev görüyor. Bu kâğıtları satın alanların bir ekonomik çıkarı olduğu görüşüne rastlanmıyor. Ama barışı sürdürmek gibi çok önemli bir ihtiyacı satın aldıkları ortadadır. Öte yandan büyük savaş, borçları silmek için bir çare olarak da akılların bir kenarındadır.

 

ABD’nin silah piyasası ve kâğıt piyasası

         Bölgesel savaşların ABD’nin kâğıt piyasası yanında silah piyasasını da genişlettiği görülüyor. Ekonomistlerin savaş ile silah piyasası arasındaki ilişkiyi vurgulamaya daha eğilimli oldukları bilinir. Çünkü savaşta ilk akla gelen silahtır.

         Örneğin yazılarıyla bizi bilgilendiren Mustafa Sönmez ve diğer bazı iktisatçılarımız, geleneksel değerlendirmeler içinde kalarak, savaş ile silah endüstrisi ve satışı arasındaki ilişkiyi öne çıkarıyorlar (Mustafa Sönmez,
Cumhuriyet, 15 Ekim 2011).

         Konuyu Mustafa Sönmez’in verdiği rakamlara göre inceleyelim.

         Dünyadaki askeri giderler, 1,5 trilyon Dolar. Bu giderlerin yarısının, yani 750 milyar Doların silah satışı olduğu tahmin ediliyor. Bu silah satışında en büyük pay ABD’nindir: Yüzde 30,5. bu durumda, ABD’nin yıllık silah satışı, 229 Milyar Dolar oluyor.

         ABD’nin son dört yıldaki borçlanması (kâğıt satışı) ise şöyle:

 

         2009 →      1,9 trilyon $

         2010 →      1,7 trilyon $

         2011 →      1,9 trilyon $

 

         (Güngör Uras, Milliyet, 8 Ağustos 2011)

 

         Görüldüğü gibi ABD yılda 229 milyar Dolarlık silah satarken, yılda 2 trilyon Dolara varan hazine kâğıdı satmaktadır.

         ABD’nin yıllık hazine kâğıdı satışı, yıllık silah satışının 8 katıdır.

         Bu hazine kâğıdı satışlarına dünyaya pompalanan doları da eklediğimiz zaman, ABD’nin kâğıt ihracatı ile silah ihracatı arasındaki fark iyice büyüyor.

 

ABD’nin kâğıt piyasasının daraldığı gün

         Bu rakamlar da gösteriyor ki, ABD emperyalizmi silah ihracatçısı olmaktan öte kâğıt ihracatçısıdır.

         ABD emperyalizmi, Dolar saltanatı ve hazine bonosu satışıyla kurduğu Haraç Sistemi sayesinde, silah satışıyla karşılaştırılamayacak büyüklükte kaynaklara el koymaktadır.

         ABD’nin kâğıt piyasası daraldığı gün, çöküşün de başladığı gündür.