Doğu Perinçek: ABD’nin Suriye planında gedikler

Bravo Şafak Terzi’ye, ABD’nin perde arkasındaki yönetimi olarak nitelenen CFR üyelerinden Stephan Larrabee ile yaptığı son görüşme çok aydınlatıcıydı (Aydınlık, 26 Ağustos 2011). ABD’nin Suriye’de neler yapabileceği konusundaki ipuçlarını Larrabee’nin cevaplarında bulabiliyoruz. Beş nokta dikkat çekiyordu:

 

ABD’nin Suriye planı
1. ABD, Suriye’ye doğrudan askerî müdahale yapacak durumda değildir. Böyle bir plan yok.
2. ABD’nin planı, Suriye hükümetini içerden yıkmak ve kendi adamlarını Suriye’nin tepesine oturtmaktır.
3. Bu amaçla Suriye üzerinde baskı kurmak için, ABD, müttefiklerini yönlendirecektir ve aralarında eşgüdüm kuracaktır.
4. Esas piyon görevi Türkiye’ye düşüyor. Türk Ordusunun, Suriye’yi işgal etmesi düşünülmüyor ama bir sığınmacı akımı karşısında Suriye’ye girerek bir kordon oluşturması gerekebilir.
5. ABD yöneticileri yeni Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in Tayip Erdoğan ile daha yakın çalışmak isteyeceğini düşünüyorlar.

 

Planda açılan gedikler
Şu anda bu planda dahi, çok önemli gedikler açılmıştır.
Tayyip Erdoğan Eşbaşkanlığının İsrail’i koruyacak Füze Kalkanını kabul ederken İsrail ile gerginlik yaratması, evet bir perdeleme olayıdır; ancak perdelemenin ötesinde boyutları da var. Tayip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisi ellerini kollarını sallayarak İsrail çıkarlarına ayarlı siyaset güdemiyorlar.

 

Tayyip Erdoğan’ın kendi ayağına bağladığı tenekeler
Tayyip Erdoğan yönetiminin İsrail’e karşı tavrı, elbette ABD tarafından kurgulanmadı ama ABD bunlara göz yummak zorunda. ABD, kendisiyle işbirliği yapan Arap rejimlerinin “Yahudi düşmanı” gösterilerine alışık zaten. Hem İsrail karşıtı bir söylem tuttururlar, hem de İsrail’i desteklemeye devam ederler. Yahudi dünyasının en büyük ödülü olan JİNSA madalyalı Tayyip Erdoğan’ın da yaptığı budur.
Ancak İsrail’e karşı açıklanan politikalar, öyle planlanmasa bile, aynı zamanda Tayyip Erdoğan’ın kendi ayağına bağladığı tenekedir. Suriye’ye karşı her uygulamada bu tenekenin tangırtısı duyulacaktır. Bu nedenle Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesi daha da zorlaştı. Hem İran’la cepheleşme, hem Suriye düşmanlığı, hem İsrail ile gerginlik; hem PKK eylemleri karşısında çaresizlik ve bütün bunların üstüne binen dış ödemeler açığı: Bugün Ön Asya’da en zor durumdaki yönetim, ABD’nin Türkiye’deki Eşbaşkanlığıdır.

 

BOP Eşbaşkanlığı’nın açmazları, aynı zamanda ABD’nin açmazlarıdır. Bu zorluklar, Larrabee’nin açıklamalarına da yansıyor. ABD yönetimi, bölgedeki en yakın müttefiklerini dahi denetleyemez hale düşmüştü. Türkiye-İsrail arasındaki gerginlik, bir yıl önce olamazdı.

 

BOP Eşbaşkanlığı dışındaki tek seçenek
BOP Eşbaşkanlığı ile İsrail arasındaki gerginliklere işaret ederek, Türkiye’nin İran ve Irak ile bölgesel ittifaka ve hatta Avrasya içinde konumlanmaya yöneldiğini ileri sürenler dahi var. Yiğit Bulut, bu yorumları Haber Türk’teki köşesinde hararetle tekrarlıyor. M. Ali Güller de bu olasılığın seçeneklerden biri olduğu görüşündedir (Aydınlık, 7 Eylül 2011).
Tayyip Erdoğan’ın BOP Eşbaşkanlığı, kendi seçimi değil, fakat ömürboyu kalebentliktir. Onun için BOP Eşbaşkanlığı dışındaki tek seçenek, yakın arkadaşı Cüneyd Zapsu’nun deyişiyle “deliğe süpürülmek”tir.

 

Esas oğlanın “İslami” imajı çiziliyor
Gelişmelere ABD’nin ihtiyacı açısından bakarsak, yeni Haçlı Seferini İsrail’i öne çıkararak yürütmek akıllıca olmaz. Amerikancı “İslamın” model ülkesi olan Tayyip Erdoğan “Türkiyesine” esas oğlan rolü verilmektedir. Bu esas oğlanın İslam dünyasındaki imajı cilalanmaktadır.
Tayyip Erdoğanların Suriye’deki kışkırtmaları sürdürmesi ve kritik anda Suriye’ye girerek bir kordon oluşturması için, hem Türkiye’de hem de İslam ülkelerinde itibar toplamaya ihtiyacı var.
ABD’nin Suriye planında açılan gediklerin onarılması kolay gözükmüyor.

 

YARIN: Türkiye’nin bölünmesi planında gelinen aşama ve Türkiye ne yapacak?