Salı, benim güzel günlerimdendi. Saat 17.00 gibi can dostum Erol Manisalı gelirdi. Çay demlenmiş olurdu.
27 Haziran 2011 günü Cumhuriyet’te çıkan yazısını okumadıysanız, internetten bulun ve inceleyin. 12 Haziran seçimlerinden sonra yapılmış en özlü ve önümüzü aydınlatan tahlildir.
Salı, bizim için “müsademei efkâr” (fikirlerin çarpışması) günüdür aynı zamanda. İkimizin de sevdası “Barikai hakikat”, yani hakikat şimşeği.
Manisalı arkadaşımla farklı düşündüğümüz konu, 28 Şubat’tır.
İsim babası: Org. Kıvrıkoğlu
ABD’nin ünlü Türkiye’yi işgal tatbikatı ile 28 Şubat ilişkisini keşfedince, yine salı söyleşilerimizi özledim.
Biliyorsunuz, ABD Ordusunun tarihindeki en büyük askeri tatbikatın adı Millennium Challenge 2002, yani Binyılın Meydan Okuması!
Genelkurmay Başkanımız Org. Kıvrıkoğlu, 3 Eylül 1999 günü, Türk Ordusunun 28 Şubat’ı “Binyıl sürdürme” kararlığını dünyaya ilan etmişti.
İşte Millennium Challenge 2002 tatbikatı kararı Org. Kıvrıkoğlu’nun bu açıklamasından sonra alınıyor. Tatbikat 24 Temmuz 2002 günü, yani Lozan Antlaşması’nın yıldönümünde, Nevada çöllerinde başlatılmış ve Sakarya Savaşı kadar 22 gün sürdürülmüştü. Ancak asıl meydan okuma isimde! Sizin anlayacağınız isim babası Org. Kıvrıkoğlu. Sen misin “28 Şubat’ı Binyıl sürdüreceğiz” diyen! Binyıla binyıl! ABD silahlı kuvvetleri, tatbikatın daha adını saptarken, adresin Türk Ordusu olduğunu da ilan ediyor.
ABD’nin 28 Şubat’a binyıllık meydan okuması
Peki ABD, niçin 28 Şubat’a meydan okuyor? Çünkü 28 Şubat, ABD’nin “Ilımlı İslam” projesini bozuyordu. Abramowitzler, daha 1996 öncesinde Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisini hükümet yapmak için tezgâhı işletmeye başlamışlardı. Refah Partisi’nin başına onlar getirilecek, miadı dolan ANAP ve DYP bertaraf edilecek ve Amerika’nın “Ilımlı İslamı” iktidar yapılacaktı.
Türkiye cephesi, bu ABD projesine 28 Şubat 1997 kararlarıyla direndi. O zamanki genelkurmay belgeleri, “Batı Destekli İrtica”yı hedef alıyordu. Çevik Birler, 28 Şubat’ı temsil etmiyorlardı; ABD’nin 28 Şubat içindeki Truva atlarıydılar. Nitekim Tayyip Erdoğanlar ile yakınlıkları bugün de sürüyor.
28 Şubat’ın direnci
Doğrudur, Erbakanlar son tahlilde millidir. O nedenle “gelenekçi” damgasını yedi ve temizlendiler. Ama o tarihte ABD’nin Bosna operasyonunda onların rolünü oynayacak başka bir güç de yoktu ve Çiller ile hükümet ortağı yapılarak denetim altına alınmışlardı.
Genelkurmay Başkanı Org. Karadayı zamanında hazırlanmış çok önemli bir rapor vardı. O rapor, İmam Hatip okulları ve dinci eğitim kurumları devam ettiği takdirde, 2000’li yıllardaki Ilımlı İslam kadrolaşması ve genel seçimler konusunda tarihi uyarılarda bulunur. 8 yıllık ilköğretim kararının değerini yaşadığımız süreç kanıtlamıştır.
28 Şubat süreci Ecevit’i iktidar yaptı
28 Şubat’ın siyasal sonuçları iyi hatırlanmalıdır. Ecevit, arkasından birkaç milletvekili olduğu halde hep hükümetin demirbaşı oldu ve arkasından 1999 yılında da birinci parti konumunu kazandı.
2002 yılında Tayyip-Gül ikilisini iktidar yapan 28 Şubat değildir. Ecevit-Bahçeli-Mesut Yılmaz üçlüsünün AB kapısına bağlanmalarının ve ekonomik iflaslarının sonucunu yaşıyoruz. 28 Şubat, iktidar sorununu çözememiştir.
28 Şubat ve Kürt sorunu
28 Şubat sürecinde, Kürt sorununda ABD’ye karşı milli bir inisiyatif gelişti.
Öcalan, 1999 yılında kendisiyle “Org. Kıvrıkoğlu adına” görüşen subayların ABD ve NATO denetimi dışında bir çözüm için çalıştıklarını anlatıyor. 1 Temmuz 2011 günlü Rota’da bu olayı belgeleriyle aktardık. PKK lideri, bu subayların girişimiyle 28 Şubat rotasında Kemalist bir yönelişe girdiğini açıkça söylüyor. Ancak girişimin 2004 yılında kırıldığı anlaşılıyor. ABD ve İsrail, BOP Eşbaşkanlığı üzerinden Öcalan’ı yeniden ele geçiriyor.
28 Şubat kararlarını Amerikancı AKP kaldırdı
4 Mart 2011 günlü Milliyet gazetesinde 28 Şubat’ın aydınlanmacı genelgelerinin AKP hükümeti tarafından resmen silindiği haberi vardı.
ABD, 28 Şubat’a bir işgal tatbikatıyla meydan okumuş, arkasından Ergenekon tertibini sahnelemiş ve 28 Şubat kararlarını tasfiye etmiştir.
Binyıllık hesaplaşma sürüyor
Bu nedenlerle Ali Sirmen dostumun televizyonlarda 28 Şubat’ı mahkûm eden tavrını paylaşamıyorum. Buna karşılık Ataol Behramoğlu kardeşimin 28 Şubat’ı somut yaptıklarıyla değerlendiren yazısı, aydınlatıcı ve yerindedir (Cumhuriyet, 5 Mart 2011).
ABD emperyalizmi ve Kemalist Devrim arasındaki “bin yıllık” meydan okumalarla yaşanan hesaplaşma hala gündemdedir. O nedenle 28 Şubat, yalnız dünün değil bugünün olayıdır.