Daha 2000’li yılların başında, “Türkiye’nin önünde ancak silahla çözülebilecek sorunlar var” saptamasında bulunuyorduk.
Yaşadık ve yaşıyoruz.
Türkmenlerin bir sözü var: “Canavarın ağzı yese de kan, yemese de.” Doğasında şiddet olan güçler için söylenmiş olmalı, çağımızda emperyalist devletleri betimliyor.
DÜNYAYA VE TÜRKİYE’YE DAYATILAN SİLAH
ABD, İkinci Dünya Savaşı sonrasında emperyalizmin sorunlarını silahla çözmeyi denedi. Kore, Vietnam, Küba, Kamboçya, Laos, Latin Amerika ülkeleri, Batı Asya, Afrika, yedi iklim ABD şiddetiyle savaştı.
Türkiye, bu programın dışında kalamazdı. 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 darbeleri, ABD’nin Türkiye’ye iç cepheden silah dayatmasını tarihliyor.
1991 ve 2002 Körfez Savaşları’ndan sonra ABD’nin namlularıyla dışardan da komşu olduk. Irak’ın ABD silahıyla bölünmesi ve Barzanistan’ın kurulmasından sonra PKK, Suriye denetiminden çıktı ve ABD kontrolüne girdi. Türk Ordusu, artık bir terör örgütünü değil, ABD’nin Kara Gücünü etkisiz hale getirmek durumundaydı.
ABD, tarihî hamlesini Ergenekon tertibiyle yaptı. ABD’nin FETÖ Gladyosu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komutanlarını ve Vatan Partisi yöneticilerini esir etti. Türk Ordusunun tarihinde tek kurşun atılmadan binin üzerinde subay zayiatının yaşandığı başka bir savaş yok. Başka çareleri kalmamıştı, Türkiye ve özellikle Türk Ordusu kontrolden çıkıyordu.
TÜRKİYE’NİN TAARRUZU
Silaha sarılan, silaha sarılmayı dayatır. Türkiye’nin de binlerce yıllık silahı vardı. 24 Temmuz 2015, Türkiye’nin İkinci İstiklâl Savaşının başlangıç günüdür. Artık taarruza geçen Türkiye’dir. ABD emperyalizminden yanıt, 15-16 Temmuz 2016 gecesi geldi. Savaş Ankara ve İstanbul meydanlarına gelmişti. ABD’nin Türk Ordusu ve Polisi içindeki silahlı gücü silahla temizlendi.
“Benzetmede hata olmaz” denir. 15-16 Temmuz savaşı, Sakarya Savaşı’na benzer. Düşman Ankara’yı alamamıştır.
24 Ağustos 2016’da Türk Ordusu Fırat Kalkanıyla ABD-İsrail koridorunu yarıp geçti. Arkasından Zeytin Dalı, Barış Pınarı Harekâtları, Karabağ’ın kurtarılması. Sözün bittiği yerde, silahlar konuşuyor. Olay budur.
ATEŞİN KORUDUĞU VATAN VE BARIŞ
Ömer İbn Saad, “En İyi hatip kılınçtır” der.
2005 yılında Suriye gezimizde not almışım, Arkadaşım E. Hv. Pilot Korg. Yaşar Müjdeci, vatanın ateşle savunulabileceğini askerin diliyle özetlemiş: “Ateşle korunmayan engel, engel değildir.”
Türkiye’nin ateşle savunulduğu yıllara girdiğimizi bütün dünya öğrenmiş olmalı. Mavi Vatanıyla, bozkırıyla, sanayisi ve tarımıyla Türkiyemizi bugün ileri hatlardan, Katar sınırından, Libya kıyılarından, Kafkas dağlarından Mehmetçiğin namlusuyla koruyoruz.
DEMİRLE ÇÖZÜLEN SORUNLAR
2021 yılına girerken, bilincimizin en korunaklı yerine şunu yazmalıyız: Türkiye, demirle çözeceği sorunlarla karşı karşıya bırakılmıştır. Sorunlarımızı demirle çözme zorunda kalıyoruz. Bunu dayatan “düşman”dır. ABD’nin Atlantik Konseyi raporunda öyle yazıyor, Türkiye’yi düşman ve haydut ilan etmişler. Yatıp kalkıp günde dokuz öğün Türkiye’nin Cumhurbaşkanına diktatör diyorlar, Vatan Partisi’ni hedefe koymuşlar. Bundan sonrasını düşünmek, bize kalıyor.
Çin Hanedan Kayıtlarında geçiyor, Göktürkler demirciydi, demir dövüyor, çeliğe su veriyorlardı. Demirle tarih yazan bir geçmişten geliyoruz.
Bugün de tarih yazan, elinde demirle nöbet başında olan Mehmetçiktir, donanmamızın çelik zırhlılarındaki bahriyelidir, göklerimizdeki demir kanatlı kartallarımızdır.
Ve madencinin derin kuyulardan çıkardığı demir ve kömür, üreticinin traktörünün pulluğundaki demir, yüksek fırınların ağzında alınteriyle ateşten geçirilen demir, onlar da demir!
Vatanı koruyan, yurtta huzuru sağlayan, barışı koruyan demirden, üretimde elimizde tuttuğumuz demirden söz ediyoruz.
Bu çözüme biz karar vermiş değiliz. Türkiye’ye dayatılan budur, gerçekçi olmak zorundayız. Akdeniz ufuklarına bakarsak, Kıbrıs’tan haber sorarsak, Fırat’ın Doğusundaki ve Batısındaki ABD yığınağını görürsek, ABD ile Ukrayna arasında Türkiye ve Rusya’yı hedef alan anlaşmaları okursak, demir namluların üzerimize çevrildiğini saptarız.
SİLAHI DOĞRU TUTMAK
Aslında sorunları çözen demirin kendisi değil, demire hükmeden iradedir.
Demire hükmeden millî siyaset, demiri paylaştıran halkçı siyaset, o demiri bizim demirimiz yapar.
Silahı doğru tutmak, tarihsel önemdedir. Doğru tutulduğunda her araç bir silahtır. Demirin beynine stratejinin ve siyasetin ustalığını koymak zorunda olduğumuz bir yıla giriyoruz.
KADER ÜRETENLERİ VE GÜÇLÜLERİ SEVER
Kader, güçlüleri sever.
Kader, üretenleri sever.
Üretmek ve güçlü olmak, 2021 yılında, 2022 yılında, 2023 yılında Türkiye'mizin kaderidir.
Kaderimiz, Mehmetçiğin gücünde ve Üreticinin gücündedir.
2021 yılına üreticiye selam vererek, Mehmetçiğe selam vererek giriyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devletine, Türk Milletine ve Vatan Partisi’ne güvenle giriyoruz.
Zorluklardan zaferle çıkmak, zorluklardan büyük çözümlerle çıkmak, bizim kaderimiz.
Zorluklara meydan okuyan büyük Türk Milletine ve Büyük insanlığa selam olsun.
İnsanlığın insancıl özlemlerine, iyimserliğin kaynağındaki iradeye, üreticinin umutlarına, kardeşliğe ve paylaşmaya, kamuya ve tek tek her vatandaşa selam olsun!
31 Aralık 2020 Perşembe / Aydınlık