Doğu Perinçek: 19 Mayıs’ı karşılama

         Asıl 19 Mayıs yazımız yarın. Bugün 19 Mayıs’a karşılama yapıyoruz.

 

Yoksulluğun büyük gücü

         Marx’ın tarihin sırrını açıklayan çok güzel bir sözü vardır:

         “İktisatçılar, …yoksullukta yalnız yoksulluğu görürler, fakat yoksulluğun eski toplumu yıkacak olan devrimci ve yıkıcı yanını farketmezler.” (Felsefenin Sefaleti, çev. Erdoğan Başar, Sol Yayınları, Ankara 1966, s.139)

         Mao da, aynı saptamadan hareketle, tarihte silahı zayıf olanların üstün silahları yendiğine dikkat çeker. Kendisi de, o yenen yoksun silahlılardandır zaten.

 

19 Mayıs’ın gücü

         Mustafa Kemal Paşa’ya daha İstanbul’dayken, parasının ve silahının olmadığını hatırlatanlara verdiği cevap biliniyor. Odayı terkettikten sonra, O’nun arkasından “Bu adam deli” dediklerini Refi Cevat yıllar sonra itiraf etmiştir.

         Samsun, derken Haziran 1919 Amasya. Mustafa Kemal Paşa’nın Yâveri Cevat Abbas anılarında yazar: “Karargâhın hiç parası yoktu.” (6. baskı, s.248)

         Erzurum’dan Erzincan’a gelirken, yiyecek alacak paraları yoktur.

         Mustafa Kemal Paşa’nın 29 Şubat 1920 günü Talat Paşa’ya yazdığı mektup pek işlenmemiştir. Oysa o mektup İstiklâl Savaşı’nın başarı sırlarını içerir. Atatürk, Talat Paşa’ya İstanbul’un zenginlerinden de yakınır:

         “İstanbul’da bol bol vaatlerde bulunan zevatın bizi hatırlayacaklarını farz etmek gafletinde bulundum.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.6, s.411).

         İstanbul’un zenginlerinden beş para alamayan Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele için, yine bir devrimciden, Talat Paşa’dan 50 bin Lira ister (Aynı eser, s.412).

 

Yoksulun zenginliği

         İstiklâl Savaşı’nın en stratejik kararı, Sakarya Savaşı öncesinde Mustafa Kemal Paşa’nın çıkardığı Tekâlifi Milliye Emirleri’dir. Yani Milli Yükümlülükler ya da Milli Vergiler diyeceğimiz o şiir gibi kararlar. Şair Hüseyin Haydar o emirlerin şiirini yazdı: Vericiler! Türk şiirinin doruklarındandır. Bir yerde şöyle der:

         Sizden istiyoruz iki öküzün birisini

         Biz ciğerlerimizi veriyoruz kimse istemeden

         Veriyoruz ciğerlerimizin akını karasını,

         Körük istiyoruz sizden ve kükürtün yarısını

 

Yoğunuzu da istiyoruz!

         İkide bir bize sormayın, “paranız nerde, yayın organlarınız niçin çakar almaz, reklamlarınız niçin gökleri parlatmıyor vb” diye.

         Yoksulluğumuz ve imkânsızlıklarımız, bizim büyük gücümüzdür.

         19 Mayıs’ın gücü gibi.

         Siz de emek verin, omuz verin, sizden varınızı ve yoğunuzu istiyoruz!

         Biz İstanbul parababalarından, TÜSİAD’lardan, mafya zenginlerinden yakınıyor da değiliz. Onların devletinin AKP, CHP ve MHP’ye verdikleri yüz milyonlarca resmi devlet desteğinden ve ceplerine koydukları daha büyük ianelerden de yakınmıyoruz. Mustafa Kemal Paşa’nın yakınması bize ders olmuş. Yoksulluğumuzun gücü, bilinçlerimize çakılmıştır.

 

Yaldızlı kampanyaların yenilgileri tarihseldir ve kesindir

         Ama şunu kesin olarak belirtelim:

         Bu ülkeyi ABD emperyalizmiyle birlikte bölme planlarına dahil olanlar veya o planlarda rol kapma telaşına düşenler, ne kadar yaldızlı kampanyalar yürütürlerse yürütsünler, kurdukları mafya-tarikat rejimiyle birlikte yıkılıp gideceklerdir.

Son çareyi dayatanlar kendi sonlarını ısmarlıyorlar

         Bu vatanı böldürmeme kararı, en büyük zenginlik ve olanaktır.

         Devrim, toplumların son çaresidir.

         Türkiye’yi bölmeye kalkışmak, Türkiye’ye işte o son çareyi dayatmaktır.

         Ve Türkiye, bu son çare sürecine girmiştir.

         O nedenle “param yoktu, imkânım azdı” yakınma ve bahaneleri artık geçersizdir.

 

Devrim, her zenginliğin yaratıcısıdır

         Milletin özlemlerine cevap veren devrim, en büyük olanaktır. Her olanağın yaratıcısıdır.

         19 Mayıs denince, boş bakışlarla veya şaklabanlıklarla sahne almak yerine, o büyük devrimci kararın yarattığı olanakları bütün varlığımızla anlamak ve hayata geçirmek, bir namus görevidir.

         Cumhuriyet Güçbirliği’nin görevi, işte budur.