Dün, bu köşede Abdullah Öcalan’ın 11 yıl önce Kürt isyanları ve Şeyh Sait konusunda neler dediğini yazdık. Aynı değerlendirmesinde Kemalizm ve Türk Ordusuna nasıl baktığını da, yine kendi ifadesiyle aktarıyoruz. Öcalan’ın Serxwebun dergisinin, 222. sayısında yayımlanan görüşleri şöyle:
“Askeri yetkiliye ‘varım’ dedim”
“Sorguda bir askeri yetkili, ‘bu oyunu, bu kardeş kavgasını bozacağız’ demişti. Ben buna değer verdim ve varım dedim; zaten yıllardır yapmaya çalıştığımız da budur dedim. Aslında Kemalizm, yani 1919–1924 yılları arasındaki çizgi uygulanmadı. Bunda isyan etme var, kendini pazarlama ve oyuna gelme var.”
(…)
“Fakat feodal aşiret önderlikleri, emperyalistlerin yedeği olmaktan kurtulamadılar. Tarihteki yanlışları düzeltmek de bize düşüyor. Bizim bu süreçte yaptığımız da budur. Geçenlerde bana Mustafa Kemal'in o dönemdeki konuşmalarını derleyen Doğu Perinçek'in bir kitabını verdiler [Doğu Perinçek’in Kemalist Devrim-4/Kurtuluş Savaşı’nda Kürt Politikası]. O konuşmaları inceledim. Ancak orada söylenenler uygulanamadı.”
“Kemalistlerle birlikte yürüyelim”
“Görüyorsunuz, en değme Kemalistler harcandı. Bu cinayetlerde İran'dan medet umuyorlardı. Son derece duyarlı olunmalıdır. 28 Şubat süreci önemlidir. Aslında Kemalizmi yeniden incelemek gerekir. Kemalizmde Kürtlere yer olduğu kesindir. Kemalizmin güncelleştirilmesini iyi irdelemeliyiz.”
(…)
“Kemalistlerle ilişki geliştirin, onlar da dönüşüyorlar. Birlikte Mustafa Kemal'in sözleriyle yürüyelim. Geçmişte böyle söylemediysem, bu benim eksikliğimdi.”
“28 Şubat’ta Kemalizm demokratik öngörüye geldi”
“Kemalizm artık 1925'lerdeki Kemalizm değildir. Kemalizmde de demokratikleşme var. 28 Şubat sürecinde olan şey Kemalizmin demokratik öngörüye gelmesidir. Bu dönemde güç dengesinden rahatsız olan gerici kesim var.”
(…)
“28 Şubat süreci tümüyle demokratik uzlaşmadır demiyorum, ama tezlerin karşılıklı uzlaşmasıdır. Beş on yıl sürer. Yüzde yüz evet ya da hayır demek mümkün değildir. Savunmamda bunları söyledim. Bunlar öylesine söylenmiş sözler değildir. Anayasa değişiyor, seçim ve partiler yasası değişiyor; PKK de değişiyor. Sonuç uzlaşmadır. Bu bir çizgidir. Yaşadığımız süreci böyle derinleştireceğiz. Yaşadığım ve sağlığım elverişli olduğu sürece bunu pratikleştireceğim. ”
“Kürt sorununu Ordu ile çözmek istiyoruz”
“Türk ordusu ile karşı karşıya gelmemek için özen gösterilmelidir. Yoksa çözüm zorlaşır.
“Genel Kurmay Başkanı'nın daha önce Eylül 1999'da yaptığı geniş bir açıklama vardı. Ben o açıklamayı önemsiyorum ” *
“Ordu ve diğer kurumlar içinde de farklı görüşler var. Fakat biz orduda gelişecek asıl çizgiyle bu sorunu çözmek istiyoruz. ”
“Silahla olmaz. Güçlerimiz dışarı çekilmeli”
“Stratejik olarak silahlı devrim olmaz, demiştim. Bir yıldır çatışma olmadı ve bu olumludur. İçeride kalan güçler kalmalıdır. Kalanlar kendilerini iyi korumalı, barışa kadar çatışmaya girmemelidir. Bunlar barışa hizmet ve katkı gücü olabilirler.”
(…)
“Güç kalmamalı, ama varsa olabilir de. İki yüz gerilla civarında kalabilir. Bu gerilla gücü barışa hizmet gücü olarak kalmalıdır. Kabul edilebilir düzeyde kalınabilir. Eşkiyalıktan sıyrılma sağlanmalıdır.”
(…)
“Güçlerimizin tümüyle dışarıya çekilmesi benim istemimdi. İçeriyi zorlar, provoke ederdi. Biz samimiyiz. Ne kadar güç olsak da saldırı durumumuz olmaz.”
(…)
“Barış ilkesel bir tarzda ele alınmalıdır. Milyonlar örgütlenmelidir, çünkü halk hareketi önemlidir. Genel Kurmay da dahil ileride hiç kimse karşı çıkmaz. Köylere, halka gidilmelidir. Türk köylüsü, Kürt köylüsü buna açıktır. Çözüm burada olacaktır. Köylere silahla değil beyinle gidilmelidir. Cumhuriyete açıkça karşı çıkılmaz, demokrasi denir. Tekrar söylüyorum, ordu da buna karşı çıkmaz.”
(…)
28 Şubatçılıktan Abdullah Gülcülüğe
Görüldüğü gibi, 2000 yılında Öcalan, yabancıların müdahalesini bozmayı öneren askeri yetkiliye “varım” diyor.
Kemalizm 1919 – 1924 çözümünün uygulanmasını savunuyor.
“Kemalistlerle birlikte yürüyelim” diyor. Gericiliğe karşı 28 Şubat’ın yanında duruyor.
Silahla stratejik sonuca varılamayacağını belirtiyor ve ordu ile çatışmayın talimatı veriyor.
Arada ne oldu?
11 yıl içinde ne olduğunu dün yazdık. Özeti, ABD Irak’ı böldü, AKP iktidara oturdu; İsrail Diyarbakır’a dayandı. TSK esir alındı.
Öcalan da, Kürt sorununu ABD-İsrail-AKP-TÜSİAD-TESEV ve döneklerle çözme çizgisine girdi.
YARIN: Öcalan’ın 2000 yılında ABD, AB’ye tavrı ve çözüm önerisi.
* Org. Kıvrıkoğlu’nun 28 Şubat’ı “Binyıl sürdürme kararlılığını” dile getirdiği açıklama.