D.Perinçek: Deniz ve Hüseyin ile Ulucanlar Cezaevinde 3 buçuk saatlik görüşmemiz

Deniz Gezmiş’in Yıldırım Telgrafı-2

Deniz: “Bir gün hep birleşeceğimizi düşündük”

 

Deniz ile görüşmemizin asıl gündemini, doğaldır ki açlık grevi işgal etmedi. Söz nereden başladı tam hatırlamıyorum. Deniz, Cumhuriyet gazetesindeki ilandan, benim Proleter Devrimci Aydınlık’ın 23 Mart 1971 tarihli 35. sayısında çıkan “Yusuf Aslan ve Deniz Gezmiş Arkadaşlara!” başlıklı açık mektubumdan haberi olmuş. Dergiyi ısmarlamış, ancak Cezaevi idaresi vermemiş.

 

Filistin’de asker, Türkiye’de gençlik önderi

“Ne vardı o mektupta” diye sordu.  Deniz’e anlattım. Zaten 1969 sonlarından beri konuştuğumuz konulardı bunlar. Deniz, Filistin’e giderken gelmiş benden izin istemişti. O zaman da aynı şeyleri söylemiştim ona, “Filistin’de herhangi bir asker olursun” demiştim, “Türkiye’de ise bir gençlik önderisin. Mücadeleye burada yararlı olursun.”

 

Deniz ile 1969 sonrası yaptığımız diğer görüşmeler de, bir bir gözümün önünden geçiyor şimdi. Hepsinin odağında, emekçi halkla birleşmek vardı. Emekçi halkı seferber etmeden ve örgütlemeden hiçbir devrimci başarı kazanılamazdı. Ve elbette öncü partinin olmazsa olmazlığı!

 

Devrim bir an önce olsa!

Deniz, birçoğunda başka arkadaşların da bulunduğu bu görüşmelerde, söylediklerimi her zamanki haliyle uslu uslu dinlemişti; ama kabına sığamıyordu, sabırsızlığını yenememişti. Herkes gibi devrimin bir an önce olmasını istiyordu. Bunları söyledim ona. Şimdi, bir muhasebe olanağı bulunduğunu hatırlattım. Son THKO döneminde yaptıkları eylemler, banka soygunları vb, mücadelenin başarısı açısından yanlıştı, kuvvet toplamaya değil, kuvvetleri dağıtmaya yaramıştı.

 

Önce biraz diretir gibi oldu, “Her şey daha bitmedi” dedi, dışardaki arkadaşlardan söz etti. Ona elbette hiçbir şeyin bitmediğini, Türkiye’nin bu Amerikan emperyalizminin tahakkümü sürecinden devrimle çıkacağını, ama izlenen çizginin yanlış olduğunu anlattım. Emekçi devrimlerinin yüzyılı aşan tecrübelerini hatırlattım. Teoriye bağlılığın, aslında bu tecrübeleri değerlendirmekten başka bir şey olmadığını vurguladım.

 

Bu söylediklerimin “büyük ölçüde haklı” olduğunu söyledi. Kendilerinin bu çıkışında, 9 Mart’ta tasfiye edilen subay grubunun rolü olduğuna değindi. “Onların da her şeyi kaybettiklerini ve bütünüyle tasfiye edildiklerini sanmıyorum” dedi. Benim söylediklerimle ilgili olarak “Esas olarak haklı bulduğunu ve yaşanan tecrübeyi daha derinlemesine değerlendirmek için bu günlerin fırsat olduğunu” belirtti.

 

Niçin sözcümüz olmanı istiyoruz

Deniz, sonra birlik meselesini açtı: “Bir gün hep birleşeceğimizi düşünerek davrandık, bizler arasında kırıcı olaylar olmaması için özen gösterdik. Bunları THKO kurulurken ve daha sonraki pratik içinde aramızda konuştuk. Hüseyin de (İnan) sana anlatır” dedi. Gerçekten de öyle davranmışlardı. 1970 yılındaki çekişmelerden, sol grupların birbirlerine şiddet uygulamasından uzak durmuşlardı. Sol içi patırtılara girmemek için özen göstermişlerdi.

 

Sonra şunları ekledi: “Bak kamuoyuna açıklama için seni davet ediyoruz, bizim adımıza senin konuşmanı istiyoruz. Bu, bizim proleter devrimcilerin birliği konusundaki içtenliğimizin bir ifadesidir."

 

YARIN: Deniz Gezmiş’in gençliğe son uyarısı