VURDULAR KIRDILAR YAKTILAR ÖZAL’I ÇİLLER’İ TAYYİPLERİ İKTİDAR YAPTILAR

Namus tarihinde, vicdan tarihinde, cesaret tarihinde özel adı olan Savcı Doğan Öz’ü, 24 Mart 1978 günü vurmuşlardı. Türkiye’nin yarası 32 yıldır kanıyor. Savcı İlhan Cihaner’i tanımadım. Ama yaptığı işlere bakıyorum, işte Doğan Öz diyorum. Yalnız o mu, Eminağao...

Tarih:

Namus tarihinde, vicdan tarihinde, cesaret tarihinde özel adı olan Savcı Doğan Öz’ü, 24 Mart 1978 günü vurmuşlardı. Türkiye’nin yarası 32 yıldır kanıyor. Savcı İlhan Cihaner’i tanımadım. Ama yaptığı işlere bakıyorum, işte Doğan Öz diyorum. Yalnız o mu, Eminağaoğlu, Emine Tarhan, Sincan Yargıcı Osman Kaçmaz, hepsi bugünün Doğan Özleri. Yine vurulan, Doğan Öz’dür. Ama yok edilemeyen de, Doğan Öz’dür.

DOĞAN ÖZ UĞUR MUMCU EŞREF BİTLİS KİMDİ
Sezen Öz, Sibel İpekçi, Abit Dursun, Özgür Mumcu, Yeter Gültekin, Zeynep Altıok soruyorlar:
Eşlerimizi, babalarımızı kim öldürdü?
Belki daha önce sorulması gereken şudur:
Abdi İpekçi, Prof. Ümit Doğanay, Prof. Bedri Karafakihoğlu, Ümit Kaftancı, Kemal Türkler, Sevinç Özgüner, Prof. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Nesimi Çimen, Hasret Gültekin, Prof. Ahmet Taner Kışlalı, Şemsi Denizer kimdi?
Aslında onların hepsi tek bir kişidir: Türkiye Devrimi’nin sahipleri, emeğin aydınları.
Ah, 40 yıldır vurulan ve kırılan canlarımızın ciğerlerimizin kimliklerini aklımızda tutsak, onları kimlerin vurduğunu da öyle meçhullerde aramazdık.

TEKELLERİ SEKALARI TARİŞLERİ KİM KURŞUNLADI
Son kırk yılda Cumhuriyeti dinamitleyenler, aydınlanmayı boğanlar, Tekelleri, Sekaları, Telekomları vuranlar; Bedrettin Cömertleri ve Çetin Emeçleri de kurşunlamış; Behçet Aysanları, Muhlis Akarsuları diri diri yakmışlardır.
Çok açık değil mi, onları Kemalist Devrim’i yıkmak için öldürdüler.
Başardılar da.

VURDULAR KIRDILAR YAKTILAR ÖZAL’I ÇİLLER’İ TAYYİPLERİ İKTİDAR YAPTILAR
1 Mayıs 1977, Kahramanmaraş, Çorum katliamlarını tertiplediler, Doğan Özlerimizi, Kemal Türklerimizi vurdular. Böylece 12 Eylül 1980 darbesinin önünü açtılar. Türkiye’nin anahtarını Turgut Özallara verdiler. Amerika, Irak’ı böldü.
Uğurlarımızı, Bitlislerimizi katlettiler; Atatürkçü aydınları sindirdiler. O sayede Tansu Çilleri iktidara atadılar.
Madımağı ateşe verdiler. Başbağlar’da köylümüzü kurşuna dizdiler. Mezhep çatışmalarını fitillediler. Sonuç: 2002 darbesini tezgâhlayıp Tayyip Erdoğanları, Hilmi Özkökleri, Abdullah Gülleri Türkiye’nin tepesine oturttular. ABD Irak’ı işgal etti.
Komutanların başına çuval geçirdiler. Doğan Özleri, Eşref Bitlisleri Silivri’ye tıktılar. Bu koşullarda Türkiye’yi etnik gruplara, cemaatlere bölüyorlar. Güneydoğu’da Washington güdümlü bir beylik oluşturuyorlar. ABD açılımları birbirini kovalıyor.

KATİLLERİNİ TANIYORLARDI
Eşlerimiz, babalarımız, kardeşlerimiz, arkadaşlarımız; katillerini tanıyorlardı. Cinayetlerinin failleri onlar için meçhul değildi. Parmaklarıyla gösteriyorlardı.
Peki kırk yıldır o büyük acılarla yoğrulan bizler; onların katillerini tanımıyor, cinayetlerin faillerini bilmiyor muyuz?
Katilleri meçhullere gönderen biziz.
Bilinçlerimizi de meçhullere mi yolluyoruz?
Amerikancının, Natocunun, Gladyocunun, Haçlı cemaatinin kapısını çalıyoruz: Babamızı kim öldürdü, bulun onları!
Başka bir şey gelmiyor mu elimizden, NATO Assamblêsi’ne istida mı yazmalı, Hocaefendi’yi aracı mı koymalı!

KATİLLER BİZLERE ŞAŞIRIYOR
Uğur Mumcu’nun yazılarını okuyorum.
Orada, katillerini yazıyor. Ve o katiller, 17 yıldır Uğur Mumcu’nun katillerini arıyor.
Uğur Mumcu’nun katillerine başvuruyoruz: Nolur katillerini bulun.
Turan Dursun söylüyordu: “Benim öldürülmem onların ölümü olacak.” Katillerini her satırında, her sözcüğünde tanımlamıştı. Elleri katillerinin yakasında gitti.
Gidiyoruz o elleri öpüp başımıza koyuyoruz: Nolur katilini bulun.
Katiller bizlere şaşırıyor.

DOĞAN ÖZ’ÜN KATİLLERİNİN AYAK SESLERİ
Yıl 1969. Savcı Doğan Öz, Konya’dan telefon ediyor. “Doğu kardeş, yarın gerici takımı bana karşı yürüyüş tertiplemiş, istihbarat aldım, evimi basacaklarmış.” Arkadaşlarımla hemen Konya’ya gidiyoruz. İşte “Doğan Öz’e ölüm” diyenler geçiyor. Katil adaylarının sloganlarını Doğan Öz’le birlikte dinliyoruz. 41 yıl olmuş. Sesler hâlâ kulaklarımızda.
Koşuyoruz, o seslerin sahiplerini buluyoruz. Katillerin adreslerini soruyoruz. Onlar, binlerce yıllık ikinci yüzleriyle bize acıyarak bakıyorlar.
Metin Altıok’u okuyorum. Dizeler çığlık çığlığa. Şiirimizi ve ekmeğimizi yangınlara verenlerin fermanını yazmış.
Gidiyoruz, Madımak’ı kundaklayan ellere sarılıyoruz: Nolur onları yakanları bulun.
Kundakçı elindeki benzin bidonunu yere bırakıp, iki avucuyla yüzünü kapıyor. Biz onun yüzünü hâlâ göremiyoruz.

TEKEL VE TARİŞ İŞÇİLERİ CUMHURİYETİN KATİLLERİYLE SAVAŞIYOR
İşte size aydın cinayetlerinin denklemi: Doğan Öz mezarda, İlhan Cihaner hapiste, Gladyo iktidarda.
Her şey bu kadar açıkken, biz, çaresizlikler içinde, SüperNATO efendilerinin kanlı ellerine sarılırken, Tekel işçileri Ankara’nın ortasında Cumhuriyetin ve devrimci aydının katilleriyle savaşıyor:
Tekel vatandır, satılmaz.
İşçi Partisi, bildiri dağıtıyor:
NATO’dan çıkalım, Gladyo’dan kurtulalım.
www.doguperincek.info
www.doguperincek.com.tr