Vatan nasıl savunulur?

Gizliliği olmayan bir Genelkurmay, vatan savunmasını başarıyla yapabilir mi?
Veya soruyu başka türlü de sorabiliriz. Bir ülkenin Genelkurmayının, gizli kalması gereken bilgileri, hiçbir yaptırım olmadan uluorta ortalığa saçılıyorsa, basın yayın organlarında sürekli ...

Tarih:

Gizliliği olmayan bir Genelkurmay, vatan savunmasını başarıyla yapabilir mi?
Veya soruyu başka türlü de sorabiliriz. Bir ülkenin Genelkurmayının, gizli kalması gereken bilgileri, hiçbir yaptırım olmadan uluorta ortalığa saçılıyorsa, basın yayın organlarında sürekli olarak deşifre ediliyorsa, o ülkede vatan savunmasının güvenli bir şekilde yapıldığından bahsedilebilir mi?
Türkiye işte şimdi tam da bu durumdadır.
Genelkurmay’ın en gizli kalması gereken yazışmalarının muhafaza edildiği yerler yol geçen hanına dönmüştür.
Son zamanlarda gazetelere yansıyan bazı haberlere bir göz atalım:

CASUSLUK SERBEST
Islak imzalı “kağıt parçası”nın gazetelere manşet olduğu günlerde Fethullahçı basında ve yandaş medyada, Genelkurmay’a ait ‘3 bin kadar belgenin ellerinde olduğu’ yönünde haberler çıktı.
Hiç kimse de çıkıp “Bu 3 bin belgeyi kim, niçin, nasıl ele geçirdi?” diye sormadı.
Yani casusluk serbest…
Hiç kimsenin şüphesi olmasın bu haberler doğrudur. Nitekim bu belgelerden bazıları görülen lüzum üzerine sahte belgelerin yanısıra zaman zaman servis edilmektedir.
3 Aralık tarihli Zaman gazetesinde bir haber: “Genelkurmay, Danıştaydaki katsayı davasını takibe almış.” Haber başlığının hemen yanıbaşına Genelkurmay belgesinin fotokopisi konmuş. Altında imzalar ve notlar var. “Genelkurmay 2. Başkanına sunulacak”, “Genelkurmay Başkanına bilgi verilecek!”
Aynı tarihli Zaman’dan bir haber daha: “TSK’daki belge temizleme kayıtları internete düştü”
Fethullahçı Gladyo, Genelkurmaya yönelik ortam dinlemesi yapıyor. Kayıtları internet ortamında ve kendi gazetelerinde fütursuzca yayınlıyor.
Konuşmalarda suç unsuru olacak tek bir sözcük yok. Ama yayınlamaktaki amaç başka…
Şu mesaj veriliyor: “Bütün konuşmalarınızı dinliyoruz. Bütün yazışmalarınız elimizde. Bize karşı koyamazsınız, teslim olun.”

ZAFER SARHOŞLUĞU
Erzincan’da İsmail ağa Cemaatinin yasadışı faaliyetini izleyen Jandarma görevlileri tutuklandı.
Tutuklamayı yapan özel yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Osman Şanal; akıllara durgunluk veren bir açıklama yapıyor Radikal gazetesine: “Üç istihbaratçı Jandarma… Gülen Cemaatine yönelik yapmayı düşündükleri davranışları yüzünden tutuklandılar.” ( 4.12.2009, Radikal)
Bursa’da Yenişafak gazetesinin sahibi Albayrak’ların yolsuzluklarını araştıran jandarma görevlilerine karşı ise malum basında karalama kampanyası başlatıldı.
Kayseri’de, Tugay Komutanı’nın adını kullanarak sahte bir emri dolaşıma sokan Fethullahçı ekibi açığa çıkaran Hava Kuvvetleri Askeri Savcısı, bir tertiple tutuklandı.
Kısacası şöyle bir tablo ortaya çıkmış durumda: Vatanı ve Cumhuriyeti savunmak suç; buna karşılık casusluğa, yıkıcılığa, bölücülüğe ve irticaya özgürlük sağlanmış bulunuyor.
Gelinmiş olan bu aşamanın, hedeflenen nihai sonuç olmadığı açıktır.
Mevcut tablo, en başta Batı destekli bölücüleri bulutların üzerine çıkarmış vaziyette. Karşılarında bir engel kalmadığını düşünüyorlar.
İrtica güçleri de aynı şekilde zafer sarhoşluğu içindeler. Şimdiden zaferlerini kutluyorlar.

UYGULANAN PLAN
Yakın gelecekte karşılaşacağımız manzarayı tahmin etmek zor değil. Yüksekova, Hakkari vb. görüntüleri çok şey anlatıyor.
Bir yanda şu veya bu bahaneyle sokaklara hakim olan şiddet, diğer yandan iktidar tarafından eli kolu bağlanmış, deyim yerindeyse şamar oğlanına dönüştürülmüş ve ne yapacağını bilmeyen güvenlik güçleri.
Bir yanda zafer kazanmış bölücülük, diğer tarafta acz içindeki Devlet.
Bir tarafta “soruşturulan” konumundan “soruşturan” konumuna geçmiş olan İrtica, öte yanda asli görevleri olan İrticaya karşı mücadele ettikleri için tutuklanan askerler…
Bu tablo, diğer sonuçlar bir yana; Kürt kökenli yurttaşların büyük bir hızla silahlı bölücülüğün etki alanına terk edilmesi anlamına geliyor.
Bugün gençler ve çocuklar tarafından yapılan gösterilerin ve sergilenen şiddet görüntülerinin, yarın her kesimden halkın katılımı ile ve çok daha büyük boyutlarda gerçekleşeceğini söylemek kehanet olmayacaktır.
Eli kolu bağlanmış, mücadele yeteneği iğdiş edilmiş ve “terörize edilmiş” bir ordunun yaratıldığı koşullarda, terör örgütünün etki alanına terk edilen halk, deyim terindeyse “ayaklandırılacak.”
Uygulanmakta olan plan budur.
Ve işte o zaman Amerika ile Avrupa devreye girecekler ve diyecekler ki; “Bakın Türkler ve Kürtlerin bir arada yaşama koşulları yok. Ayrılma tek çözüm. Gelin bu ayrılmanın nasıl olacağını konuşalım.”
AKP ve Fethullahçı Gladyo’ya gelince: Onların, ABD hesabına Türkiye’ye karşı bugüne kadar işledikleri suçlardan dolayı, uygulanan plana hayır deme olanakları yok.
Ayrıca emperyalistlerin hedeflediği, etnik farklılıklar ve inanç ayrımları temelinde yeniden şekillendirilmiş bir Ortadoğu, onların Ortaçağ ideolojisi ile şekillenen dünya görüşlerine de uygundur.
Bu uğursuz planı bozmanın biricik yolu, AKP iktidarından kurtulmaktan geçiyor.
mbgultekin@ip.org.tr