2 Şubat 2009 günü Ergenekon tertibine şehit verdiğimiz İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Uçkun Geray hocamızı ölümünün birinci yıldönümünde Genel Başkanımız Doğu Perinçek'in yazısı ile anıyoruz. Perinçek'in, Aydınlık dergisinin 1176. sayısında yayımlanan yazısını aşağıda sunuyoruz.
SEVGİSİZLİK NEDİR
12 Mart 1971 Amerikancı darbe rejiminin sonunda hapisten çıktığımız zaman, şaşırdık. Millet tokalaşmak yerine yanak yanağa öpüşmeye başlamıştı. Üç yıl içinde yeni bir kültür boy atmıştı. İnsan ilişkilerindeki yabancılaşma, sahte sevgi gösterileriyle örtülüyordu.
12 Eylül 1980 Amerikancı darbe rejiminde içerden çıktığımız zaman, sevgi gösterileri artık abartı düzeyindeydi. Beyoğlu’nda daha dün gece meyhanede sabaha kadar birlikte oturanlar, 20 yıldır görüşmemiş gibi dakikalarca birbirine sarılıyor, birbirlerinin sırtlarını pat pat okşuyorlardı. Yalnızlaşan insan, o kaybettiği insan sıcaklığını mı arıyordu, bir yönüyle öyle. Bir yönüyle de yitirilen sevginin yerini yılışıklık dolduruyordu. Yalnızlaşma ve yabancılaşma, arsız otlar gibi toplumu sarıyordu.
SARILMAK NEDİR
Yıllarca süren hasretlerden sonra, özel kavuşma günlerinde, gurbete giderken, askerden dönünce, içtenlikle sarılmak nedir, onu Uçkun Geraylarda bulabilirsiniz. Ergenekon gözaltısından sonra Adana dönüşü Erkan Önsel ile birbirlerine sarılmaları, benim bilincimi ve yüreğimi dolduran en güzel resimdir. O görüntü Ulusal Kanal ekranında gözükünce, hep Uçkun Geray seçeneği diye bakarım. Arkadaşına o kadar güzel sarılabilmek için, Uçkun Geray olmak gerekirdi.
Toplumumuzun, emperyalist kültürün kucağına düşenlerden başlayarak
yitirdiği arkadaşlık, muhabbet, sıcak ilişkiler, fedakârlık; hep o resimdedir. O resme bakarak hep teselli buluyorum. Kapitalizmin beslediği o parmaklarda 40 milyarlık yüzükler gezdirme hırsı, her şeyimizi söküp götürememişti. İşte Uçkun Geray vardı! İşte Tekel işçileri! İşte itfaiyeciler! İşte “Beni de alın” diyen Demirtaş Ceyhunlar, Halit Refiğler, Muazzez İlmiye Çığlar! İşte vatanını ve onurunu hayatından önemli gören, Dz Yrb. Ali Tatarlar.
Demek ki, arkadaşlığı, paylaşmayı, elbirliğini, kökünden söküp atamamışlardı. Elimi uzatıp Uçkun Geray arkadaşıma değince, onu bağrımda duyunca; erdemli yaşamaya, emeğe, emekçiye, halka, yurda, insanlığa, Partiye daha çok bağlanıyorum, daha çok sarılıyorum. İşte bu erdemleriyle Uçkun Geray, hep aramızdadır; hep bizimledir; hep bizi yüreklendirir; bize sorumluluklarımızı hatırlatır. Ergenekon Savunması’nı işte bu düşüncelerle, Türk devrimciliğinin erdemlerinin timsali olan Prof. Dr. Uçkun Geray'a adadım.
Ergenekon davasının şehidi olduğu için değil, yüksek karakteri, teslim alınamayan yüreği ve engin iyimserliği nedeniyle. Ve bütün bu üstün hasletleri sıradan birer özellikmiş gibi taşıdığı için.
SERVET NEDİR
Prof. Dr. Uçkun Geray, gerçek aşkı olan hakiki bilim adamıydı.
O, her şeyden önce gerçeğe bağlıdır; yalanla ezelden beri savaşı vardır. Ergenekon gözaltısından sonra kendi deneyimiyle bir kez daha yakaladığı hakikati haykıran sesi hâlâ yankılanıyor: “Buradan bütün yurttaşlarıma sesleniyorum: Ergenekon diye size televizyonlardan seyrettirilenlere kesinlikle, ama kesinlikle inanmayın!”
Balyozlar, poyrazlar: Hep Uçkun Geray gerçeğini doğruluyor.
O her zaman gerçek aşkıyla doluydu ve halkının acılarıyla yana yana yaşadı. Yunus Emre gibi, son nefesine kadar “Ben yanaram dünü günü” diye diye aramızdan ayrılıp gitmiştir.
İnsanların hasıydı. Çalışkanlığıyla, bilgisiyle, birikimiyle, hepsini kucaklayan bilgeliğiyle gelecek kuşaklara bırakacağımız bir servettir.
İşçi Partisi'nin Merkez Karar Kurulu Üyesi'ydi. Dava adamıydı. Hayatın sınıfsız bir dünyaya gittiğini biliyordu ve ona adamıştı kendini.
Onun o özenli çalışmasını ve katkılarını, açık yürekliliğini ve sımsıcak ilgisini artık nerede ve ne zaman bulabiliriz? Şimdi düşünüyorum, 8. Genel Kurultay MKK Raporu’nu kim onun kadar özenle okuyacak, hiçbirimizin görmediği yanlışlarımızı kim bulacak?
Uçkun Geray, dünyaya bir kez gelenlerdendi.
"Tek başına bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşama" özleminin habercilerindendi.
Uçkun Geray, bir seçeneğin adıdır artık. Emperyalist-kapitalist sistem bütün çıkarcılığı, benbenciliği, gözü dönmüşlüğü ve yırtıcılığıyla çöktüğü zaman, insanlık Uçkun Geray’ların insanlığı olacak. O zaman insanların Uçkun Geray olmasının önüne çıkan bütün haramiler, zalimler, saltanat düşkünleri; hepsi yıkılıp gitmiş olacaklar.
Hepimiz Uçkun Gerayız o zaman.