Türkiye’nin çıkarı bugün, her şeyden önce 'eşbaşkanların iktidarını' yıkmayı gerektiriyor

Irak’ın Kuzeyi ile Türkiye arasındaki trafik yoğunlaştı. Heyetler gidip geliyor. 20 yıllık bir planın hayata geçirilmesi için belli ki yeni bir operasyon için düğmeye basılmış vaziyette. Elbette bütün operasyonlarda olduğu gibi malum medya da sahne almış durumda.
S...

Tarih:

Irak’ın Kuzeyi ile Türkiye arasındaki trafik yoğunlaştı. Heyetler gidip geliyor. 20 yıllık bir planın hayata geçirilmesi için belli ki yeni bir operasyon için düğmeye basılmış vaziyette. Elbette bütün operasyonlarda olduğu gibi malum medya da sahne almış durumda.
Söz konusu trafik içinde en dikkat çekeni, eski Cizre Belediye Başkanı ve eski milletvekillerinden Haşim Haşimi’nin Irak’ın Kuzeyine yaptığı ziyaret oldu. Haşimi ziyaretinde, Kukla Devletin hemen bütün yöneticileriyle görüştü. Milliyet gazetesi kendisiyle tam sayfa bir röportaj yaptı.
Haşimi’nin ziyareti de, Milliyet gazetesinin ayırdığı tam sayfa da, elbette tesadüf değil. Haşim Haşimi röportajında özetle şöyle demektedir:
“Türkiye ile Kuzey Irak arasındaki sınır fiilen ortadan kalkmış vaziyettedir. Türkiye ve bu bölge birbirini her bakımdan tamamlamaktadır. Kuzey Irak’ta çok insan Türkiye ile birleşmeyi tartışmaktadır. Aslında Türkiye ile Kuzey Irak’taki oluşum arasında konfederatif bir birlik neden olmasın?”
“Kuzey Irak’la konfederasyon” sözleri bazılarını heyecanlandırdı ama bilindiği gibi bu yeni bir fikir değil. 1988 yılında 2000’e Doğru Dergisi tarafından açıklanan Amerika’nın Üç İsrail Planı’nın bir unsuru da, Türkiye ile Kuzey Irak arasında bir konfederasyonun kurulması idi.
Bilindiği üzere bu plan sonraki yıllarda Özal tarafından da dillendirildi.
Şimdi yıkılmakta olan AKP tarafından yeniden gündeme getirilmiş olan olay, işte Amerika’nın tam 20 yıldır hayata geçirmek için çalıştığı bu “Üç İsrail” planıdır.

ELMA ŞEKERİ
Amerika’nın Irak’a ilişkin hedefinin, bu ülkeyi parçalamak olduğunu biliyoruz. Çünkü Kuzeyde bir kukla devlet, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin olmazsa olmazlarındandır. Türkiye’nin katkısıyla kukla devlet hayata geçirilecek! Plan budur.
Musul-Kerkük elma şekeriyle Türkiye’deki muhalefet susturulacak ve böylece hedeflenen adım atılacak!
Amerika’nın, Kuzey’deki kukla devletin yanı sıra Irak’ın geri kalanı için düşündüğü yapılanma ise mezhep ayrılıkları temelinde Irak’ın yeniden örgütlenmesidir. Böylece mezhep çatışmaları içinde birbirinin boğazına sarılan Iraklı, Amerika’yı unutacaktır. Veya Amerika ile uğraşacak mecali kalmayacaktır.
Türkiye’nin önündeki sorun, ABD’nin bu planına destek verip vermeyeceğidir.

IRAK’IN BÜTÜNLÜĞÜ
Haşim Haşimi’nin, gerçekte ise AKP’nin; şimdi Türkiye’nin önüne atmış olduğu “konfederasyon” oltası, gerçekte ne anlama gelmektedir?
Her şeyden önce böyle bir tavır, Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğünden vazgeçmesi anlamına gelecektir. Irak’ın toprak bütünlüğünden vazgeçmek ise Türkiye’yi birinci olarak bütün bir Arap Dünyası ile ve ikinci olarak ise İran ile karşı karşıya gelmesi anlamına gelecektir.
Türkiye’yi bu uğursuz plana alet etmek isteyenler, “Irak’ın Şii Bölgesi İran’a, Sünni bölgesi ise Suriye’nin etkisi altına girmekte ve giderek bu ülkelere bağlanmaktadır” diye propaganda yapmaktadırlar. Gerçek böyle değildir. Ne İran’ın, ne de Suriye’nin böyle bir amaçları yoktur.
Tam tersine bu ülkeler Irak’ın toprak bütünlüğünün, kendi ülkelerinin toprak bütünlüğü açısından taşıdığı önemi bilmektedirler.
Aynı durum Türkiye için de geçerlidir. Türkiye’nin de Irak’ın toprak bütünlüğü konusunda aynı titizliği göstermesi en başta kendi çıkarları gereğidir.
Arap Dünyası ve İran’la cephe cepheye gelmiş olan bir Türkiye ise kaderini ABD ile birleştirmiş olur. Ve elbette ki bu durumda ABD’nin artık kaçınılmaz olan ve görünen bozgununu paylaşır.

TÜRKİYE’NİN ÇIKARI
Öte yandan Türkiye’nin sadece Irak’ın Kuzeyi ile değil, bölge ülkeleri ile sıkı bir birliğe ihtiyacı vardır. Gelişmeler Türkiye’nin; içinde bulunduğu Coğrafya’da; Suriye, Irak ve İran’ın da içinde olduğu geniş bir birliğe önderlik etmesini bir zorunluluk olarak getirmiş önümüze koymuştur.
Ama bugün Türkiye; ekonomik, kültürel ve siyasi olarak aynı kaderi yaşadığı ve ortak bir tarihe sahip olduğu bu ülkelere sırtını dönmüştür. Bunun yerine hiçbir ortak yanı olmayan emperyalist Avrupa Birliği’ne dâhil olmak gibi bir yanıyla çok yanlış, diğer yanıyla mümkün olmayan bir projeyi hayata geçirmeye çalışmaktadır.
Bu yanlış tercihin sonucu AB kapısında ekonomimizin çökertilmesi, toplumuzun etnik ve inanç farklılıkları temelinde bölünmesi ve ulus devletimizin dağılması olmaktadır.
Ama Türkiye artık bu yolun çıkmaz olduğunu görmeye başlamıştır. Milletimiz her geçen gün daha da büyüyen bir oranda yüzünü Doğu’ya, kendisiyle aynı kaderi yaşayan dünyaya dönmektedir.
Evet, Türkiye Amerikan planlarının bir aleti olarak değil ama kendi çıkarlarının bir gereği olarak yüzünü Suriye’ye, Irak’a ve İran’a dönecektir, dönmektedir.
Bu politikanın temeli, antiemperyalizmdir. Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi’ne tavır almaktır.
Ve elbette bu politika, ABD güdümünde “konfederasyonlar” oluşturma gayretleri içinde olan eşbaşkanlar ile yürütülemez.
Türkiye’nin çıkarı bugün, her şeyden önce “eşbaşkanların iktidarını” yıkmayı gerektiriyor.
mbgultekin@ip.org.tr