Kesin olan bir şey var. Türkiye’de bundan sonra, yarım yüzyılı aşkın bir süredir var olan sistem devam etmeyecek. Bunu en iyi görenler Fethullahçılar, mandacı aydınlar ve onların Batı’daki efendileri.
Sistem değişikliği ciddi bir seçenek haline geldiği içindir ki malum Cephe, gözü dönmüş bir şekilde saldırıyor. “Sınır ve ölçü tanımayan bir kavga” yürütüyorlar.
Mevcut sistemin ufak rötuşlarla devam edeceği hayalini kuranlar, aslında sadece özlemlerini dillendiriyorlar. “Ergenekon soruşturması”nı ve AKP kapatma davasını aynı kefeye koyup, “devam eden hukuki süreçler” olarak niteleyenler hayal aleminde geziyorlar ve kendileri açısından “asrı saadet” dönemi olan “Küçük Amerika” sürecinin devam edeceğini sanıyorlar.
Aynı şekilde Brüksel ve Washington kapılarında dolaşarak, “Kendimizi iyi anlatamadık, onun için bu sıkıntılar oluyor” diyerek dertlerine derman arayanlar ve AKP sonrası iktidarı için, görücüye çıkan gelin adayı edasıyla, kendilerini Batılıların beğenisine sunanlar da, Türkiye’nin bulunduğu yerden bihaber görünüyorlar.
Ama bu kafa karışıklığı Emperyalistler de yok. Kaderini emperyalist merkezlere bağlamış olanlarda da yok. Onlar Türkiye’nin önündeki iki seçenekten birinin; kayıtsız şartsız iktidarlarının gerçekleşmesi, ötekinin ise Kemalist Devrimin yeniden zafer kazanmasıyla kendi defterlerinin dürülmesi olduğunu çok iyi biliyorlar.
Dolaysıyla yaşadığımız süreç, bu iki seçeneğin asli unsurları açısından bir ölüm kalım mücadelesidir.
ÖZEL GÖREVİN ÖZEL ADAMLARI
Bu ölüm kalım mücadelesinin yayın organlarından biri “Taraf” gazetesi. Belli ki bu hesaplaşma süreci için “özel görevle” çıkarılıyor. “Özel görev” bitince yayınına son verecek. İşte bu özel görevin, “Özel Gazetesi”nin aynı köşeyi paylaşan iki tane de “Özel yazarı” var. Önder Aytaç ve Emre Uslu. İkisi de tescilli Fethullahçı.
Emre Uslu şu sıralar Şeyh’inin yanında, Amerika’da. Önder Aytaç ise Kültür Bakanlığı Müsteşar yardımcısı... Yani, Devlet memuru. Ama Devlet memuru olması onun; AKP ve Fethullah Gülen adına önümüzdeki günlerde bir “yol haritası” çizmesine engel olmamış.
Hala hiçbir şey olmayacakmış aymazlığı içinde, her şeyin eski tas eski hamam devam edeceğini sanıp tarafsızlık maskesini yüzlerine geçiren ve başlarını kuma gömenler için, biri devlet memuru, diğeri Şeyh’inin dizi dibinde oturan iki Fethullahçının 9 Haziran günlü makalelerini özetleyelim:
YOL HARİTASI
1. ‘Ergenekon Operasyonu ne olursa olsun sürdürülmeli, içerdekilerin “aklanarak” çıkmaları ve “kabuk değiştirerek güçlenmelerine” izin verilmemelidir. (“hukuki sürece” bakın!)
2. ‘Legal alanda hiçbir suça karışmamış, yüksek kademedeki üniformalı ve sivil bürokratları ve hatta medya ve yargı uzantılarını da içine alan bu yapı kritik müdahalelerle’ etkisiz hale getirilmelidir.
3. ‘Yaratılan psikolojik havayı kırmak için elimizde bulunan mevcut medya yetmez, medyanın bütünü kontrol altına alınmalıdır.
4. ‘Gay ve lezbiyenleri bile kapsayacak biçimde, herkesi kapsayacak yeni demokratik açılımlarla’ mümkün olan en geniş cephe politikası izlenmelidir.
5. ‘TBMM hemen toplanarak, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı hükümsüz sayan bir karar almalı ve ardından baskın seçime gidilmelidir.’
6. ‘Soros’un finanse ettiği “Genç siviller” de dahil olmak üzere “elde ne varsa” gerektiğinde sokağa çıkılmalı, “hadlerini hayatım pahasına bildiririm” tavrıyla hareket edilmelidir.’
7. ‘Erken Seçim sonrasında kurulacak olan yeni Meclis bir kurucu Meclis gibi hareket etmeli ve yeni Anayasayı yapmalıdır.’
Yol haritası böyle özetlenmiş. Amerika ve Fethullah adına devleti tam olarak ele geçirmenin eylem programını ilan eden “Devlet memuru” Önder Aytaç, bu görüşünde yalnız da değil. Oldukça geniş bir çevrenin benzer görüşleri savunduğu biliniyor.
KIRK KATIR MI KIRK SATIR MI?
Öte yandan son günlerde belirgin bir şekilde ifade edilen bir başka görüş, bugün kesin sonuçlu bir hesaplaşmaya girmek yerine, ele geçirilmiş mevcut mevzileri muhafaza ederek biraz daha beklemek, bu arada ulusalcı güçleri kuşatmaya devam etmek ve daha sonra kendileri açısından elverişli koşullarda nihai hesaplaşmaya gitmek olarak özetlenebilir.
Bu taktiği önerenler Anayasa Mahkemesinin kapatma kararının ardından yeni bir Parti ile seçimlere girmeyi, iktidarı ellerinde tutarak yollarına devam etmeyi öneriyorlar.
Fethullahçılar Türk milletinin önüne, “Kırk katır mı, kırk satır mı?” seçeneklerini koymaktadırlar.
Her durumda Türkiye’nin önünde nihai bir hesaplaşma var. Bugün veya yarın. Türkiye; bir Mafya-Gladyo-Tarikat diktatörlüğünün pençesi altına düşmekle (Elbette böyle bir Türkiye kaçınılmaz olarak parçalanmış bir Türkiye olacaktır); Kemalist Devrim rotasında yeniden bağımsız ve demokratik bir ulus devlet yoluna yeniden girme konusunda bir tercih yapacaktır.
Hiçbir şey olmamış gibi Türkiye’nin yarım yüzyıldır gittiği yolda gitmeye devam edeceğini sananlar, Amerika’nın ve Fethullah’ın ekmeğine yağ sürmekten başka bir iş yapmış olmayacaklardır.
mbgultekin@ip.org.tr