TÜRKİYE'NİN ÇÖZÜMÜ

AKP Hükümeti, en temel haklarını savunmak amacıyla 15 Aralık günü Ankara’da eyleme başlayan Tekel işçilerine karşı akıl almaz bir şiddet uyguladı.
Oysa işçiler son derece disiplinliydiler. İlk iki gün AKP Genel Merkezi önünde hiçbir taşkınlığa meydan vermeden t...

Tarih:

AKP Hükümeti, en temel haklarını savunmak amacıyla 15 Aralık günü Ankara’da eyleme başlayan Tekel işçilerine karşı akıl almaz bir şiddet uyguladı.
Oysa işçiler son derece disiplinliydiler. İlk iki gün AKP Genel Merkezi önünde hiçbir taşkınlığa meydan vermeden taleplerini ilgililere duyurmaya çalıştılar.
İkinci günün sonunda Polis, işçilerden AKP önünden ayrılmalarını ve Abdi İpekçi Parkına gitmelerini istedi. İşçiler istenileni yaptı.
Üçüncü gün ise öğleden sonra Abdi İpekçi Parkındaki işçilere aynı Polis, biber gazı ve tazyikli su ile saldırdı.
Üstelik tam o sırada 20 kadar CHP ve MHP milletvekili işçilerin yanındaydı. Polisin saldırısını önlemek için en önde saf tutmuşlardı. Ama bütün bu gayretler Polisin saldırısını önlemedi.
Emrin en yüksek yerden, doğrudan doğruya iktidar makamlarından geldiği anlaşılıyordu. Böylesine bir saldırı Cumhuriyet tarihinde ilktir.
AKP iktidarını bu kadar çileden çıkaran nedir?

SALDIRININ NEDENİ
Tekel işçilerinin eylemi, başladığından hemen sonra şimdiye kadar hiçbir İşçi eyleminde görülmeyen bir toplumsal desteğin muhatabı oldu.
İşçi sendikalarından memur sendikalarına, meslek odalarından demokratik kitle örgütlerine ve AKP dışındaki hemen bütün siyasi partilere (İşçi Partisi, CHP, MHP, DP, DSP ve Abdüllatif Şener’in Türkiye Partisi vd.) kadar tüm kesimler İşçileri desteklediler.
Eylem, Türkiye’nin AKP’den kurtarılması talebine odaklandı. Tayipleri korkutan da bu oldu.
AKP’nin, toplumun bütün kesimlerinin desteğini alan ve doğrudan doğruya siyasi iktidarı hedef alan bir kitle eylemini, daha işin başındayken boğmak dışında bir çare bulmadığı anlaşılıyor.

İKİ KANAL
Son yılların Türkiye’sinde halk hareketi başlıca iki kanaldan gelişmektedir:
Birinci kanalda gelişen hareket, 2007 yılındaki Cumhuriyet mitingleri ile başlayan Ulusal Harekettir. Ulusal Hareket hemen hemen bütün toplum kesimlerini kucakladı. Daha çok aydınların ön plana çıktığı bir hareket olarak Kemalist devrimin mevzilerini savundu. “Ne Amerika ne Avrupa Tam bağımsız Türkiye”, “”Türkiye laiktir laik kalacak” sloganları, bu eylemlerin temel sloganlarıydı.
İkinci kanaldaki hareket ise Emekçi Hareketidir.
25 Kasım tarihinde kamu emekçileri sahneye çıktılar. Böylece Cumhuriyet tarihinin en geniş katılımlı emekçi eylemlerinden birine tanık olduk.
4 Aralık’ta Türkiye’nin bütün eczaneleri kepenk indirdi.
15 Aralık’ta bu sefer Tekel işçilerinin Ankara’daki büyük eylemleri başladı. Aynı gün Demiryolcular iş bıraktı. İtfaiyeciler de eyleme çıktılar.
Bu çapta emekçi eylemi, AKP işbaşına geldikten sonra ilk defa gerçekleşmektedir. Daha önce çeşitli işkollarında yapılan özelleştirmelere, karşı sadece o işkollarıyla sınırlı kalan işçi direnişleri oldu. Tekel, Seka, Şeker vb.
Bütün bu direnişler, diğer işçi sendikalarından bile doğru dürüst bir destek görmedi. Şimdi ise derinleşen ekonomik kriz ve AKP’nin emekçi düşmanı politikalarının bütün çıplaklığı ile uygulanmasının sonucu olarak, geniş çaplı bir emekçi hareketi ortaya çıkmıştır.
Bütün işaretler bu hareketin önümüzdeki aylarda daha da büyüyeceğini göstermektedir.

TEMEL GÖREV
Türkiye’nin bir çıkış yolu bulma noktasındaki en büyük sorunu, yukarda bahsettiğimiz iki kanalda gelişmekte olan halk hareketi arasında yeterince güçlü bir bağın kurulmamış olmasıdır.
Ulusal Hareket ile Emekçi Hareketi iki ayrı kanalda adeta birbirinden bağımsız bir şekilde gelişmektedir.
Gerçi son işçi eylemlerinde en çok atılan sloganlardan biri, “İşçi memur elele, genel greve” sloganı oldu. Kamu emekçilerinin sendikaları işçileri yalnız bırakmadılar. Dayanışma içinde olduklarını sürekli olarak ifade ettiler.
Türk-iş ve DİSK yöneticileri de, 25 Kasımda gerçekleşen kamu emekçilerinin eylemlerine katılarak destek verdiler.
Bütün bunlara rağmen İşçi hareketi ile kamu emekçilerinin hareketi esas olarak ayrı kulvarlarda yoluna devam etmektedir.

ÇÖZÜM
Ama 25 Kasım ve 15 Aralık memur ve işçi eylemleri, şu gerçeği bütün çıplaklığı ile gözler önüne serdi.
İşçiler ve kamu emekçilerini güçlerini birleştirdiği gün, Türkiye’nin en büyük gücü harekete geçmiş olacaktır.
Bu büyük gücün karşısında hiçbir iktidar duramaz.
25 Kasım’da bunun ipuçları göründü. AKP bundan dolayı telaşa kapıldı.
Tekel işçilerinin 15 Aralık eyleminin, kamu sendikaları başta olmak üzere her kesimden destek görmesi ise, AKP açısından tahammül edilemez bir gelişme oldu.
Kendini kaybederek İşçilere azgınca saldırmasının nedeni budur.
Ama AKP için yol bitti.
Kaçınılmaz son uzakta değil.
mbgultekin@ip.org.tr