Türk-İş’in tarihi sınavı

Tekel işçilerinin tarihi direnişlerinin 34. gününde, Ankara’da Türk-İş’in çağrısıyla büyük bir miting gerçekleşti.
Yandaş medyanın ile Tayyip’in tehditlerine boyun eğen gazete ve televizyonların görmemek için üstün gayret gösterdikleri mitinge, önemli bir k...

Tarih:

Tekel işçilerinin tarihi direnişlerinin 34. gününde, Ankara’da Türk-İş’in çağrısıyla büyük bir miting gerçekleşti.
Yandaş medyanın ile Tayyip’in tehditlerine boyun eğen gazete ve televizyonların görmemek için üstün gayret gösterdikleri mitinge, önemli bir kısmı işçi olmak üzere 200 bini aşkın yurttaş katıldı.
Türk-İş’e bağlı sendikaların yanı sıra diğer Emek Konfederasyonları da mitinge destek verdi. İşçi Partisi başta olmak üzere AKP dışında kalan bütün Siyasi Partiler, demokratik kitle örgütleri ve meslek örgütleri de Miting’de yerlerini aldılar.
Bu açıdan Miting son, derece başarılı oldu.
34 gündür büyük bir disiplinle süren mücadele, Miting’e de damgasını vurdu. En ufak bir olaya yer vermeden bütün katılımcılar, Tekel işçilerinin mücadelesi etrafında kenetlendi.

HAYAL KIRIKLIĞI
Herkesin ortak beklentisi, Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu’nun Miting’de yapacağı konuşmada, Tekel işçilerinin talebine uygun olarak, Hükümetin adım atmaması durumunda Genel Grev’e gidecekleri yönünde karar açıklamasıydı.
Bu olmadı.
Mustafa Kumlu konuşmasında Genel Grev ile ilgili olarak hiçbir şey söylemedi.
Oysa artık herkesin gördüğü ve dile getirdiği gerçek şudur: Gelinen aşamada 34 gündür kahramanca devam eden Tekel işçilerinin, tüm emekçilerin üretimden ve hizmet sunmadan gelen güçlerini kullanmalarına ihtiyaçları vardır.
Gerçi Tekel işçileri ve Tek Gıda İş sendikası son derece kararlıdırlar. Bütün Türkiye “Ölmek Var Dönmek Yok” sloganının laf olsun diye atılmadığını önümüzdeki günlerde görecektir.
Ama geldiğimiz aşamada Türk-İş’e tarihi bir sorumluluk düşmektedir.

KOŞULLAR UYGUNDUR
Tekel işçilerinin mücadelesi bütün toplumun desteğini kazanmıştır.
Hatta şöyle bir tespit abartı olmayacaktır: Son kırk yıl içinde toplumun bütün kesimlerinin ve bütün Siyasi Partilerin bu ölçüde desteğini alan başka bir eylem olmadı.
AKP dışındaki bütün Siyasi Partiler Tekel işçisini desteklediklerinin açıkladılar.
Türkiye’nin seçkin aydınları her vesileyle desteklerini sundular. Ankara’da direniş yeri sabahtan akşama kadar, işçiye desteğini sunmaya gelen kitle örgütlerinin ve meslek örgütlerinin ziyaretlerine sahne oluyor.
Kamu-Sen, Genel Greve hazır olduğunu açıkladı. Birleşik Kamu iş, KESK ve DİSK de Türk-İş’in Genel Grev kararı alması durumunda destekleyeceklerini açıkladılar.
Türkiye tarihinde ilk defa, böyle bir karar alınması durumunda, bu eylemin sadece Emek Konfederasyonları ile sınırlı olmayacağını gösteriyor.
AKP iktidarının izlediği politika, toplumumuzun bütün kesimlerini, harekete geçmeye hazır hale getirmiştir.
Nitekim son iki ay içinde yaşanan gelişmeler de bunu kanıtlamaktadır:

MÜCADELE YÜKSELİYOR
Bugün mücadele sadece Tekel işçileri ile sınırlı değildir.
Bilindiği üzere, 25 Kasım’da kamu çalışanları bir milyona yakın emekçinin katılımıyla iş bıraktı.
4 Aralık’ta Eczacılar Türkiye çapında tam katılımla kepenk indirdi.
15 Aralıktan bu yana Tekel işçilerinin ve İstanbul itfaiyecilerinin mücadelesi sürüyor.
Demiryolcular 25 Kasım direnişinden dolayı açığa alınan arkadaşlarının işe başlatılması için mücadele ettiler ve kazanılar.
19 Ocak günü doktorlar ve sağlık çalışanları Türkiye çapında iş bırakacak.
Esnaf ve üretici, hatta işveren; ekonomik krizin yükü altında eziliyor. İktidarı hedef alan mücadeleye bu kesimler de sıcak bakıyor.
Kısacası koşullar uygundur.

TARİHİ SORUMLULUK
Bütün bu elverişli koşullara rağmen, Genel Grev yolunda kritik adımın atılabilmesi için Türk-İş yönetiminin alacağı karar tayin edicidir.
Genel Grev, Türk-İş’in Aralık ayında aldığı, her hafta Cuma günü birer saat artırarak iş bırakma ve AKP binaları önünde gösteri yapma kararının da doğal sonucudur.
AKP iktidarı bugüne kadar işçilerin taleplerine kulaklarını tıkadı. Tam tersine Hükümet sözcüleri, başta Tayyip Erdoğan olmak üzere işçileri tehdit etmeye devam ettiler.
Türk-İş, Aralık ayında aldığı kararların arkasında duruyorsa, bugün Genel Grev kararını açıklamak zorundadır.
Ayrıca sorun, Tekel işçisinin sorunu olmaktan çıkmıştır.
Sendikal hareketin geleceği açısından da Genel Grev bir zorunluluk haline gelmiştir. Son otuz yıl boyunca sürekli olarak kan kaybeden sendikalar, ancak böyle bir mücadele ile kendilerine yönelen tehditleri göğüsleyebilirler.
Kısacası Türk-İş bir tarihi dönüm noktasında bulunuyor:
Ya Tekel işçisinin “Genel Grev, Genel Direniş talebine” uygun olarak kararını açıklayacak ve bunun sonucunda sadece Tekel işçisinin değil, tüm Türkiye’nin önünün açılmasına katkıda bulunacak;
Ya da Tekel İşçisini yarı yolda bırakarak aslında Konfederasyon olarak en büyük kötülüğü bizzat kendisine yapacaktır.
mbgultekin@ip.org.tr