*VİDEO HABER*
Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesine bağlı Öncül köyünde, 22 Temmuz günü Ulusal Kanal öncülüğünde Tarım ve Toprak Reformu Kurultayı düzenlendi. Kurultaya sadece Öncül köylüleri değil, çevre köyler de büyük ilgi gösterdi; kurultaya kimi konuşmacı, 18 muhtar katıldı.
KÖYLER…
Kurultay için bölgede yürüttüğümüz çalışmalar iki hafta sürdü. Gaziantep’in Karkamış ve Nizip ilçelerine, Şanlıurfa’nın Suruç ve Akçakale ilçelerine bağlı gidilmedik köy kalmadı. Gittiğimiz köylerde nelere tanık olmadık ki… Mayından kolunu, bacağını kaybeden köylüler, bir karış toprağı olmayanlar, olup da ağaya kaptıranlar, içme suyu verilmediği için sulama suyunu içmek zorunda kalanlar…
Çocuklar da perişan, üstlerinde başlarında yok, kimi 10-12 yaşına kadar okula gitmiş; yarım Türkçeyle konuşurken misafire saygıda kusur etmemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Burada vermek, paylaşmak mutluluk sayılıyor…
90 MUHTARLA GÖRÜŞTÜK, 17 KÖYDE KÖYLÜLERİ DİNLEDİK
Akçakale’de 10 mahalle muhtarlığı ve 100 köy muhtarlığı var. Bunların 90’ına giderek muhtarlarıyla bizzat görüştük. 17 köyde de, muhtarlar ve köylülerle Ulusal Kanal için çekimler yaptık. Kurultaydan önceki, son iki günümüzü Akçakale ilçe merkezinde çalışmaya ayırdık. Sadece el ilanı verip geçmiyorduk; karşılaştığımız herkesle sohbet ediyor, kurultayımızı anlatıyor, dertlerini dinliyorduk. Etkinliğe ilgi büyüktü.
4 mahalle muhtarıyla akşam belediye parkında görüştük. Kurultayın amacını anlatır anlatmaz Süleyman Şah Mahalle Muhtarı Halil Tokmak, “Hemen belediyeye gidip anons ettireceğim” dedi. “Biz Ulusal Kanal adına anons ettirdik” dememize rağmen, “Olsun” dedi; “Ben de kendi adıma herkesi anonsla davet edeceğim.”
Ertesi gün, ilçe sokaklarında gün boyunca Halil Tokmak’ın verdiği ilanı dinledik: “Dikkat dikkat! Çarşamba günü saat 17.30’da Öncül köyünde yapılacak toprak ve tarım toplantısına, tüm Süleyman Şah Mahallesi halkı davetlidir. Muhtarınız Halil Tokmak.”
TELAŞ SABAHTAN BAŞLADI
Nihayet kurultay günü geldi çattı. Öncül’de sabah erkenden bir telaş başladı. 10 köylü, kocaman siyah kıl çadırın önünde bekliyor, çadır ustaları da geldiler. Köyden sırıklar bulundu; testereler. Çekiç sesleri, koşturmalar… Dev çadırın kurulması bir saati geçti. Çocuklar, birçok işin gönüllüsü… Kızlı erkekli toplandılar; taşlar toplandı otlar yolundu. Yavaş yavaş sandalyeleri taşımaya başladık. Kimi sırtında taşıdı, kimi at arabasıyla. Ama bu bildiğiniz at arabalarından değil; arabası var, atı yok. Arabayı çocuklar çekiyor. Sandalyeler yerleşince, kızlar bu kez onları temizlemeye girişiyorlar. Delikanlılar da su ve çay servisindeler…
KAYMAKAMLIK VE BELEDİYEDEN DESTEK
Uzaktan bir makine sesi… Bir dozer, Akçakale’nin çıkışından çadırın bulunduğu köy meydanına doğru yolları düzleye düzleye geliyor. İlçeyle köy meydanı arasındaki 700 metrelik yol, birkaç turun sonunda dümdüz oluyor. Yıllardır dozer yüzü görmeyen köylü, adeta bayram ediyor; işini bitirir bitirmez dozerciye gazoz ikram ediyorlar.
Dozerciye soruyoruz, “sizi kim görevlendirdi?” “Kaymakamlık” yanıtını alıyoruz.
Kaymakam Refik Akyol da ilçeye daha yeni atanmış, Akçakaleliler tarafından şimdiden çok seviliyor. Akçakale Belediye Başkanı Abdülhakim Ayhan da son yerel seçimlerde göreve gelmiş. Dozer gittikten sonra, bu kez dümdüz olan yolları sulamak için Akçakale Belediyesi’ne ati itfaiye aracı geliyor. O da görevini, alkışlar arasında tamamlayıp gidiyor. Bu arada yanımıza gelen Öncül köyü birinci azası Salih Afşin gülerek, “Siz neymişsiniz be abi” diyor… Öncüllüler şaşkın ve sevinçliler, köylerine devlet geldi!
18 MUHTAR ÖNCÜL’DE BİR ARADA
Sonunda bütün hazırlıklar tamam! Zaten çevre köylerden de gelmeye başladılar. Sandalye yetmeyecek! 200’ü aşkın köylü katıldı kurultaya. Muhtarlar da sökün ediyorlar; bir, iki, üç… 18 muhtar geldi kurultaya. Öncül muhtarından başka Günören, Yazlıca, Büyük Naneli, Zenginova, Arıcan, Yeğerti, Erdemler, Tatlıca, Düzce, Mavitaş, Yağmuralan, Bozbeyi, Donandı, Cevher köylerinin muhtarları, Atatürk ve Süleyman Şah Mahalle Muhtarları oradaydı. Diyarbakır, Bismil Cumhuriyet köyü muhtarı Mehmet Tanrıkulu da deneyimlerini ve çözümü anlatmak için orada.
Tarım ve Toprak Reformu Kurultayı’na İşçi Partisi Genel Başkanvekili Mehmet Bedri Gültekin, İP Genel Başkan Yardımcısı, Ulusal Strateji Merkezi Başkanı E. General Servet Cömert, Suruç Ziraat Odası Başkanı Hıjman Baran ve Nizip Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akfırat konuşmacı olarak katıldılar. Köy muhtarları ve köylü önderleri de kurultayda sorunlarını ve taleplerini dile getirdiler.
“HAZİNE ARAZİLERİ TOPRAKSIZ KÖYLÜYE”
Mehmet Akkaya’nın Ulusal Kanal adına yaptığı açılış konuşmasının ardından ilk sözü Suruç
Ziraat Odası Başkanı Hıjman Baran aldı. Bölge halkının ‘sahipsizliğini’ dile getiren Baran, Hazine arazilerinin topraksız köylüleri dağıtılması gerektiğini söyledi. Nitekim kurultay öncesinde ve sonrasında konuştuğumuz köylülerden de hep şunu duyduk: “Hadi ağalar zamanında o kadar toprağı gasp etmişler. Her gün hasretle baktığımız binlerce dönüm hazine arazisi var. Bari oralardan ailemizi geçindirecek kadar versinler…”
TERÖR BATAĞINI KURUTMAK İÇİN…
Baran’ın ardından konuşan İP Genel Başkan Yardımcısı Servet Cömert, Atatürk’ün köylüyü topraklandırma çabalarını; ağaların nasıl engel olduğunu anlattı. Cömert, “Bölücülüğü önlemek isteyen, yoksul köylüyü toprak sahibi yapar” dedi.
İşçi Partisi Genel Başkanvekili Mehmet Bedri Gültekin de konuşmasını 4 maddede özetledi:
“1- Mayınlı arazileri devlet temizlemeli ve topraksız köylüye dağıtmalıdır.
“2- Hazine arazileri geciktirilmeden topraksız ve az topraklı köylüye bedelsiz olarak verilmelidir.
“3- Devletçi ve halkçı politikalarla bölgeler arası dengesizlik giderilmeli ve yatırım yapılmalıdır.
“4- Suriye ile aradaki sınırlar kaldırılarak, başta Suriye olmak üzere, Irak, İran ve Azarbeycan’la
bölgesel işbirliği kuvvetlendirilmelidir.”
Bu politikaların emperyalist müdahaleyi de önleyeceğini söyleyen Gültekin, “Bölücü terörün kurutulması için bunların yapılması gerekiyor” dedi.
KÖYLÜ ÇEKTİKLERİNİ ANLATTI
Öncül Köyü Muhtarı Ali Kurt ile köy azaları Salih Afşin ve Salih Sökmen, yaşadıklarını anlattılar. Kiraladıkları Hazine’ye ait tarım arazisini aüa gasp emtia, arsa olarak parsellemiş satıyordu. Sattığı parsellere daha şimdiden 30 ev yapılmıştı. İlgili ve yetkili kurumlar bu eşkıyalığı sadece seyrediyordu.
Günören Muhtarı Halil Kabul’un anlattıkları ise akıllara zarardı. Hazine’den kiraladıkları araziler karşılığında devlet her yıl için 7 milyar istiyordu. Karabul, yılda 1 milyar bile kazanamayan köylünün bu parayı veremeyeceğini anlatmaya çalışıyordu.
Tatlıca’nın genç Muhtarı Mahmut Doğan da şöyle konuş tu: “Bugüne kadar mayınları biz geçmeye çalıştık. Açtık, bir karış toprağımız yoktu. Ölümü göze aldık, çocuklarımıza 3 kuruşluk kazanç sağlayalım diye gittik Suriye’ye. Kimimiz kolunu, kimimiz bacağını kaybetti. Ölenlerimiz oldu, parçasını bile bulamadıklarımız. Açlık, yoksulluk yaptırdı bunları bize. Suç işlemeye mecbur kaldık. Bacağımızı kaybetmeden döndüysek, hapislere atıldık. Mayınlar döşenirken arazilerimiz alındı. Gık bile demedik. Devletimize feda olsun dedik. PKK var diyorlar. Biz asgari ücretin altında bile çalışmaya razıyız. Devlet ya bize iş versin, ya da toprak. İsteğimiz budur. Bakın o zaman PKK olur mu?”
ERGENEKON’UN 1 NUMARASI
CUMHURİYET KÖYÜ!
Ağalığa karşı mücadelenin simgesi olmuş, bu uğurda şehitler vermiş Bismil Cumhuriyet köyünün muhtarı Mehmet Tanrıkulu çıktı sonra kürsüye. Tanrıkulu şöyle başladı konuşmasına: “Biz toprağına sahip çıkmak için kan veren, can veren bir köyüz. Öncül köyünü duyunca koştuk geldik. Nerede olursa olsun, ağalığa karşı bir mücadele olursa onların yanındayız.” Mehmet Tanrıkulu, diğer köylülere İşçi Partisi’ni anlattı. “Bizim mücadelemizde yanımızda sadece İşçi Partisi vardı. Fakirden yana ve güçlü bir devleti sadece İşçi Partisi kurabilir. Bunu bildiğimiz için İşçi Partisi’ndeyiz. Başkanımız Doğu Perinçek ve Avukatımız Nusret Senem yoksulun yanında oldukları için, haksızlığa karşı oldukları için Ergenekoncu diye hapse atıldılar. Eğer haksızlığa karşı çıkmak, yoksulun yanında olmak Ergenekonculuksa en başta Ergenekon biziz. Ergenekon’un 1 numarasını arıyorlar; aradıkları o 1 numara biziz; Cumhuriyet köylüleridir!” Mehmet Tanrıkulu alkışlar eşliğinde indi kürsüden. Akşamüstü
17.30’da başlayan kurultay, hava kararana dek sürdü. Bir tek köylü bile ayrılmadı yerinden, konuşmalar can kulağıyla dinlendi.
SONUÇ BİLDİRGESİ OY BİRLİĞİYLE KABUL EDİLDİ
Kurultayın sonunda, konuşmaların özetinden çıkarılan sonuç bildirgesi okunuyor. “İtirazı olan var mı?” Kimseden ses çıkmıyor. “Bunlar lazımdır, destekliyorum diyenler kimler?” Bütün eller havaya kalkıyor,
sonuç bildirgesi alkışlarla, oybirliğiyle kabul ediliyor. Şanlıurfa kurultayı bitiyor bitmesine ama, daha gidilecek o kadar çok köy var ki… Hatay’ın, Gaziantep’in, Diyarbakır’ın, Şırnak’ın, Mardin’in topraksız köylüleri de bekliyor… İzmir İktisat Kongresi’nden bu yana, köylünün durumunun böyle ele alındığı bir kurultay olmadığını söyleyen Nizip Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akfırat, sonbaharda Gaziantep köylülerini toplamaya hazır olduklarını bildiriyor.
“SÖZÜ BİLE UMUT VERİYOR”
Kurultayın ardından, köylülerin değerlendirmelerini dinliyoruz. Birçoğu, “Bölge insanı bu tür toplantılara hasret. Bu tespitlerin gerçekleşmesi zaman da alsa, söylentisi bile insana umut veriyor” diyorlar. Emekli General Servet Cömert’e soruyoruz: “Siz bir kaç yıl önce Doğu Perinçek’le birlikte bölgeyi
gezmiştiniz. Kurultaya katılımı nasıl buldunuz?” Cömert yanıt veriyor: “Mükemmel, özellikle bu kadar çok muhtarın katılmasından çok etkilendim.”
URFA TOPRAK VE TARIM KURULTAYI
SONUÇ BİLDİRGESİ
1-Mayınlı arazilerin İsrail’e ya da yabancı başka bir devlete verilmesi asla kabul edilemez.
2-Mayınlı arazileri Türkiye devleti temizlemelidir. Devletin ve Ordunun buna yetecek kabiliyeti vardır.
3-Yabancılara toprak satışı yasaklanmalı ve satılanlar tekrar milli topraklarımıza kazandırılmalıdır.
4-Mayınlı araziler, topraksız bölge köylüsüne bedelsiz olarak dağıtılmalıdır.
5-Topraksız ve az topraklı köylü oldukça, demokrasiden, Atatürkçülükten ve Müslümanlıktan söz edilemez. Toraksız ve az topraklı köylünün toprak ihtiyacı daha fazla geciktirilmeden sağlanmalı, hazine arazileri bedelsiz olarak dağıtılmalıdır.
6-Köylerin büyük kısmında içme suyu, elektrik ve sağlık sorunu vardır. Köylerimize sağlık ocağı ve sağlık personeli götürülmeli, içme suyu ve elektrik sorunları çözülmelidir.
7- Yabancı ürünlere değil, ulusal tarım ve hayvancılığımıza sahip çıkılmalı, köylümüzün ürettiği ürünlerin dışarıdan getirilmesine son verilmelidir.
8-Gümrük Birliğinden derhal çıkılmalıdır.
9-Devlet bölgeler arası dengesizliği çözerek, bölgeye yatırım yapmalı ve işsizliği çözmelidir.
(Haber: Mehmet Akkaya/Yusuf Çelik)