TOPRAK AĞALIĞI VE KÜRT SORUNU

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, artık yargısız infaza dönüşen Silivri Toplama Kampı’ndaki tutukluluğunda iki yılı geride bıraktı. Sayın Perinçek, kendi deyimiyle “Türkiye’nin bağımsızlık ve halkın iktidar davası”nın adamıdır. Yargılanmasını ve...

Tarih:

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, artık yargısız infaza dönüşen Silivri Toplama Kampı’ndaki tutukluluğunda iki yılı geride bıraktı. Sayın Perinçek, kendi deyimiyle “Türkiye’nin bağımsızlık ve halkın iktidar davası”nın adamıdır. Yargılanmasını ve hapishanedeki günlerini, bu dava için sonuna kadar değerlendirmektedir.
Perinçek, tutuklu olduğu bu iki yıl içinde tam beş yeni kitap yazdı. Daha önceden yayınlanmış olan kitaplarından dördünü ise yeni baskıları için, genişleterek yayıma hazırladı. Her hafta Aydınlık için yazdığı başyazıları da aksatmadan sürdürdü.
1880’li yıllarda Namık Kemal, Magosa’ya kalebentlik cezasını çekmek üzere gönderilir. Kale’de cezasını çekeceği hücreye konulur. Oturur oğluna bir mektup yazar: Mealen; ‘Oğlum; geldim, hücreme yerleştim. Biraz rutubetli ama olsun. Burası da Vatan’ın bir parçası… Görevimi yapmaya devam edeceğim’ der.
İşte Doğu Perinçek de aynı ve bilinçle Silivri’de; “vatan’a karşı görevini yapmaya” devam ediyor.

YENİ KİTAP
Doğu Perinçek’in Silivri’den yazdığı beşinci kitap, Kemalist Devrim” dizisinin 7. kitabı oluyor: “Toprak Ağalığı ve Kürt Sorunu” adlı bu kitabın önsözünde;
“Diyarbakır, Bismil ilçesi Arslanoğlu (Cumhuriyet) köyünde, Cumhuriyetimizi Cumhuriyet yapmak için,, “Köylüye Toprak, Millete Birlik, Vatana Bütünlük” özlemiyle yürütülen toprak ve özgürlük mücadelesinde, 17 Temmuz 2008 günü, saat 9.30’da, Bismil yolunda, Ağanın adamlarının kurşun yağmuru altında, vuruşa vuruşa kahramanca şehit olan, İşçi Partisi Arslanoğlu Köyü temsilcisi Muhyettin Öksün ve Ömer Öksün kardeşlerimizin unutulmaz anılarına, Milli Demokratik Devrimi tamamlama kararlılığı, yürekten duygular ve saygıyla…” yazıyor.
Bu Önsöz, kitabın neden yazıldığını da açıklıyor.
Kürt sorunu; bugün emperyalizmin ve yerli gericiliğin Cumhuriyet’e karşı yürüttükleri mücadelede Türkiye’nin en önemli yumuşak karnını oluşturuyor. Kemalist Devrim’in, Ortaçağ’a karşı mücadele ederken köklü bir toprak devrimi ile toplumsal yapımızdan toprak ağalığı başta olmak üzere geçmişe ait kurumları temizleyememesi, Kürt sorununun bugüne kadar gelmesinde önemli bir rol oynadı.
Doğu Perinçek kitabında bu açıdan Cumhuriyet tarihini ele alıyor. Devrim’in neden daha fazla ileri gitmediğini inceliyor.
Şeyh Sait, Ağrı ve Dersim isyanlarını, bir yanıyla feodal ilişkilerden beslenen yönleriyle, diğer yandan Kemalist iktidarın isyanları bastırırken halkı kazanmada gösterdiği zaaflar yönüyle ele alıyor.
1920’li yıllarda toprak ağalığının tasfiyesi konusuna çok fazla eğilmeyen Cumhuriyet, 1930’lu yıllarda özellikle Şeyh Sait ve Ağrı isyanlarının ardından konuya önemle eğilir. Bir yandan devletin çeşitli görevlileri, Başbakanlardan başlayarak konu ile ilgili raporlar hazırlar, öte yandan yasal düzenlemelerle bu konuda adım atılmaya çalışılır.
Bütün bu gayretlere rağmen Toprak sorunu Kemalist Devrim’in başarılmayan işlerinden biri olarak kalır.
İkinci Dünya Savaşı’nın sonrasında ise artık devran dönmüştür. Toprak ağaları adım adım iktidar mevzilerini ele geçirirler. Doğu Perinçek, bütün Cumhuriyet tarihini bu açıdan inceler. Bismil köylülerinin son yıllarda yürüttükleri toprak ve özgürlük mücadelesinden hareketle bugünün Türkiye’sine mercek tutar.

40 TEZ
Son bölümde bütün kitap; 40 madde halinde özetlenir. İlk 17 madde; “Tarih ve Devrim Dersleri” başlığı altında yer alır. Bu bölümde önce Cumhuriyet Devrimi döneminin toprak ağalığı ve Kürt sorunu açısından artıları ve eksileri ele alınır, sonra karşı Devrimim atağa geçtiği dönem incelenerek 1990’lara kadar gelinir.
Beş maddeden oluşan İkinci Bölüm “Bölünme ve Terörün Zemini” başlığını taşır. Bu bölümde Amerika’nın Birinci Körfez Savaşı’nın ardından bölgeye gelmesi ile birlikte değişen durum anlatılır.
Üçüncü Bölüm başlığı; “Seçenekler ve Halkın Çözümü”dür. 15 maddeden oluşan bu bölümde özetle, “Kürtlerimizin önündeki birinci seçeneğin; ABD güdümünde Barzani Ortaçağı ile birleşmek” olduğu, ikinci seçeneğin ise “Türkiye’nin büyük devrimci atılımında yer alarak hep birlikte özgürleşmek, eşitleşmek, kaynaşmak ve çağdaşlaşmak olduğu” belirtilir.
Dördüncü bölüm iki maddeden oluşmaktadır. “Yakıcı görev” başlığı altındaki bu bölümde bugün neler yapılması gerektiği anlatılmaktadır: 39. maddede sorunun çözümü yolunda, halka dayanan ve halkı özgürleştiren bir Milli Hükümet’in kurulması için AKP iktidarından kurtulmak gereğinden bahsedilir.
40. madde ise çağrıdır: “Kürt kökenli yurttaşlarımızı, bağımsız ve demokratik Türkiye’yi elbirliğiyle kurmaya; eşitlik, özgürlük, esenlik, barış ve huzur içinde hep beraber kardeşçe yaşamaya çağırıyoruz.
“Enerjimizi, cesaretimizi, yeteneklerimizi ve gençliğimizi; kin, düşmanlık ve bölünme yolunda harcamak; bize pişmanlıktan başka bir şey getirmez. Oysa Türkiye halkı olarak devrimci beraberliğimiz, Asya burçlarından yükselen yeni toplumcu uygarlığa eşsiz katkılarda bulunacak büyük gücün kaynağıdır.”
“Toprak ağalığı ve Kürt Sorunu” mutlaka okunması gereken bir kitap… mbgultekin@ip.org.tr