Tertipleri bir bir bozduk

'CIA’nın kontrolünde 1998’de Mehmet Eymür ekibinin hazırladığı sahte belgelerle Doğu Perinçek tutuklandı'

Tarih:

CIA’nın kontrolünde 1998’de Mehmet Eymür ekibinin hazırladığı sahte belgelerle Doğu Perinçek tutuklandı. FETÖ’nün tezgahladığı Ergenekon tertibinde de bir numaralı hedef Aydınlık hareketiydi. Aydınlıkçılar doğru mevzide yürüttükleri kararlı mücadeleyle bütün tertipleri boşa çıkarttı

 

1980’li yılların sonunda dünyada en önemli olay Sovyetler Birliği’nin dağılmasıydı. Önceki yıllarda “Sovyet tehdidinden koruma” bahanesiyle ülkemizi denetleyen ABD, bu kez bölgemizde gelişen “Radikal İslâm tehdidini” bir korkuluk gibi karşımıza koyacaktı. Gladyo merkezine göre, Türkiye bu “radikalizme” karşı bir “Ilımlı İslâm” modeli oluşturmalıydı. Gerçekte bu proje, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nden kaynaklanıyor ve millet bağlarının çözülerek etnik, dinsel farklılıkların körüklenmesini ve ulus devletlerin parçalanmasını hedefliyordu. Bu proje uygulamada ise, meşru devlet yapısının karşısına Özel Örgüt’ü koyuyordu: Çiller Özel Örgütü gibi... Özel Örgüt MİT ve Emniyet içinde örgütlü, mafya bağlantıları bulunan, uyuşturucu ticareti ve kara parayla beslenen, ihale takipçiliği ve arazi yağması yapan bir örgüt. 1990’dan sonraki Mafya-Gladyo-Tarikat sitemi böyle gerektiriyordu.

 

 

GLADYO’YU TEŞHİR ETTİK

 

“Çiller Örgütü, MİT’e Kont-Terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür aracılığıyla uzanmaktadır. Mehmet Eymür, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’e karşı darbe girişiminin tertipçileri arasındadır. Eymür’ün 70’lerde ve 80’lerde Ülkücü mafyayla işbirliği yaparak yer altı faaliyetinde bulunduğu ve suç teşkil eden çeşitli eylemleri örgütlediği biliniyor. Eymür aynı zamanda 1988 yılında kamuoyuna açıklanan MİT Raporu’nun yazarıdır. Bu yüzden MİT’ten atıldı. Eymür’ün MİT’e yeniden dönüşünü Özer Çiller’in sağladığı basına yansıdı.” (Aydınlık, 4 Mayıs 1996, Sayı:463, s.15.)

 

Partimiz 1996 Kasım’ında Susurluk’u açığa çıkartan ve Mafya-Gladyo sisteminin üzerine gidilmesini savunan tek partidir. Yine bu dönemde Partimiz 22-24 Kasım 1996’da düzenlediği 4. Kongresi’nde, “Cumhuriyet Devrimleri Kanunları Uygulansın” kampanyasını başlatma kararı aldı. Bu kampanyanın zirvesinde 28 Şubat 1997’de toplanan Milli Güvenlik Kurulu, Cumhuriyet Devrimleri Kanunları’nın uygulanmasını savunan bildirisiyle, 28 Şubat sürecini başlattı.

 

HALKA ÖNDERLİK

 

Aydınlık dergisi 2 Mart 1997 günlü sayısında, “Bugün her şey gelmiş Erbakan-Çiller iktidarını indirmeye dayanmış. Cumhuriyeti yıkıyor, vatanı satıyor, kurduğu suç örgütüyle ülkeyi karanlığa sürüklüyor” dedikten sonra, “Şalter inecek, hükümet gidecek” başlığını atıyordu. Dergi, “Üretimden gelen gücü kullanmanın tam zamanı, Genel Eylem!” çağrısı da yapıyordu. (Aydınlık, 2 Mart 1997, s.4.)

 

Aydınlık bu sayısında işçi hareketinin programını da açıklıyordu:

 

Çiller-Erbakan hükümeti gitsin.

 

Özelleştirme durdurulsun.

 

İşçi sınıfının toplu sözleşme talepleri kabul edilsin.

 

Cumhuriyet Devrimleri Kanunları uygulansın.

 

21 Mayıs 1997 günü Türk-İş Genel Merkezi’nde bir araya gelen Türk-İŞ, TESK, DİSK, TOBB ve TİSK ortak bir bildiri hazırlayarak mevcut hükümet yerine, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, laik ve demokratik Cumhuriyeti savunan, halkın özlemlerine cevap verecek bir hükümetin kurulmasını istedi. Beş kuruluş daha sonra “Bütün işyerlerinde 1 saat iş durdurma” kararı aldı ve uyguladı. Bütün bu gelişmelerden sonra Refah Yol hükümetinin Başbakanı Necmettin Erbakan, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e 18 Haziran 1997 günü istifasını sundu.

 

 

PERİNÇEK’E 98 TERTİBİ

 

Bu gelişmelerden sonra 23 Eylül 1998 tarihinde, Mehmet Eymür-Tuncay Güney ekibinin hazırladığı patates mühürlü sahte belgeyle İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek tutuklandı. Partinin 540 örgütünde arama yapıldı. Doğu Perinçek, tertibi açığa çıkardıktan sonra serbest bırakıldı. Tertipçiler mahkûm oldu.

 

Aydınlık dergisi, 98 Tertibini 4 Ekim 1998 tarihinde açıkladı: “İşçi Partisi Genel Başkanı’na tertip bir CIA operasyonu. Amerikan resmi metinlerinde buna ‘İç Savunma Operasyonu’ deniyor. Emir Pentagon’dan. Washington yönetiminin iç protokolüne göre, Türkiye’deki örtülü operasyonların sorumluluğu Pentagon’a ait. Operasyonun Amerikalı uygulayıcıları, Türkiye’deki Amerikan Askeri Komutanlığı ve CIA İstasyon Şefliği. Amerikan Askeri Komutanlığı, Savunma İşbirliği Dairesi adı altında faaliyet yürütüyor. Pentagon’un yönergesine göre, ‘Yabancı İç Savunma Operasyonu’, o ülkede resmi kurumlar içindeki CIA uzantılarınca uygulanıyor... Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda CIA’cı ekip var. Tertibi uygulayanlar ise, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ndeki CIA takımı. Perinçek’e tertibin başrol oyuncusu bildik bir isim: Mehmet Eymür. “Susurluk sonrası Perinçek’e ABD tepkisi yoğunlaştı. CIA’nın eski Türkiye İstasyon Şefi Paul Henze, Rand Corporation’ın yayınladığı bir kitapta, öfkesini Perinçek’e ‘terörist’ diyerek gösteriyordu. CIA’nın yeraltındaki halkası harekete geçirildi. Doğu Perinçek’e suikast zemini oluşturmak için, şeriatçı ve çeteci medyada yoğun bir karalama kampanyası başlatıldı.” (Aydınlık, 4 Ekim 1998,)

 

 

BOP SÜRECİNDEN DEVRİM ROTASINA

 

11 Eylül 2001’de ABD’de İkiz Kulelere yapılan saldırı bu devletin ileri sürdüğü, Yeni Dünya Düzeni’nin, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) olarak somutlaşmasına yol açtı. ABD başkanı George W. Bush, İslâm dünyasına karşı “Haçlı Savaşı”ndan söz ediyordu. Dışişleri Bakanı Condolezza Rice, “24 ülkenin sınırlarının değişeceğini” söylüyordu. ABD dünyanın tek efendisi olma iddiasıyla BOP’un düğmesine bastı 7 Ekim 2001’de Afganistan’ı vurmaya başladı.

 

Bush 11 Eylül’den sonra bütün dünyayı tehdit etmişti: “Ya bizden yanasınız, ya da düşmandan yana.” Ecevit-Yılmaz-Bahçeli Hükümeti, Amerika’nın bir dediğini iki yapmayan bir hükümet olmadığı için gitmeliydi. Önce Kemal Derviş’in, sonra da Devlet Bahçeli ve İsmail Cem’in girişimleriyle DSP’den istifalar sağlandı. Türkiye erken seçime sürüklendi. 3 Kasım 2002’de yapılan seçimlerden sonra ise, hükümet Tayyip Erdoğan yasaklı olduğu için önce Abdullah Gül’e, sonra da yasalar çiğnenerek Tayyip Erdoğan’a teslim edildi. BOP Eşbaşkanlığı böylece iktidar oluyordu.

 

20 Ekim 1996 tarihli Aydınlık dergisinin kapağı, “Abramowitz Tayyip’i Erbakan’ın yerine hazırlıyor” idi. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 16 Şubat 1997 günü Cumhuriyet gazetesinden Leyla Tavşanoğlu’na “ABD’nin Tayyip’i Başbakanlığa, Abdullah Gül’ü ise Dışişleri Bakanlığına hazırladığını anlatıyordu. Beş yıl sonra böylede oldu.

 

Bundan sonrası malum. Sahte belgelerle hazırlanmış Ergenekon-Balyoz Kumpas davalarıyla TSK ve öncü partimiz yıpratılmaya, tasfiye edilmeye çalışıldı. Başta Genel Başkanımız olmak üzere partimizin yöneticileri tutuklandı. Aydınlık ve Ulusal Kanal defalarca basıldı. Bütün bu tertip ve baskılara rağmen partimiz ve yayın organlarımız faaliyetlerinden bir gün dahi geri kalmadı. Tertipçileri bir bir açığa çıkarttık. Şimdi bunların çoğu FETÖ’den tutuklu, yargılanıyor. Bunların kurguladığı tertip davalarını en üst yargı makamları “Kumpas” nitelemesiyle bozuyor. Ergenekon-Balyoz tutukluları, yani biz ise, Silivri duvarlarını yıktık, çıktık.Türkiye şimdi yeniden Kemalist Devrim rotasında. SON