“Doğu Perinçek, Veli Küçük, Tuncay Güney üçgenini kur! Kur üçgeni! Kur üçgeni! Kur üçgeni!” Bu sözler,F Tipi gladyo elemanlarına ait, “Üçgeni kur” denileni kişi, gazeteci Ümit Oğuztan. Ergenekon davasının 25 Aralık’taki 31. duruşmasında Ümit Oğuztan’ın çapraz sorgusu yapıldı. Oğuztan’ın verdiği yanıtlar oldukça çarpıcı.
“AYDINLIK, ALEYHİNDE YAZSAYDI SERBEST KALIRDIN”
Savunmasında, “Sorgumda, benden bazı şahıslarla ilgili suçlamalarda bulunmam istendi” diyen Oğuztan’la, Doğu Perinçek’in avukatları arasında şu diyalog yaşandı:
AV. MEHMET CENGİZ- Kimlerle ilgili suçlama yapmanız istendi?
ÜMİT OĞUZTAN- “Doğu Perinçek, Tuncay Güney, Veli Küçük üçgenini kur” dediler. Üçdört defa “Kur üçgeni, kur üçgeni, kur üçgeni” diye tekrar ettiler. Ben, Perinçek ile Küçük arasında bağlantı olduğunu sanmadığımı söyledim. Doğu Perinçek’in bir Parti Genel Başkanı ve değerli bir hukukçu olduğunu, böyle bir ilişkiye girmeyeceğini belirttim. Doğu Perinçek’in sosyalist olduğu, Veli Küçük’le dünya görüşlerinin farklı olduğu şeklinde beyanda bulundum.
AV. HÜSEYİN GÖKÇEARSLAN- Sorgunuz sırasında Aydınlık’ın 1 Nisan 2001 tarihli sayısını Savcı’ya verdiniz mi?
OĞUZTAN- Evet, verdim.
AV. GÖKÇEARSLAN- Tepkisi ne oldu?
OĞUZTAN- “Aydınlık senin aleyhinde bir şey yazmıyor. Yazsaydı seni serbest bırakırdık” dedi.
“GİZLİ TANIKLIĞI REDDEDİNCE TUTUKLANDIM”
Savunmasında Savcı’nın kendisine gizli tanıklık teklif ettiğini anlatan Oğuztan, teklifi reddedince sahte kanıtlar imal edilerek tutuklandığını söyledi. “Ergenekon terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla gözaltına
alınıp Emniyet’te ve Savcılık’ta ifade verdikten sonra serbest kaldığını anlatan Oğuztan şöyle devam etti:
“Avukatım, kalan eşyalarımı almak için savcılığa gittiğinde, Savcı beni tekrar görmek istediğini söylemiş ve makamına çağırmış. Serbest kaldıktan 10 gün sonra tekrar savcılığa gittim. Savcı bana, avukatımın da huzurunda gizli tanıklık teklif etti. ‘Susurluk’u yazmışsın. Evrakların var, belgelerin var. Tuncay Güney’i tanıyorsun. Gizli tanık ol, biz de sana yardımcı olalım’ dedi. Teklifi reddettim.”
SAVCILARDAN İTİRAF GİBİ SORU
Çapraz sorguya geçildiğinde, savcılar Oğuztan’a sordu: “Gizli tanıklık teklif ettiğimizi söylüyorsun. Acaba, ‘etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilirsin’ diye hatırlatma yapılmış olunamaz mı?” Oğuztan’ın yanıtı kısa ve net oldu: “Hayır, bazı kişileri suçlamam istendi. Açıkça gizli tanıklık teklif edildi.”
BİRİ DİĞERİNİ YALANLAYAN İKİ BELGE
Ümit Oğuztan, gözaltına alındığında telefon kayıtlarının, bilgisayarının ve disketlerinin incelendiğini belirterek, inceleme sonucunda suç unsuru olabilecek bir veriye rastlanmadığını söyledi ve ekledi: “Gözaltına ilk alındığımda boş çıkan disketlerimden, gizli tanıklığı reddedince belgeler çıkıverdi, sahte deliller yaratıldı.” 4 Şubat 2008 tarihli tutanakta, Oğuztan’dan ele geçirilen 24 nolu diskette program dosyasının
bulunduğu belirtiliyor. 21 Mart 2008 tarihli tutanakta ise aynı disketten, Ergenekon’un temel belgelerinden olduğu söylenen “lobi” belgesinin ve “HAARP ve NBC Silahları (Nükleer kimyasal ve biyolojik)” isimli belgenin çıktığı yazıyor. Biri, diğerini yalanlayan her iki tutanak da iddianamenin ek klasörlerinde mevcut.
Mahkemeye dilekçeyle başvuran Oğuztan, bu dosyaların diskete sonradan yerleştirildiğini belirterek, yapılan sahteciliğin ve delil yaratma eyleminin bilirkişi tarafından tespitini istedi.
“TUNCAY, EYMÜR’E BİLGİ VERDİĞİNİ SÖYLEMİŞTİ”
Strateji adlı derginin Genel Yayın Yönetmeni iken, Tuncay Güney’in dergide 4,5 ay kadar muhabir olarak çalıştığını söyleyen Oğuztan, Güney’in Mehmet Eymür’le ilişkisine de değindi: “Tuncay Güney Mehmet Eymür’ü tanıdığını bana söylemişti. Görüştüklerine tanık olmadım. Adı cellata çıkmış İranlı bir diplomatla
ilişki kurduğunu ve faaliyetlerini Eymür’e aktardığını bana söylemişti.”
GÖZALTINA ALINACAĞINI BİLİYORDU
Ümit Oğuztan’ın anlattıkları, Emniyet’teki Fethullahçı yapıyla Tuncay Güney’in danışıklı dövüşünü bir kez daha ortaya koydu. Güney’in Tarlabaşı’ndaki bürosu “plaka sahteciliği ve dolandırıcılık” gerekçesiyle basıldığı” sırada orada bulunan Oğuztan, olayı şöyle anlattı: “Tuncay bir sabah geldi, ‘beni şimdi polisler gelip alacak’ dedi. Nedenini sordum, ‘büyük bir hata yaptım, eşeklik ettim’ dedi. Az sonra 3 polis geldi, Tuncay’ı aldılar.” Oğuztan’ın çapraz sorgusunda, Av. Mehmet Cengiz, olayı tekrar gündeme getirdi ve sordu: “Tuncay Güney, gözaltına alınacağını biliyor muydu? Oğuztan şöyle yanıt verdi: “Evet biliyordu. Zaten bir gün önce, bir lokantada oturup polislerle birlikte yemek yemişti.”
TÜRKİY
Tuncay Güney, 2008’de Türkiye’de olduğunu itiraf etti
Tuncay Güney mülakatında, Ergenekon tertibi için 2008’de Türkiye’ye getirildiğini itiraf etti. İddianamede mülakatın 2001 yılında yapıldığı söyleniyor. Ancak Tuncay’ın bir soruya verdiği yanıt, gerçek tarihi ele veriyor. Mülakat çözüm tutanağının 3. sayfasında yer alan itiraf şöyle:
SORGUCU- Neydi Zaman gazetesi reklâm müdürünün ismi?
TUNCAY GÜNEY- Süleyman, çok iyi hatırlamıyorum. Çok iyi hatırlamıyorum, genç bir çocuktu. Benden üç yaş küçük, şimdi 33 yaşındadır.
Buna göre, mülakat yapıldığı zaman Tuncay Güney 36 yaşında.Mahkeme’ye sunulan kimlik
belgesine göre ise Tuncay 1972 doğumlu. Yani Tuncay, 36 yaşına bu yıl girdi!
“2001’DEKİ MÜLAKATTAN ÖRGÜT ÇIKARAMADILAR”
Bu bilgileri, 22 Aralık günlü 30. duruşmada Kemal Kerinçsiz’in avukatı Tolga Akalın aktardı ve şöyle dedi:
“Tuncay Güney’le 2001 yılında yapılan mülakattan böyle bir örgüt çıkaramadılar. 2001 yılındaki kasetler yok edildi ve ‘kayıp’ denildi. Güney’le 2008 yılında yeni bir mülakat yapıldı. Bu apaçık ortada.”
EVİNDEKİ ARAMADA 2008 TARİHLİ AYDINLIK BULUNMUŞTU
Tuncay Güney’in tertipten hemen önce Türkiye’ye getirildiğini, mahkeme gündemine Ulusal Kanal Yönetim Kurulu Üyesi Adnan Akfırat getirdi. Tuncay Güney’in annesinin Harmantepe’deki evinde yapılan aramada,
3 Şubat 2008 tarihli Aydınlık dergisinin bulunduğunu hatırlatan Akfırat, Güney’in annesinin yaşlı ve okuma yazması kısıtlı biri olduğuna dikkat çekti. Evdeki bilgisayardan operasyonla ilgili haberlerin takip edildiğinin
saptandığını belirten Akfırat, “Bu durum, Tuncay Güney’in o tarihlerde İstanbul’da olduğunun kanıtıdır” dedi.
TUNCAY’I GÖREN TANIKLAR VAR
Akfırat, şöyle devam etti: “Gözaltına alındığımda, beni sorgulayan polise, ‘Siz Tuncay Güney’i tanıyor musunuz’ diye sordum. ‘Evet, ben Tuncay Güney’le konuştum’ diye yanıt verdi. “Doğu Perinçek’i sorgulayan polis de ‘Tuncay Güney’in samimi beyanlarda bulunduğunu’ söyledi. Perinçek bu ifadeye sert tepki gösterince de ‘Biz Tuncay Güney’le konuştuk. Beyanların çok önemli olduğunu siz de göreceksiniz’
dedi.”
Adnan Akfırat, Tuncay Güney’in eski arkadaşı Nevzat Yılmaz’ın tanıklığını da hatırlattı. Nevzat Yılmaz, Tuncay’ı Aralık 2007, Ocak-Şubat 2008’de Harmantepe’deki evinin yakınlarında defalarca gördüğünü açıklamıştı.
KARŞILIKLI SUÇ DUYURUSU
Tuncay Güney hakkında 2001 yılında çıkarılmış “tutuklama” kararı var. Yeri yurdu bilinen Güney, 7 yıldır “aranıyor”. Gazeteci Adnan Akfırat, Ergenekon savcıları hakkında “7 yıldır aranan şahısla birlikte çalıştıkları” gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.
Savcılık, Akfırat’ın sözlerinin “görevli memura hakaret” ve “iftira” olduğunu iddia etti. Mahkeme, Akfırat hakkında Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılmasına karar verdi.
EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NE SORULACAK
Adnan Akfırat ve Avukat Tolga Akalın’ın açıklamalarını da dikkate alan Mahkeme, Tuncay Güney’in Aralık 2007, Ocak-Şubat 2008’de Türkiye’ye giriş yapıp yapmadığının; Güney hakkında İstanbul’da herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığının İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne sorulmasını kararlaştırdı.