*VİDEO HABER*
• İşkenceyle alındığı kesinleşen “Tuncay Güney Mülakatı” çöpe atılmalıdır.
• Tertip Kıbrıs’a dayandı: Denktaş neden hedefte?
• Türkiye’ye, Kuzey Irak ve Kıbrıs’tan yönelen tehdit artarak devam ediyor!
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ergenekon Davası savunmanlarından Av. Hasan Basri Özbey, 9 Nisan 2009 günü Ankara’da bir basın toplantısı yaparak, Ergenekon tertibindeki son gelişmeleri, Tuncay Güney’in işkenceli mülakatı ve KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş’a yönelen saldırıları değerlendirdi. Özbey açıklamaları özetle şöyle;
TERTİBİN TEK DAYANAĞI ÇÖKTÜ: ERGENEKON DAVASI KANITSIZ KALDI!
Ergenekon davasının tek dayanağı, Tuncay Güney’in 2001 yılında yapılan mülakatta uydurduğu yalan ve iftiralardır.
İfadelerdeki çelişkiler, tutarsızlıklar bir yana, Milli İstihbarat Teşkilatı, Mahkemelere gönderdiği yazılar ve basına yaptığı açıklamalarda; bu ifadelerin Mehmet Eymür’ün başında bulunduğu ve yasa dışı faaliyetleri nedeniyle lağvedilen MİT Kontr-terör Dairesi’nin şüpheli faaliyetlerinin ürünü olduğunu belirtmiştir.
Tuncay Güney mülakatının kasetleri, Ergenekon davasında aylar süren mücadele sonunda mahkemeye getirtilebilmiştir. Emniyet’ten gönderilen kasetlerin tahrif edildiği ortaya çıkınca, Mahkeme MİT’ten de kasetleri istemiştir. Ve nihayet önceki ay Mahkemeye gelen CD’ler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
CD’lerden ve bilirkişi raporundan, Tuncay Güney’in tertibe tek dayanak kılınan beyanlarının işkence altında alındığı ortaya çıkmıştır. Sorgucuların, işkence ve yönlendirmeleriyle tertip merkezinin hazırladığı yanıtlar, Tuncay Güney’in ağzından alınmış…
Böylece Ergenekon Davası kanıtsız kalmıştır. Sözde kanıt, muteber tanık Tuncay Güney anlatımlarının, aslında Tuncay Güney’in anlatımları olmadığı, Tuncay Güney’in işkence altında ezberletilen yalanları aktardığı kesinleşmiştir.
MAHKEME İŞKENCECİLER HAKKINDA
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU
Tuncay Güney mülakatının işkence ile alındığı mahkeme kararıyla kesinleşmiştir. CD’leri izleyen ve bilirkişiden rapor alan mahkeme, mülakat sırasındaki davranışları nedeniyle sorgucular hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.
İŞKENCE ALTINDA ALINDIĞI SABİT OLAN
TUNCAY GÜNEY’İN İFADELERİ KANIT OLAMAZ; ÇÖPE ATILMALIDIR!
Ceza Muhakemesi Kanununun 148. Maddesi, işkenceyle elde edilen ifadelerin delil olarak kabul edilemeyeceğini, bu yolla elde edilen ifadelerin rıza ile verilmiş olması halinde dahi delil olarak değerlendirilemeyeceğini emretmektedir. CMK’nın bu açık ve kesin hükmü karşısında Mahkemenin yapması gereken tek şey; Tuncay Güney’in anlatımlarını, buna dayanarak hazırlanan MİT raporu ve şemalarını, kısaca bütün türevlerini dosyadan çıkarıp çöpe atmaktır.
MİT, ERGENEKON İDDİASININ
SAÇMA SAPAN OLDUĞUNU ÜÇÜNCÜ KEZ İLAN ETTİ
Bazı yayın organlarının belirttikleri gibi “MİT, Ergenekon Davası’nı bitirmiştir!” Bir dönem Tuncay Güney’in yalanlarını, “saçma sapan” bulsa da, tertibe alet olmak suretiyle rapor ve şema haline getiren MİT, iddiaların saçma sapan olduğunu üçüncü kez ilan ederek tertibe son noktayı koymuştur!
Tuncay Güney’in işkence altında alındığı kesinleşen mülakatı, hukuken geçersiz olduğu bilinmesine karşın, MİT’in o dönemdeki yönetimi tarafından rapor haline getirilmiş, şemalaştırılmış ve tertibe malzeme yapılmıştır. Nihayetinde bu rapor ve şemalar, Ergenekon soruşturmasının temel kanıtı haline getirilmiştir.
Elinde bulunan CD’leri izleyen MİT ekibi, anlatımların işkence altında kaydedildiğini görmesine karşın, rapor ve şemayı hazırlamıştır. Bu dahi tertibi ortaya koymaktadır. Öte yandan bu CD’lerin bugüne kadar adli makamlardan gizlenmesi de dikkat çekicidir.
Rapor ve şemaların hazırlandığı dönemde MİT müsteşarı olan ŞENKAL ATASAGUN, görevini kötüye kullandığı için savcılığa şikâyet etmemiz ve Savcılığın Başbakanlıktan soruşturma izni istemesinin ardından yaptığı açıklamalarda;
“Şema da, bilgiler de saçma sapan! Saçma sapan ve komik buldum, güldüm. O zaman da saçmaydı şimdi de saçma… Kendim hazırlamadım. Teşkilat içinde hazırlanmıştır. Sumenaltı edemez, elimde tutamazdım. Sorumlu olduğum makamlara vermesem Ergenekoncu diyeceklerdi. Genelkurmay’a yazılı, Cumhurbaşkanı’na sözlü bildirdim. Bu işlerin meraklısı olsaydım 2005 yılında 14 ay önce emekliliğimi istemezdim. 2006 yılında raporun ve şemanın yeniden gönderilmesi Bakanlığın isteği üzerinedir. Başbakanlık izin vermeli ve konuyu aydınlatmalıdır. …” diyerek korkusunu ve tertibe boyun eğerek alet olduğunu ifade etmiştir.
Koskoca MİT Müsteşarı bile, rapor ve şemayı “Ergenekoncu diyeceklerdi” korkusuyla sorumlu makamlara vermiştir. Ergenekon soruşturması, 2001-2002 yılından bu yana terör üzerine kurulmuştur. Terörü yapan ABD’dir.
MİT’in 2001’de hazırladığı şema:
1) 2002’de Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun etkisiz hale getirilmesi ve Org. Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanı yapılması.
2) Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisinin erken seçimle iktidar koltuğuna oturtulması.
3) 4 Temmuz 2003’te ABD birliklerinin Türk subaylarına Süleymaniye’de çuval geçirilme-sinden altı gün sonra 10 Temmuz 2003 günü Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’e verilerek TSK’nın Irak’ın Kuzeyinden çekilmesi için kullanılmıştır.
TERTİP KIBRIS’A DAYANDI:
DENKTAŞ, HEDEF TAHTASINDA!
Türkiye’de çöken Ergenekon Tertibi, Kıbrıs’a taşınmak istenmektedir. Kıbrıs davasının kahraman önderi, KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş hedef tahtasındadır.
Sayın Denktaş’ın tek suçu, Türkiye’yi ve KKTC’yi savunmaktır! Suçlanan KKTC’nin varlık mücadelesi ve Türkiye’nin bağımsızlık ve güvenliği için direnmektir.
Tertipçiler, Türkiye’de tertibi ellerine yüzlerine bulaştırmışlar ve açığa çıkmışlardır. Çaresiz çırpınışlarla kamuoyunu yanıltmak gayesiyle Sayın Denktaş’a saldırmaktadırlar. Tertibin Kıbrıs’a dayanması, Ergenekon Tertibinin hedefini bir kez daha ortaya koymaktadır.
KUZEY IRAK VE KIBRIS’TAN
YÖNELEN TEHDİT
İşçi Partisi yıllardır, Türkiye’mizin bağımsızlık ve güvenliğinin tehdit altında bulunduğunu, milletimizin birliği, vatanımızın bütünlüğünün yok edilmek istendiğini, bu kapsamda Kıbrıs ve Kuzey Irak’tan tehdit edildiğini ısrarla söylemiştir. Yine Ergenekon Tertibinin bu planın uygulanma biçimi olduğunu belirtmiştir. Gelinen nokta Ergenekon Tertibinin amacını bir kez daha ortaya koymaktadır. Ergenekon Tertibi, Türk Ordusu ve İşçi Partisi üzerinden milli devletimizi yıkmak, vatanın bütünlüğü ve milletimizin birliğini yok etme operasyonudur. Irak’ın kuzeyindeki Kukla Devlete dokunan, Kıbrıs’ı savunanlar yanmaktadır.
DOĞU PERİNÇEK VE TÜM YURTSEVERLER
DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR
Açıkça görülmektedir ki, Ergenekon davası MİT Müsteşarı’nın ‘saçma sapan’ dediği bir temel üzerine kurulmuştur. MİT’e gönderilen Rapor, Mülakat, şema ve ekindeki 6 yoğun disk içeriğinin saçma sapan ve komiktir. İşçi Partililer hakkındaki bütün iddialar işkence altında yapıldığı kesinleşen Tuncay Güney mülakatı ve MİT şemasına dayanmaktadır. Gerisi yasal parti faaliyetidir. Bu durumda, İşçi Partililerle ilgili iddiaların temeli “saçma sapan”dır. Tutukluluklarının gerekçesi de MİT Müsteşarı’nın açıklamasından sonra saçma sapandır. Mahkeme, açısından saygın ve güvenilir olan kimdir? Tuncay Güney mi? MİT Müsteşarı mı?
Tuncay Güney Mülakatının işkence ile alınmış olduğunun kesinleşmesinden sonra söylenecek başka bir söz kalmamıştır.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu aşamada yapacağı iki şey vardır:
Kanıtsız kalan, çöken davada, cesaretle ve kararlılıkla görevlerini yaparak tüm tutukluları serbest bırakmak ve tertipçiler hakkında suç duyurusunda bulunmaktır.
Aksi tutum mahkemenin hukuka bağlılığı konusunda ciddi kuşkular yaratacak, güveni ortadan kaldıracaktır
SIRA TERTİPÇİLERİN YARGILANMASINDA
Gelinen aşamada artık soruşturulması, kovuşturulması gereken konu: “Ergenekon Silahlı Terör Örgütü” iddiası değil; bu tertibi kimlerin, nasıl düzenlediğidir. Tertipçilerin kulaklarından tutulup yargı önüne çıkarılmaları yakındır!