Teori, ABD’nin çöküşünü inceliyor

Teori dergisinin Aralık sayısı “ABD’de mali çöküntü” dosyasıyla çıktı. Eski Hazine ve Kambiyo Genel Müdürü Ali Kocatürk’ün aynı başlıklı yazısı, dosyaya adını vermiş. Aynı zamanda İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu (MKK) üyesi olan Kocatürk, ABD’nin son kri...

Tarih:

Teori dergisinin Aralık sayısı “ABD’de mali çöküntü” dosyasıyla çıktı. Eski Hazine ve Kambiyo Genel Müdürü Ali Kocatürk’ün aynı başlıklı yazısı, dosyaya adını vermiş. Aynı zamanda İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu (MKK) üyesi olan Kocatürk, ABD’nin son krizine adını veren “Morgıç” sistemini, parçası olduğu global mali sistemle birlikte ve tüm ayrıntılarıyla irdeliyor. Ali Kocatürk, tartışmacılara ışık tutacak yazısında, “morgıç krizi”nin neden morgıç krizi olmadığını, kapitalist sistemin, ABD ve AB ekonomilerinin yıkım krizi olduğunu ispatlıyor.

150 YIL SONRA, YENİDEN
KARL MARKS!
Ekonominin duayeni Aslan Başer Kafaoğlu, yıllardır yazılarında ve konuşmalarında Karl
Marks’ın Kapital adlı kitabının 3. cildine gönderme yapar “Kapital ispatlandı” der! Nedir ispatlanan tez? Kapitalizm, ürettiği mal ve hizmetler oranında talep yaratamamaktadır. Onun bu niteliği, sonunda kendi yıkımını da hazırlayacaktır! Kafaoğlu’nu konuşturan ise, çöküş işaretleridir. Kafaoğlu, kapitalizmin önceki krizlerini tek tek irdeliyor. Gerçekten de hepsi talep kriziydi. Ancak, sistemin “elebaşısı”
ABD, hepsinde de bir yolunu bulup ayakta kalmayı başarmıştı. Peki bu krizi de atlatabilecek miydi? Dört gerekçe sayılıyor ve sonuç: Atlatamayacak! Kafaoğlu’nin gösterdiği gerekçelerin haklılığı, yazı boyunca irdelediği
krizlerde alınan önlemlerde açıklamasını buluyor.

NEKAHAT DÖNEMİ: EMPERYALİZM
Eski Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdür Yardımcısı Şefik Çakmak, kapitalist sistemin
krizinin, emperyalist sistemde neden ve nasıl devam ettiğini anlatıyor yazısında. Aynı zamanda İP MKK üyesi olan Çakmak, kapitalizmin bu son aşamasında, zengin ülkelerin yoksul Güney üzerinde kurduğu sömürü mekanizmasını anlatıyor. Çakmak, kapitalizmin durumunu yaşlı bir hastaya benzetiyor ve artık bu hastanın koltuk değnekleriyle yürüyemeyeceğine işaret ediyor.

ARTIK ÜRETİM ARAÇLARI
TOPLUMSALLAŞACAKTIR!
Fiyat mekanizmasının da, kapitalizmin talep krizini derinleştirdiğini anlatıyor Şefik Çakmak: Kapitalizmde üretim tüketim için yapılır. Üretimin dağıtımını ise, kâr temeli üzerinde kurulmuş bulunan fiyat mekanizması üstlenmiştir. Kazanç getirmeyen mal ve hizmetin dağıtımını fiyat mekanizması sağlayamaz; dağıtılmayacağı için kazanç
getirmeyen mal ve hizmetin üretimi de söz konusu değildir. Emeğin verimliliğini ve üretimi
sürekli olarak artırmak üzerine kurulu sistem, giderek daha az emek kullanmakta, işsizlik ve alım gücü düşmektedir. “Fiyat mekanizması”, “para” ve “kâr amacı” üçlüsü, artık üretimin önünü tıkamaktadır.

Üretimin kazanç amacı ilişkisi, üretim araçlarının kazanç amacı güdülmeden kullanılmasıyla koparılır. Bu ise üretim araçlarının toplumsallaştırılmasıyla mümkün olur.

ÇOK KUTUPLU BİR DÜNYAYA DOĞRU
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in “Çok kutuplu bir dünyaya doğru” başlıklı yazısı,
Saçak dergisinin Nisan 1987 sayısında yayımlanmıştı. Teori dergisi, yazıyı şöyle tanıtıyor: Henüz Sovyetler Birliği’nin dağılmadığı, küreselleşme programının, Yeni Dünya Düzeni’nin gündeme gelmediği bundan 20 yıl önceki bir yazıyı bugün tekrar yayımlamamızın nedeni, bugünkü gelişmelerin ana yönünü o günden görebilmiş, analiz edebilmiş olmasıdır. Yazının başlığındaki dünyanın çok kutuplu bir seçeneğe doğru gittiği, bugün artık bütün ciddi stratejistlerin
kabul ettiği bir gerçektir. Doğu Perinçek bu gelişmeyi, daha o günden, özellikle ekonomik verilerle, ABD ve Sovyet ekonomilerindeki istikrarlı gerilemeyi sergileyerek ve dünye ekonomisinin çekim merkezinin Pasifik’e kaydığını tespit ederek öngörmektedir. Bunlardan ikisi gerçekleşti. Sovyetler dağıldı. Çin’in büyük ekonomik büyümesi ve diğer ülkelerdeki ekonomik atılımlarla Asya-Pasifik dünyanın kalbi, çekim merkezi haline geldi.
Üçüncüsü, ABD’nin süper güç olmaktan çıkması da eli kulağında. Yazı, ABD’nin çöküşünü, 20 yıl önceden getirdiği güçlü analiz
ve öngörüyle tamamlıyor.

MARKS’IN ÖNGÖRÜLERİNİN,
MATERYALİZMLE İSPATI!
Dosyanın ilk yazısına dönersek… Marks’ın öngörüleri gerçekleşir, kapitalizm son krizine sürüklenirken, Ali Kocatürk’ün konuyu materyalist felsefenin ilkeleri temelinde, bu dili kullanarak tartışması, yazısına bir kat daha değer kazandırıyor. Kocatürk, Marks’ın 150 yıl
önceki öngörülerinin gerçekleşmekte olduğunu, tarihsel materyalist yöntemle ispatlıyor. Kapitalizmin en yüksek aşaması olan mali emperyalizmin çöküşünü Kocatürk’ün kaleminden zevkle okuyabilirsiniz. Bu her satırı bir öncekiyle iç içe geçmiş bütünlüklü yazının son bölümünden birkaç paragraf almakla yetineceğiz:

SİSTEMİN İŞLEYİŞİ
Tüm sistemin işleyişi, ‘katlama’ya dayanmaktadır. Örneğin, 1,000 dolar Yatrım Fon’una para yatıran birisi, bununla 3,000 dolarlık bir borçlanma yapmakta; Yatırım Fon’u bu parayı, 3 yada 4 katlayarak, Hedge Fund’a 10,000 dolar olarak yatırmakta, Hedge Fund, 10 katlayarak, bu Fonlar’ın alt’ına, 100,000 dolar olarak yatırmaktadır. Böylece, toplam kaldırma oranı 100’de 1’e ulaşmaktadır.
Yani, 1,000 dolarlık yatırılmış sermaye ile 99,000 dolar borçlanma yapılmaktadır. Bu Borç Destekli Senetlerin, ya da Katılma Payları’nın değerlerini yitirmeye başlaması, bu
Kağıtların değerlerinde yüzde1 düşme, üzerine, geriye yürüyerek, zincirleme olarak, yatırılan paraları, bu arada açılan kredileri, ortadan silmekte ve tüm sistemi çökertmektedir:
Konut Kredisi – Nakit
Girişlerinde Düşme – Kağıtlarda
Değer Yitirme – Sürekli Zararlar –
İflas...

KREDİ SİSTEMİNDEKİ YOZLAŞMA
Kriz’i doğuran olaylara baktığımızda, Kredilerin Kredi Kartları ve Konut Kredileri olarak açılması ve birikimiyle başladığını ve bu ilksel
birikimin Kredilerin daha sonraki gelişme çizgisinde ortaya çıkan biçimlerinin alt yapısını oluşturduğunu görüyoruz. Konut Kredileri’nden
özellikle ‘itibarsız’ olanların varlık kazanmasının bu birikimin sağlanmasında katkısının zorunlu olduğunu; bu Konut Kredileri’nin, mallaştırıldığını, alım satım konusu yapıldığını, giderek kimi senetlere,
‘değerlenerek’ bağımlı kılındıklarını, Varlık ya da Krediye Dayalı Senetler olarak ayrı birer varlık kazandıklarını ve böylece alınıp satılmaya başladıklarını, yeni kredi ilişkilerinde
‘katlama’larla daha da ‘değerlenerek’ bir sistem oluşturduğunu görmüş bulunuyoruz. Bu gelişim sürecinde, alacak senetlerinin, menkul kıymetlerin, tahvil yada bonoların, yatırım fonlarının, bu fonların fonlarının, tasarruf edilen
paraların, her nevi para, esham, tahvilatın, bu Fonlar’a, global mali piyasalardan, oluk oluk aktığını ve bu Fonlar’ın para ve sermayeyi örnekleyen her şeyi kendine tabi kıldığını,
genişlediğini, 30 trilyon dolarlık türev, gölge, bir güç oluşturduğunu ve egemen bir güç olarak
giderek tüm mali piyasaları, bu gölge güçle, denetimine almaya başladığını görüyoruz. İşte, Kriz, böyle bir olguyla ilgili bulunuyor. Kriz’in, bu çöküntünün, kredi sisteminin yozlaşmasından, global mali piyasaların doğasından, globalizasyondan, kaynaklandığını ve tersine dönerek sermayenin kendisini tahrip ederek yok etmeye başladığını görmüş bulunuyoruz. Kriz, tüm mali sektörü ve global mali piyasaları, kucaklamaktadır.

İMPARATORLUK, DEVŞİRECEĞİ GÜÇLERİ YİTİRMEYE BAŞLADI
İktisadi çıkarlar, stratejik çıkarlara bağlıdır; bunun da en önemli göstergesi, ödemeler dengesi açık ya da fazlalarını bir merkezden
yönlendirmektir.

ABD’nin gücü, dolara endekslenmiştir. Dolar değer yitirdikçe, bu askeri üstünlüğün destekleri de çekilmeye başlayacaktır. Ve nitekim çekilmeye başlamıştır; artık, dolar bu üstünlüğü, sürdürecek, taşıyacak bir güç olmaktan çıkmaktadır.

Mevcut düzen, ideal bir düzen değildir. Mevcut düzeni idealize etmek, bu düzende ayrıcalıklı konum ve çıkarları olanların, saplantısından öte bir şey değildir.

Mevcut düzen, değişecektir. Bu bir tarihi zorunluluktur; toplumsal gelişmenin kaderidir. Çelişkiler, bir dizide gelişir; çözümlenmemiş çelişkiler sürekli birikir. Ussal (mutlak) çelişki, Fonlar’ın varlık ya da yokluğu sorunu, yoklukta çözülmektedir. Engels, bir imparatorluğun çökmesi, dağılması, ordusuna yansır ve de devşireceği güçle koşulludur, diyor. Öyle görünüyor ki, bu Bankalar, Yatırım Bankaları ve Yatırım Fonları’nın oluşturduğu imparatorluk, artık devşireceği güçleri yitirmeye başladığından, nihayet çökme ve dağılma evresine girmiş bulunmaktadır