Teoman Alili, İçişleri Bakanlığı’na yaptığı vatandaşlık başvurusu sonuçlanmadan sınır dışı edildi. Teoman Alili, hakkında verilen sınır dışı kararının ardından bugün yurttan ayrıldı. Sabiha Gökçen Havaalanından Makedonya'ya giden Alili'yi uğurlamak için kalabalık bir grup havaalanında toplandı. Ancak Alili polis ekiplerince ailesiyle bile görüştürülmeden gözlerden uzak bir şekilde uçağa götürüldü.
Teoman Alili hakkında verilen sınır dışı kararının ardından bugün saat 12.00'de Sabiha Gökçen Havaalanından hareket eden uçakla Makedonya'ya gitti.
Sabiha Gökçen havaalanında Teoman Alili'yi yolcu etmek için kalabalık bir grup toplandı. Ailesi, İşçi Partisi üyeleri ve Ulusal Gönüllülerinden oluşan grup Teoman Alili'ye veda etmek istedi ancak polis ekipleri Alili'yi adeta kaçırırcasına kimseye göstermedi. Teoman Alili'nin ailesi kendisine kişisel eşyalarını verme fırsatı bile bulamadı.
Alili'yi uğurlamak üzere Havaalanında bulunan Ulusal Kanal Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Büyükdağlı bir basın açıklaması yaparak, "Teoman Alili'nin bugün gittiğini, ancak en kısa sürede geri döneceğini söyledi."
Büyükdağlı, "Teoman Alili Ulusal Kanal'da yaptığı yayınlar yüzünden bu karara maruz kalmıştır. ancak hiç merak etmeyin, kendisi en kısa sürede aramızda olacaktır. Teoman Alili yurttan uzakta kalacağı dönemde de Ulusal Kanal adına çalışmaya devam edecektir." dedi.
Bir açıklama yapan Teoman Alili'nin annesi ve kardeşi de "Onun yaptığı haberlerden gurur duyuyoruz." dediler.
Teoman Alili, ülkesinden ayrılmadan bir gün önce, Aydınlık dergisine Yabancılar Şube Misafirhanesi’nden bir mektup gönderdi. Alili, mektubunda şöyle sesleniyor:
“Aydınlık’ta doğdum ben… 1 Mayıs 2000 tarihidir Aydınlık yazıişleri toplantısına katıldığım ilk gün. O neydi öyle, demiştim toplantıdan çıktıktan sonra. Aslında konuşulanlardan çok az şey anlamıştım. Dedim ya, Aydınlık’ta doğdum; bir bebek ne kadar anlarsa etrafında konuşulanları, o kadar anlamıştım belki… Ama çok çabuk öğrenmeye başladım kavgayı, mücadele eden haberciliği ve kalemle meydan okumayı…
“Aydınlık’ta öğrendim ben vatanseverliği. Vatanseverlik yaparken savunmayı değil sadece, düşmanla kapışmayı… Düşman?.. Milleti bölmek isteyenlerdi, devletimizi zayıflatmaya kalkıp ülkemizi yok etmek isteyenlerdi. Dost?.. Tekmil millet! Milleti küçümsememeyi, millete inanmayı da Aydınlık’ta öğrendim ben.
“Aydınlık dergisine kapak haberi yaptığımda dünyanın en mutlu insanı olurum. Her haberde gerçeği anlatmış olmanın mutluluğu sarar beni. Ergenekon sorgusunda suç delili olarak evimde çıkan Aydınlık dergisini gösterdiler. Tabii onların en çok korktuğu silah o. Karanlıklar Aydınlık’tan korkar. Şefik Hüsnü’yle başlayan mücadele devam ediyor. Karanlıkların en çok korktuğu silah, Aydınlık, hâlâ elimde…
“Silivri’deki bütün kahramanlara ve büyük milletimize ant olsun,Cumhuriyet Devrimi kazanacak!”