Tayip Erdoğan’ın 'Faşizan Yaklaşım' olarak nitelediğiTürkiye’nin Kurtuluş Savaşıdır!

İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, bugün (26 Mayıs 2009) İstanbul'da yaptığı basın açıklamasında Erdoğan'ın son açıklamalarını değerlendirdi. Gültekik'in açıklaması şöyle;

Recep Tayyip Erdoğan, Güney sınırlarımızdaki mayınlı arazi...

Tarih:

İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, bugün (26 Mayıs 2009) İstanbul'da yaptığı basın açıklamasında Erdoğan'ın son açıklamalarını değerlendirdi. Gültekik'in açıklaması şöyle;

Recep Tayyip Erdoğan, Güney sınırlarımızdaki mayınlı arazileri İsrail’e vermeye karşı halk içinde oluşan muhalefeti aşmak için tarihimize karşı topyekun bir saldırı başlatmıştır.

Tayip Erdoğan, Kurtuluş Savaşımıza saldırmaktadır. “Farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu. Bu aslında faşizan bir yaklaşımın neticesiydi” sözleriyle hedef alınan Türkiye’nin 1915- 1923 yılları arasında verdiği Kurtuluş Savaşıdır.

Çünkü Türkiye’de yaşayan Ermeniler ve Rumlar gibi azınlıklar, bu savaş döneminde esas olarak işgalci düşman güçleri ile işbirliği yaptıkları, cephede savaşan Ordu’yu arkadan vurdukları ve savunmasız kalan sivil halka saldırdıkları için, Kurtuluş Savaşımızın zafere ulaşmasına bağlı olarak Türkiye’de kalma olanağını kaybettiler. Bu kaçınılmazdı.

Gene savaş sırasında yaşanan gelişmelerin sonucu olarak Türkiye’deki Rumlar, Yunanistan’daki Türklerle mübadele edildiler.

Bu gelişmeyi “faşizan” olarak nitelemek ise aslında emperyalist işgalcilerin safında Kurtuluş Savaşımıza saldırmaktan başka bir anlama gelmez.

6 -7 EYLÜL OLAYLARI
Ülkemizdeki azınlıklar, 6 -7 Eylül 1955 provokasyonundan sonra sıkıntılı bir dönem yaşadılar. Olaylardan sonra çok sayıda yurttaş Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldı.

Ama Tayyip Erdoğan, bu olaylar sırasında yurttaşlarımızın yaşadığı acılarla ilgili değildir. Çünkü 6 -7 Eylül provokasyonunun, o zamanki Bayar-Menderes iktidarının bilgisi dahilinde gerçekleştiği bugün artık kanıtlarıyla belgelidir. Tayip Erdoğanlar ise Menderesleri savunmaktadırlar.

Öte yandan 6 – 7 Provokasyonu, Türkiye’nin NATO’ya girmesinden hemen sonra oluşturulan Süper NATO’nun (Gladyo’nun), Türkiye örgütlenmesinin gerçekleştirdiği ilk büyük eylemdir. Bu gerçeği Özel Harp Dairesi'nin daha sonraki yıllarda başkanlığını yapan Sabri Yirmibeşoğlu; “6 -7 Eylül de Özel Harbin işiydi. Ve muhteşem bir örgütlenmeydi” diyerek itiraf etmiştir.

Yani azınlık yurttaşları hedef alan ve Türkiye’den gitmelerine yol açan bu provokasyonun arkasında Amerika ve Amerika’nın Türkiye’deki “derin devlet”i bulunmaktadır.

Tayip Erdoğan ise bilindiği üzere, Amerika’nın “derin” projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi'nin "Eşbaşkanı"dır.

Bu durumda Tayip Erdoğan’ın tutumu, Amerika’nın işbirlikçileri ile birlikte işlediği suçu, “faşizan yaklaşım” adı altında Türkiye’nin üzerine yıkmak olmaktadır.

Tayip Erdoğan, konumunu ve görevini bu vesileyle bir kez daha belli etmiştir. Tayip Erdoğan Kurtuluş Savaşımızın karşısında, emperyalizmin yanındadır.

Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet tarihi boyunca Cumhuriyet karşıtı bütün eylemlerin ve örgütlenmelerin, savunucusudur ve onların mirasçısıdır.

Tayip Erdoğan’ın, bütün milleti ve bu arada AKP’nin önemli bir kısmını karşısına alarak, İsrail’e, 49 yıllığına mayınlı arazileri peşkeş çekmek istemesi de bu tarihsel konumunun gereğidir.