Talat Paşa Komitesi, Talat Paşa’yı katledilişinin 90. Yılında andı.
Geçtiğimiz yıllarda Lozan, Berlin, Paris ve Bakü’de düzenlediği eylemlerle Batı merkezlerinin “Ermeni Soykırımı” yalanlarına karşı çıkan KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş başkanlığındaki Talat Paşa Komitesi, 15 Mart 2011 günü Ankara’da tarihi Büyük Millet Meclisi önünde bir basın toplantısı düzenledi.
Düzenlenen törende konuşan Talat Paşa Komitesi Genel Sekreter Yardımcısı Bülent Esinoğlu, şunları söyledi:
Bugün 15 Mart… Talat Paşa’nın katledilişinin 90. Yılı…
Emperyalizme karşı yürütülen büyük savaşın önderlerinden, vatan savunmasının önde gelen devrimcilerinden Talat Paşa’yı Ankara, İstanbul, İzmir ve Kars’ta düzenlenen toplantılarla bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Talat Paşa, Namık Kemal’le Mustafa Kemal arasındaki devrimci halkadır.
Talat Paşa, bugün yeniden keşfedilmektedir. Bugün vatanı savunmak için Talat Paşa’ya sarılmamız doğaldır.
Bizim Kurtuluş Savaşımız 1914’te başlamıştır. Yani Osmanlı Devleti’nin paylaşılması amacını taşıyan 1. Dünya Savaşından.
Talat Paşa, o zaman emperyalizme karşı yürütülen büyük savaşın önder kadrosu içerisinde yer alıyordu ve Ermenilerle yaşanan sorunları bir Türk-Ermeni meselesi olarak değil, emperyalizme karşı bir Doğu Cephesi sorunu olarak görüyordu.
Çanakkale’de Anzakları nasıl karşıladıysak, Doğu Cephesinde de bizi arkadan vuranlara karşı aynı tutumu aldık.
Bu iki cephe, farklı coğrafyalarda olmasına karşın, vatan savunması için tek cepheydi.
Onun içindir ki; Talat Paşa’nın ve Hükümetin savaş cephelerinin geri hatlarındaki Ermeniler için aldıkları tehcir kararı, zorunlu bir savaş önlemiydi. O karar, Kurtuluş Savaşı’nın zafere ulaşmasında önemli bir dönümdür. Atatürk’ün 1919’da Erzurum ve Sivas Kongrelerini yaparak, Doğuda yaratılan dayanakla İzmir’i kurtarması böyle mümkün olmuştur.
Nitekim tehcir konusunda Ermenistan’ın ilk Başbakanı Kaçaznuni de “Türkler ne yaptıklarını biliyorlardı ve pişmanlık duymalarını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır” demektedir.
YÜZ YILLIK MÜCEDELE DEVAM EDİYOR
Tarihimiz, devrim ve karşı-devrim arasındaki mücadelenin tarihidir.
Bugün yaşanmakta olan da özünde bu iki çizgi arasındaki mücadeledir.
Büyük Ortadoğu Projesi haritasına göre, Irak’ın Kuzeyini, İran’ın Batısını ve Türkiye’nin Güneydoğusunu içine alan geniş bir bölgede “Özgür Kürdistan” adlı bir devlet kurulacak ve bunun başkenti de Diyarbakır olacaktır. Buradan da anlaşılacağı gibi, bu projenin ve proje gereğince hazırlanan haritanın hedef aldığı ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Türkiye’yi yönetmek iddiasında olanlar, ABD’nin bu Büyük Ortadoğu Projesinde “Eşbaşkan” olduklarını ve bu projede Diyarbakır’ı “merkez” yapacaklarını açıkça söyleyebilmektedirler.
Yıllardır Türkiye’ye dayatılan bu proje, ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Abdullah Gül arasındaki görüşmelerde iki sayfa ve dokuz maddelik bir metin halinde de kabul edilmiştir.
Bu düzeyde devlet görevlilerinin, yabancı bir devletin, kendi ülkesi üzerindeki yayılma projesinde görev üstlenmesi, tarihimizde karşılaştığımız ikinci örnektir. Bunun birinci örneği, Osmanlı Sadrazamı Damat Ferit’in, 1919’da, İngiltere’nin Ortadoğu’daki yayılma planlarında görev üstlenmesidir.
İşte 90 yıl sonra Talat Paşa’yı yeniden keşfetmemizin nedeni budur.
SOYKIRIM YALANINA KARŞI MÜCADELE
Bugün, “Ermeni soykırımı” yalanlarına, Lozan, Berlin, Paris gibi Batı merkezlerinde, Bakü ve Lefkoşa’da düzenlediği eylemlerle yanıt veren; “Ermeni soykırımı, emperyalist bir yalandır” diyerek bayrak gösteren Talat Paşa Komitesi’nin hedef alınmasının nedeni budur. Avrupa Parlamentosu, bu nedenle Türk Hükümeti’nden Talat Paşa Komitesi’nin dağıtılmasını istemiştir.
Hatırlatalım: 1908 Devriminin önderleri, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiliz ve Fransız işgalcilerinin emriyle tutuklanıp yargılanmışlardı. İşte bugün Talat Paşa Komitesi Genel Sekreteri Ferit İlsever, Talat Paşa Komitesi Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, Talat Paşa Komitesi Danışma Kurulu üyeleri Doğu Perinçek, Prof. Dr. Emin Gürses’in gece baskınlarıyla götürülmelerine ve kimilerinin tutuklanıp yargılanmalarına neden olan zemin budur. Rauf Denktaş’a “Türkiye, Guantanamo’yu bir model olarak alamaz” dedirten olgu budur. Abdülhamit döneminin jurnalciliği, “gizli tanık” uygulamalarıyla sürdürülmeye çalışılmaktadır.
Avrupalıların emri doğrultusunda bir yandan tutuklama ve baskılarla Talat Paşa Komitesi’ni dağıtmak isteyen iktidar, öte yandan, Batılıların istekleri doğrultusunda Ermenistan’ın taleplerini karşılamaya hazırlanmakta, sınır kapısını açma hazırlıklarını ilerletmekte ve topraklarının beşte biri Ermeni işgali altında olan Azerbaycan’ı arkadan hançerlemektedir.
AKP iktidarı ve emperyalistler işte bunun için Talat Paşa düşmanlığı yapmakta ve “Ergenekon soruşturması” adı altında milli güçlere saldırmaktadırlar.
KARARLIYIZ
Ama Talat Paşa Komitesi, KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş’ın başkanlığında mücadelesini sürdürmeye kararlıdır. Talat Paşa’nın katledilişinin 90. yıldönümünde bu kararlılığımızı bir kez daha ilan ediyoruz.
Kararlıyız, çünkü bu çatışmanın sonucunun belli olduğunu biliyoruz. Devletsiz ve milletsiz kalamayacağımıza göre, 2010’ların dünyasında Türkiye Devleti, milli bağımsızlığına sahip çıkacak, Kemalist Devrimin Anayasası’nda belirtildiği gibi “Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve Devrimci” olacaktır.