SOSYAL GÜVENLİK SALDIRISI

AKP iktidarının IMF, Dünya Bankası ve AB’nin direktifleri doğrultusunda hazırladığı yeni Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısının ayrıntıları biliniyor. Her ne kadar Tayyip Erdoğan, yeni Yasa ile hiçbir hak kaybının olmayacağını ve sendikaların yalan söylediğini iddia etti is...

Tarih:

AKP iktidarının IMF, Dünya Bankası ve AB’nin direktifleri doğrultusunda hazırladığı yeni Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısının ayrıntıları biliniyor. Her ne kadar Tayyip Erdoğan, yeni Yasa ile hiçbir hak kaybının olmayacağını ve sendikaların yalan söylediğini iddia etti ise de, açıklanan maddeler sendikaları değil, Tayip Erdoğan’ı yalanlıyor.

Ana başlıkları ile belirtecek olursak Yeni Yasa;
- Emeklilik yaşını 65 ve 68’e çıkarmakta,
- Ödenecek prim gün sayısını 9 bin yapmakta,
- Emekli maaşını düşürmekte,
- İşini kaybeden işçinin sağlık hizmetinden yararlanması 10 günün ardından sona ermekte,
- Birçok hastalığı kurum hizmetinin dışına çıkarmakta,
- Sağlık harcamalarının yüzde yirmisini sigortalı karşılamaktadır.
Vb. vb.

Ortalama insan ömrünün 66 -67 olduğu ve istikrarlı bir şekilde sigortalı bir işte çalışmanın imkânsız olduğu Türkiye’de, Yasa’da yapılan bu değişikliklerin çalışanlar açısından gerçekten de “mezarda emeklilik”ten başka bir anlama gelmediği açıktır.

AKP, çalışan kesimin ve onların örgütlerinin büyük tepkisine yol açan bu yeni Yasa’yı neden gündeme getirdi?



SİGORTA SEKTÖRÜ YABANCILARA!

Kamunun elinde bulunan Sosyal Güvenlik Kurumlarının çökertilmek istenmesindeki birinci amacın, bu alanda toplam 200 milyar dolar olduğu tahmin edilen büyük maddi potansiyelin, yerli ve yabancı tekellere aktarılması olduğunu söyleyebiliriz. Yabancı tekellerin bu alanda faaliyetine izin veren 2001 tarihli yasanın yürürlüğe girmesinden bu yana yaşanan gelişmeler, bu niyeti bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor.

İktidar bu konuda yasal düzenleme ile yetinmemiş, halkı kamu sosyal güvenlik kurumlarından uzaklaştırmak için de bir dizi tedbiri uygulamaya koymuştur.

Örneğin kamu kurumlarının zarar etmesi için hem ihtiyaç duyulan kaynakların aktarılmasını engellemiş, hem de elini bu kurumların kasalarından çekmeyerek büyük zararlara yol açmıştır.

Emeklilik için gerekli pirim gün sayısını önce 7 bine çıkarmış, şimdi de 9 bine çıkararak, mezarda emeklilik dayatması ile halkı özel şirketlere yönlendirmiştir.

Bütün bu ve benzer adımların ardından bugün özel yerli ve yabancı sigorta şirketlerine pirim yatıran Türk vatandaşlarının sayısı 2007 Ekim ayı itibarıyla bir milyon 392 bin 961’e ulaşmıştır.

Yabancı sigorta şirketlerinin 2007 yılı itibariyle yaptığı kâr transferi ise 500 milyon dolara yaklaşmıştır.

Yabancılar henüz yolun başında bulunuyorlar. Piyasanın büyüklüğü göz önüne alındığında yurtdışına aktarılacak kaynağın büyüklüğü kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Bu durumda Hükümetin çıkarmayı düşündüğü Yeni Yasa’nın öncelikli amacının, bir yandan devletin sosyal güvenlik alanındaki varlığını budayarak halkın ulus devlete olan güvenini yıkmak, diğer yandan bu alandaki büyük kaynakları yabancılara peşkeş çekmek olduğunu söyleyebiliriz.



İKTİDAR, KRİZE HAZIRLANIYOR!

İktidar, söz konusu yasa ile aynı zamanda, emekçi örgütlerine de büyük bir darbe vurmaktadır. AKP’nin bu düşünceyle, yaklaşmakta olan büyük krize bir anlamda kendi açısından hazırlık yaptığını da söyleyebiliriz.

Kriz daha bugünden kapımızda… Hükümet de bu gerçeği inkâr edemiyor. Kriz herkesi vuracaktır. Ama hiç şüphe yok ki en başta işbaşında bulunan iktidarı vuracaktır.

Krizin kapıyı daha da şiddetle çaldığı günlerde, Hükümet’in karşısında doğru dürüst muhalefet yoksa, o durumda iktidar, “zor günleri” daha rahat atlatabileceğinin hesabını yapmaktadır.

Bu amaçla AKP’nin düşündüğü tedbirlerin şunlar olduğu anlaşılıyor:

1. “Türban”, “YÖK”, “Ergenekon” vb. operasyonlarla siyasi rakipleri bir hesaplaşmaya çekmek ve koşulların AKP açısından en elverişli olduğu bugünlerde kesin sonuç almak, muhalefeti dağımak…

2. Yeni Sosyal Güvenlik Yasası ile işçi sınıfından ve emek örgütlerinden gelebilecek muhalefeti bugünden engellemek.

3. Özelleştirme ve diğer düzenlemeler ile ülke içindeki yabancı varlığını maddi olarak büyütmek, milletten tamamen kopan iktidara, ülke içinde dayanacak bir zemin yaratmak.

4. Kürt sorununda ABD’nin öngördüğü düzenlemeyi yaparak, bu ülkenin Türkiye’deki siyasi ve askeri varlığını; yükselen ulusalcı dalgaya karşı daha güçlü bir koruma şemsiyesine dönüştürmek.

Yeni Sosyal Güvenlik Yasası, bu bütünsel program içinde anlam kazanmaktadır.



SON SÖZ

Emek platformu uzunca bir aradan sonra, alanlara çıkma kararı aldı. İktidarın saldırısına karşı emekçilerin üretimden gelen gücünü kullanacak.

Yukarda açıkladığımız bütünsel program ışığında olaya baktığımızda emekçilerin Yeni Yasa’ya karşı mücadelesi, basit bir hak mücadelesinin ötesinde anlamlar taşımaktadır.

Emekçilerin tepkisinin alanlarda toplanıp, taleplerini dile getirmelerinin ötesine varması gerekmektedir.

Türkiye bir Milli Hükümet’e kavuşmadan, emekçilere, tüm halka ve Türkiye’ye yönelik saldırı durmayacaktır.

Onun için sorun, iktidar sorunudur.

Bütün milli güçlerin birliği ve Ankara’da milli bir Hükümet!

Emekçi hareketinin hedefi iktidar olmalıdır…

mbgultekin@ip.org.tr