Tayfun Talipğolu'nun Aydınlık Dergisinin 20 Eylül 2010 Tarihli sayısındaki Referandum sonuçlarını ve Silivrideki tutsaklarla ilgili değerlendirmelerde bulunduğu röpörtajını dikkatinize sunuyoruz.
TRT’de çalışması kadar ayrılması da tartışma yarattı. Tayfun Talipoğlu, geçen hafta sonu basında yer alan tek cümlelik veda mesajıyla gündeme geldi: “Kendime ve programıma olan saygıyı yitirmemek için istifa ediyorum” Talipoğlu’na ulaştık ve TRT’den ayrılışını konuştuk.
“DEMOKRATLIK ADINA VİTRİNLERDEN BİRİYDİM"
Bam Teli programı çok izlenirken 2008’de NTV’den ayrılıp TRT’ye geçti. Bu geçiş eleştiri oklarını üstüne çevirdi. Talipoğlu, iki ay gerçekleşen gündemeyse yeni gelen bu ayrılışın nedenini şöyle anlattı: “Türkiye’deki genel gidişte ve doğal olarak TRT’ye yansımasında artık orada olmamam gerektiğini düşündüm. Niye düşündüm? Hani bir gemi vardır, bu gemide istemediğiniz uygulamalar yaşanır. Dersiniz ki ‘Ben orada tayfaydım, benim haberim yoktu. Ama olduktan sonra orada kalmak çok normal değildi. Bu gemide olmamalıyım diye gördüm. Çünkü bir okuyucum
bana kendi yazdığım kitabı gönderdi. Bugün Eskişehir Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın
kitabında yazdığı birtakım şeyleri ben yirmi sene önce yazmışım, kitaplaşmış Benim Yolum
kitabında. Okuyucum şöyle diyor: ‘Bunları sen yazmıştın!’ Bir an düşündüm. Zaman zaman
özeleştiri yapmak lazım, sisteme kaptırıp gidiyorsunuz kendinizi. Bir iktidara bu kadar güç verirseniz verirseniz tutamazsınız. Tamam demokratlık adına bizim gibi vitrin isimler oldu. Bu
vitrinlerden biriydim itiraf ediyorum.”
“HALKOYLAMASINDA DEMOKRASİ TARTIŞIYORUZ, SİLİVRİ’DE DAVA SÜRÜYOR”
Talipoğlu’na “NTV’den ayrılıp TRT’ye geçtiğinizde de demokrasi sorunları vardı. TRT’de kadrolaşma o zaman da vardı. O zaman niye TRT’yi seçtiniz peki?” diye sorduk. Talipoğlu’nun sorumuza yanıtı şöyleydi: “TRT’den geldi teklif. Hani başka yerden geldi de biz mi gitmedik diye düşünmek gerekiyor biraz burada. İkincisi bakın ister özeleştiri kabul edin, ister başka bir şey ama şu var: Umut ediyorsunuz. Bu söylemlere inanmak istiyorsunuz. Türkiye’nin barışması gerektiğine inanmak istiyorsunuz. İnanmak istediğine inanıyor insanlar çünkü sizin bulunduğunuz cephede bu desteği de bulamıyorsunuz. Kendinizce mazeretler de buluyorsunuz. “Mazeret” diyorum tırnak
içinde bak. Diyorsunuz ki ‘Olsun hiç olmazsa sesimi duyuracak bir yer buldum.
Bana da karışmıyor.’ Ama yüzde 47’ye kadar kadrolaşma filan bu kadar bariz değildi.”
Talipoğlu, halkoylamasını yorumlarken Ergenekon Davası’yla ilgili bir de özeleştiri yaptı: “Orada bir dava yürüyor Silivri’de. Orada bir sürü insan var. Biz burada demokrasi tartışıyoruz. Herkes
halkoylamasında demokrasi tartış ıyor. “Yetmez ama Evet’çiler” var. “Türkiye’de şöyle olacak böyle olacak” deniyor. Kardeşim orada bir sürü insan yatıyor. Sadece bir gazeteci değil. Sizin de ekibinizden insanlar yatıyor şu anda. Yarın bu bizim de başımıza gelebilir. Bu insanlar açmıyorlar bir yere, tutuksuz da yargılanabilirler. Herkes, ben dahil, özeleştiri yapmak zorunda. Ben özür diliyorum, duyarsız kaldık bu işe.”