“Şeker Bayrak’tır, Şeker Vatandır”

Şeker-İş Sendikasının pancar üreticileri için hazırladığı broşürün kapağı, bütün zemine yayılmış Türk Bayrağı ve çiftçinin elindeki pancar resminden oluşuyor. Altında ki üç satırlık sunuş yazısında ise “Bayrağına, Toprağına, Ekmeğine Sahip Çık” diye...

Tarih:

Şeker-İş Sendikasının pancar üreticileri için hazırladığı broşürün kapağı, bütün zemine yayılmış Türk Bayrağı ve çiftçinin elindeki pancar resminden oluşuyor. Altında ki üç satırlık sunuş yazısında ise “Bayrağına, Toprağına, Ekmeğine Sahip Çık” diye seslenilmiş. Şeker ve vatan. Bu iki kelimenin yan yana nasıl bir anlam ifade ettiğini en iyi bilenler Kurtuluş Savaşını yapanlar olsa gerek.

Şeker Cumhuriyet’ti, Şeker, Sanayi, Tarım ve Hayvancılıktı
Şekerin tarihi Cumhuriyetle başlar. Uşak’ta, daha savaşın külleri arasında, 19 Nisan 1923 tarihinde başlar ilk fabrika kurma çalışması. 1933 yılına kadar inşası tamamlanan Uşak, Alpulu, Turhal ve Eskişehir fabrikaları ile 1950 yılına kadar gelinir. 1950’den günümüze kadar inşa edilenlerle birlikte 31 fabrikaya ulaşır. Ülkenin bütün şeker ihtiyacı karşılanıyor, hatta Ortadoğu ülkelerine, ihracat olanağı doğuyordu..

Şeker fabrikaları, bünyesinde kurduğu makine fabrikaları ile, artık kendi fabrikalarını kurabiliyor ve sanayinin önemli yatırımlarında kurucu işlev üstlenebiliyordu.

1926 yılında tüketilen 63.4 bin ton şekerin yalnızca 573 tonu ülkemizde üretilirken, 1976 yılında 1.2 milyon ton şeker üretilirken, tüketim 939 ton düzeyine çıkmış. Kişi başına yıllık şeker tüketimi 1926 yılında 4.6 kilogram iken, 1976 yılında 22.9 kilogram olmuş. (*)

Tarıma yeni bir ürün kazandırmış, bir dekarının ürettiği oksijeni, üç dekar ormanınkine bedel olan pancar, artık tarımın önemli ürünü arasına girmiş. 1927 yılında 6664 aile pancar üretirken, bu sayı hızla yükselmiş, 1956 yılında 56 bine, 1971 yılında ise 223 bine çıkmış.

Pancar, şeker sonrası posa olan küsbenin zengin vitamini ile, hayvancılığın ve süt üretiminin beklenenden hızla gelişmesine yol açmış. Şeker fabrikalarını çevreleyen yüzlerce köy, biri pancar olmak üzere artık iki ürün elde eder olmuş, hayvancılık ve süt mamulleri alanında büyük gelişme kat edilmiş.

Devletin desteği ile kurulan Pankobirlik ise, artık Türkiye’nin önemli köylü örgütleri alanına girmiş.

Cumhuriyet Yıkılırken, Cumhuriyetin Fabrikalarına da saldırıldı
IMF’ye 22 Haziran 2000 tarihinde verilen niyet mektubunda, Şeker Fabrikaları A.Ş’nin de özelleştirme kapsamına alınacağı belirtildi. 20. 12. 2000 gün ve 2000/92 sayılı kararla özelleştirme kapsamına alındı. Buna göre 25 Şeker Fabrikası ile, Ankara, Afyon, Erzincan, Eskişehir, Turhal Makine Fabrikaları, Elektromekanik Aygıtlar Fabrikası ve Afyon, Ankara ve Sarımsaklı Tohum İşletme Fabrikaları satılacaktı.

Bu fabrikaların üretimi daraltıldı, fabrikalar yenilenmedi.

Bu yetmedi pancar üretim alanlarına saldırıldı. Köylüye kotalar kondu. Şu kadardan fazla üretemezsin dendi.

Cargill ve kaçak şeker ülkeyi işgal etti.

Şeker ithaline izin veren Şeker yasasından sonra emperyalist tekellerin saldırısı başladı. Yerli üretim engellenip ve pancara kotalar konurken, TMO’nun kapatılmayan 26 silosu Cargill’in mallarının depolanmasına sunuldu. Genleriyle oynanmış ve sağlık kurumlarının insan sağlığını bozucu etkileri için uyardığı mısırdan üretilmiş Amerikan şekerleri ve mısırları siloların yeni konuğu oldu.

Abdulkadir Aksu’nun kardeşi Şeker Genel Müdürü
AKP milletvekili Mevlüt Akgün’ün sorusuna Gümrük Müsteşarlığı üzerinden verilen cevaba göre, ülkemize giren kaçak şeker miktarı 1.2 milyon tona ulaşmış. Bu miktardaki kaçak şekerin her yıl nasıl girebildiği, hükümetin bunu neden engellemediği ise ayrı bir soru.

AKP’nin kaçakçılığı önlemekle görevi de bulunan İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu’nun kardeşi Mehmet Azmi Aksu, Şeker Fabrikalarının Genel Müdürlüğüne getiriliyor. Ne bu Genel Müdür, ne de İçişleri Bakanı kardeşi, Suriye sınırı ve Mersin limanından girdiği herkes tarafından bilinen bu kaçakçılığın önlenmesi için bir adım atmış değiller. Neden?

Bor diye bir ilçe
Çoğumuzun kimi zaman kullandığı “geçti Bor’un pazarı…” deyimdeki adından fazla bir şeyini bilmediğimiz Anadolu’nun bir ilçesinde, Cumhuriyetin ekonomisini yıkmaya kalkışanlara karşı bir bayrak yükselişine tanık oluyoruz. Bor, bugünlerde beklide tarihinin en anlamlı günlerini yaşıyor.

Art arda kapanan Şarap, Tuğla, yem ve deri fabrikalarından sonra Şeker Fabrikasının özelleştirilmesi girişimi bardağı taşıran damla olmuş. şehrin üzerine kabus çökmüş adeta.

1983’de Şeker fabrikasının açılışına kadar küçük bir kasaba durumundaki ilçe, şimdi 30 bini geçmiş. Kamu kurumlarının götürdüğü diğer güzellikler burada da var. Eğitim seviyesinin yüksekliği, halkının gelişmelere karşı duyarlı oluşu, ilişkilerdeki uygarlık, hırsızlığın, gasp, kan davası gibi suçların neredeyse olmayışı ve sokaklarının temizliği ile, Cumhuriyetin yarattığı bir kent olmuş.

AKP’nin şeker fabrikalarından Bor, Ilgın ve Ereğli’yi Haziran ayına kadar elden çıkarma niyetini açıklamasıyla, Şeker-İş Bor Şubesi fabrikayı korumak için seferber olmuş. Önce işçi ailelerine fabrikayı anlatmışlar. İşçilere eşlerine götürmeleri için özel bildiriler hazırlamışlar. Ardından fabrikanın bölge esnafına ve ticaretine yaptığı katkılarını rakamlara döktükleri bildirileri, esnaflara dağıtmışlar. Bilgilendirme çalışmaları köylülere kadar uzanmış. Bor-Şeker’in her yıl 17.111 çiftçinin ürününü aldığı, pancar ödemesi olarak köylülere aktarılan kaynağın 42 trilyon liraya ulaştığı hatırlatılmış. Köy köy dolaşıp, 7000 bildiri dağıtmışlar.

Şube Başkanı Celal Tuğrul genç, ülkesine bağlı, işçilikten kopmamış örnek bir işçi lideri. Her yolu deniyor vatan bilincinin ve fabrikaya sahip çıkmanın yayılması için. Niğde Üniversitesinden Araştırma Görevlisi Sayın Bayram Ünal’ın yardımı ile, www.borseker.org ve www.turkseker.org adlı iki site kuruyorlar. Üye sayısı kısa zamanda 700 kişiye ulaşmış. Bu sitelerde şehrin dışına uzanıyor, şekerin ve pancarın önemini anlatıyor, milletvekillerine bölge halkının tepkilerini ulaştırıyorlar.

Celal Başkanın yaptığı basın açıklamalarının ve gazetelerde çıkardıkları haberlerin, tv programlarının dosyası kocaman bir klasör olmuş.

28 ilde ortak eylem
Şeker-İş Genel Başkanı İsa Gök, Bor, Ilgın ve Ereğli gibi, “yüksek teknolojide üretim yapan ve karlı üç fabrikanın özelleştirilmesi ile Şeker Piyasasının ve fiyatının kontrolünün yabancıların eline geçeceğini” söylüyor. Mayıs ayındaki özelleştirme takvimini dikkate alarak, 24 Nisan tarihi için Başkanlar kurulunu toplantıya çağırıyor. AKP bir an önce bu fabrikalar elden çıksın diye 12 Nisan günü gazetelerdeki ilanla ihalenin başladığını açıklıyor. Şeker-İş bunun üzerine toplantıyı olağanüstü olarak 16 Nisan tarihine çekiyor. Şeker-İş, 28 ilde ki şeker fabrikalarında ortak eylemler yapma kararında.

Bor Şeker Kurultayı
Bor Şube Başkanı Celal Tuğrul çıtayı daha da yükseltiyor.” Bu fabrikalar sadece işçinin değil, köylünün ve esnafındır aynı zamanda.” 30 Nisan tarihinde büyük bir Şeker Kurultayı düzenlemek amacıyla yollara düşüyor. Her mücadelede olduğu gibi bunda da en önemli desteği olarak Ulusal Kanal’ı yanı başında buluyor. İki günlük sıkı bir görüşme trafiğinden sonra bu vatanseverlik duygusunun herkeste olduğunu görüyor, Kurultay isteği bölgenin sınırlarını aşacak boyuta ulaşıyor.

Şeker-İş Bor Şubesi, Ziraat Odası Niğde Şube Başkanı Bayram Ali Özdemir, Niğde Belediye Başkanı Mümin İnan, Bor Belediye Başkanı Yavuz Can ve Ulusal Kanal’ın çağrıcı olduğu kurultaya, ayrıca İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Şeker-İş Genel Başkanı İsa Gök, ODTÜ Öğretim Görevlisi yıldırım Koç, ADD Bor Şube Başkanı Ganime Şeren, Tüm Muhtarlar Derneği Niğde Şube Başkanı Feridun Bilge ve Bor Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ramazan İri konuşmacı olarak katılacaklar.

Şekerden Cumhuriyetin ve vatanın sesi yükseliyor artık.