Şeker

Şeker İş Sendikası 5 Mayıs tarihinde Erciş’de başladığı; “Bayrağına, Toprağına, Ekmeğine Sahip Çık!” mitinglerini Türkiye’nin dört bir yanında sürdürüyor. Son miting 18 Mayıs’ta Ankara’da, Polatlı’da yapılacak.
Ardından Mayıs ayının sonunda, ülk...

Tarih:

Şeker İş Sendikası 5 Mayıs tarihinde Erciş’de başladığı; “Bayrağına, Toprağına, Ekmeğine Sahip Çık!” mitinglerini Türkiye’nin dört bir yanında sürdürüyor. Son miting 18 Mayıs’ta Ankara’da, Polatlı’da yapılacak.
Ardından Mayıs ayının sonunda, ülkenin dört bir yanından, şeker fabrikalarının bulunduğu merkezlerden Ankara’ya yürünecek?
Ankara’daki görmeyen gözlere ve duymayan kulaklara Anadolu insanının haykırışı ulaştırılmaya çalışılacak
Şeker üreticisi, şeker işçisi ve Şeker İş Sendikası ne istiyor?

Durum
Türkiye büyük bir şeker pazarı. Ve Dünyanın dördüncü büyük üreticisi. 28’i kamuya ait olmak üzere toplam 31 şeker fabrikası faaliyette.
Şeker fabrikaları Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış durumda. Ülkenin her tarafında istihdam yaratmak ve gelir dağılımının ülke genelinde adaletli bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak ve ulusal birliğin sağlanmasına katkıda bulunmak açısından bu durumun taşıdığı önem yadsınamaz.
Şeker, toplam olarak 123 bin kişiye istihdam sağlıyor. Şeker pancarı üreticisi hane sayısı ise 350 bin. Şeker üretiminin yan ürünlerinin hayvancılıkta kullanıldığını da hesaba katarsak, beş milyonun üzerinde insanımızın geçimini doğrudan ilgilendiren bir ürün söz konusu olmaktadır.
Mevcut şeker sanayimiz, Türkiye’nin tüm ihtiyaçlarının karşılanmasının ötesinde ayrıca ihracat da yapabilecek kapasiteye sahip.
Ama son yıllarda Batılı tekellerin tatlandırıcılarına Pazar payı açmak amacıyla pancar üretimine kota konmuş bulunuyor.

Sinsi plan
Emperyalist devletlerin ulusal ekonomimizi tasfiye amacıyla yürüttüğü özelleştirme saldırısı şimdi şeker sanayimize gelmiş dayanmıştır. Şeker sanayisi yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı gibi ekonomimizin can damarlarından biri. Ekonomik çökertmenin tamamlanabilmesi için bu can damarının da kesilmesi gerekiyor.
AKP Hükümeti, şeker fabrikalarından üçünü 2006 yılı içinde özelleştirme kapsamına almış bulunmaktadır.
Çok sinsi bir plan yürürlüğe konmuştur. Bu yıl özelleştirilmesi düşünülen Niğde Bor, Konya Ereğli ve Konya Ilgın şeker fabrikaları, mevcut fabrikalar içinde en düşük maliyetle üretim yapan fabrikalardır. Bu fabrikaların yaptığı üretim, Türkiye’de şeker fiyatlarının aşağı çekilmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır.
Üç fabrikayı özelleştirdiğiniz zaman, kamunun ürettiği şeker çok pahalı hale gelecek, bu durumda yerli ve yabancı şeker tekelleri ile rekabet olanaksız olacağı için bütün şeker fabrikaları teker teker kapanacaktır.
İşte plan budur.
123 üç bin işçinin, 350 bin şeker pancarı üreticisi ailenin ekmeği ile oynanmaktadır.
Niçin?
Çünkü Almanya, Amerika gibi büyük şeker üreticisi ülkelerin elinde büyük şeker stokları vardır. Türkiye pazarının bu şeker stoklarına açılması gerekmektedir.

Bor Şeker Kurultayı
30 Nisan günü Niğde’nin Bor ilçesinde Şeker iş sendikası, Niğde Ziraat Odası ve Ulusal Kanal birlikte; “Bayrağına, Vatanına, Ekmeğine Sahip Çık!” sloganı ile Şeker Kurultayı düzenlediler.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in, Şeker İş Genel Başkanı İsa Gök’ün, Öğretim üyesi Yıldırım Koç’un da konuşmacı olarak katıldığı Kurultay’a doğal olarak “mütareke basını” tek satır yer vermedi.
Ama 450 kişilik salonu yaklaşık 800 işçi ve üretici tıklım tıklım doldurmuştu.
15 kadar köy muhtarı vardı.
70 kadar Ereğli Şeker Fabrikası işçisi, sendika şube yöneticileri ile birlikte salonda yerlerini almışlardı.
CHP’den, MHP’den Saadet Partisi’nden ve İşçi Partisi’nden çok sayıda yerel yönetici, Ulukışla Belediye başkanı sayın Hacı Avşar bir aradaydılar.
Bor Şeker Fabrikasının müdürü, yardımcılarıyla birlikte, şeker işçisi ve üreticileriyle omuz omuzaydılar.

Program
Kurultay gösterdi ki bütün bir millet emperyalist saldırıya direnmek kararındadır. Bir milli iktidarın işbaşına gelmesi durumunda neler yapması gerektiği konusunda da çok geniş bir fikir birliği oluşmuştur.
Sözünü ettiğimiz siyasi partilerden ve kesimlerden Kurultay’a katılan herkes;
- “Avrupa Birliği’ne hayır!”,
- “Özelleştirmeye hayır, halkçı devletçi ekonomi”,
- “Türkiye, Vaşington ve Brüksel’den değil Ankara’dan yönetilsin, Tam Bağımsız Türkiye” ,
- “Gümrük Birliği’ne hayır! Tarım desteklensin, ulusal sanayi korunsun” dedi.
İşte bugün milletimizin etrafında birleştiği program budur.

“Dip dalgası”nın iktidarı
Niğde’nin Bor ilçesinde yüzlerce Kurultay katılımcısı tarafından bir kez daha dillendirilen bu program, her geçen gün aldığı destekle ete kemiğe bürünmekte ve önüne geçilmesi imkansız bir çığa dönüşmektedir.
Bu çığ, Atilla İlhan’ın sözünü ettiği “dip dalgası”dır.
Önümüzdeki dönem hep birlikte bu “Dip dalgası”nın iktidara yürüdüğünü göreceğiz.
Şeker işçisi ve pancar üreticisinin olduğu kadar, ülkenin kaderi de bu “dip dalgası”nın iktidar olmasına bağlıdır.
Şeker işçisi ve Şeker İş Sendikası bu kader mücadelesinde bugün ön saflarda mücadele ediyorlar.
Bu mücadelede onlarla omuz omuza olmak; vatanımızı, bayrağımızı ve ekmeğimizi savunmanın bugün almış olduğu biçimdir.
mbgultekin@ip.org.tr