Perinçek, Senem ve Çiçek iki yıldır tutuklu:İŞÇİ PARTİLİLERE YÖNELTİLEN SUÇLAMALAR HANGİ DELİLLERE DAYANDIRILIYOR?

• Ergenekon tertibi, 21 Mart 2008’de İşçi Partisi’ne fiili taarruza geçerek yeni bir boyut kazanmıştı. İşçi Partisi Genel Merkezi’nde yapılan aramanın bütünüyle kanunsuz olduğunu tespit eden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği iddianame, İşçi Parti...

Tarih:

• Ergenekon tertibi, 21 Mart 2008’de İşçi Partisi’ne fiili taarruza geçerek yeni bir boyut kazanmıştı. İşçi Partisi Genel Merkezi’nde yapılan aramanın bütünüyle kanunsuz olduğunu tespit eden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği iddianame, İşçi Partisi yöneticilerine yöneltilen suçlamalara dayanak hiçbir kanıt bulunmaması ve AKP İktidarının Silivri’de yürütülen yargılama hakkında “özel mahkeme kurduk, özel yargılama yapıyoruz” itirafları geçen iki yıllık süreci özetlemektedir.
• Doğu Perinçek, 2 yıldır neden tutuklu? İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in tutukluluğu 21 Mart 2010’da üçüncü yılına girdi. Sayın Perinçek, hangi delile dayanarak suçlanıyor? Tutuklanmasını ve hatta suçlanmasını gerektirecek delil var mı?

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Genel Sekreteri Av. Nusret Senem ve Basın Bürosu Başkanı Hikmet Çiçek'in tutuklulukları 2 yılını dolduruyor. İP Merkez Disiplin Kurulu Üyesi Emcet Olcaytu, 1,5 yıldır, Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya 4 aydır tutuklular... Ergenekon tertibi kapsamında, sürdürülen haksız, kanunsuz ve gayrımeşru uygulama, milletin vicdanını kanatmaya devam ediyor.

Tayyip Erdoğanları, Beşir Atalayların itiraf ettikleri gibi Silivri'de "özel mahkeme" kuruldu, "özel yargılama" yapılıyor. Cumhuriyet yıkıcılığının odağı olduğu Anayasa Mahkeme kararı ile tescil edilen sabıkalı AKP'nin, Anayasa'yı döne döne ihlal eden, bu Yüce Divanlık suçları, toplumun bütün kesimlerinin artan tepkisi ile karşılaşıyor.
Tayyip Erdoğanlar, "özel mahkeme kurduk, özel yargılama yapıyoruz" diyor. Mahkeme Başkanı, "yalan, bunu iddia edenlerin alınlarını karışlarım" diyor. Cevap İçişleri Bakanı Beşir Atalay'dan geliyor; "Evet, Silivri'de özel mahkeme kurduk ve özel yargılama yapıyoruz!"

DOĞU PERİNÇEK VE İŞÇİ PARTİLİLERE YÖNELTİLEN SUÇLAMALAR HANGİ DELİLLERE DAYANDIRILIYOR?
Büyük bir psikolojik savaş saldırısıyla yürütülen Ergenekon tertibinde, Sayın Doğu Perinçek ve İşçi Partisi hakkında her gün yeni bir yalan, yeni bir iftira gazete manşetlerini dolduruyor.
Kamuoyu yanıltılarak Doğu Perinçek ve İşçi Partisi yöneticilerine yönelen haksız, kanunsuz uygulamaların üstü örtülmek isteniyor. Oysa Gladyo merkezinin, “asrın davası” dediği olay neticede Mahkemeye sunulan iddianame ve delillere dayanma iddiasıyla sürdürülüyor.
Kamuoyundan gizlenen ve Milletin yeterince bilgi sahibi olmadığı nokta da burasıdır.
Doğu Perinçek, neden suçlanıyor? Bu suçlamalar hangi delillere dayanıyor?
Sayın Perinçek, sözde Ergenekon örgütünün kurucu ve yöneticisi olmakla suçlanıyor. ETÖ’nün hedefi ise malum! Peki, bu suçlamanın delilleri neler;
Üç ana başlıkta bu deliller:
1. Tuncay Güney Mülakatı ve Ergenekon şeması
2. İşçi Partisi’nde bulunan Partiye ait belgeler, bildiriler, kararlar…
3. Telefon konuşmaları

Baştan sona yalan ve iftiralarla dolu Tuncay Güney Mülakatının, yasal olmadığı, yasal yollarla elde edilmediği ve suçlamaya, hükme esas alınamayacağı bizzat yargılamayı yürüten İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. MİT ve Başbakanlık, Tuncay Güney Mülakatındaki bilgilerin saçma sapan, bilgi kirliliği ve maksatlı propaganda olduğunu resmen açıkladı. Bu mülakata dayanılarak düzenlenen Ergenekon şeması açılmadı. 69 ismin yer aldığı şemada altı isin açıldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kalan 63 ismin üzerine “bu kişilerin saygınlığını korumak” gerekçesiyle açmadı. Saçma sapan iddialar ile bilgi kirliliği amaçlı düzenlenen Şema da Mahkeme salonunun çöp sepetini boyladı.

İşçi Partisi’nde bulunan belgeler: Hepsi İşçi Partisi’nin Anayasa güvencesi altında, yasal, meşru siyasi faaliyetinin belgeleri. Tek bir tanesinde bile suç yok! Bir tanesinin bile suç ve suçlamayla ilgisi yok! Bu, siyasi partileri ve bu arada İşçi Partisi’ni de izlemekle görevli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tespiti.
Telefon konuşmaları için Sayın Perinçek, dinleyen ve kaydedenlere teşekkür ederek ”Bunlar bizim vatanseverlik kayıtlarımız, hepsini kitap olarak yayınlayacağız” dedi. Telefon konuşmaları suç değil İşçi Partisi’nin iftihar kaynağı!
Bir de kanunsuz olduğu tartışmasız olarak kesinleşen aramalarda elde edildiği iddia edilen 4 adet CD var. Bunlarla esas olarak İP Genel Sekreteri Nusret Senem ve İP Basın Bürosu Başkanı Hikmet Çiçek’e suçlama yöneltiliyor. Bu CD’lerin İşçi Partisi’nde bulunmadığını, bilahare delil torbalarına sokuşturulduğu artık tartışma konusu olmaktan çıktı. Bizzat İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bu dört adet CD’nin İşçi Partisi’nde bulunmadığını belgeledi, tutanağa kaydetti.

İşte o binlerce sayfalık iddianame ve milyonlarca sayfalık eklerinde İşçi Partisi’ne yöneltilen suçların sözde delilleri bunlardan ibaret. Başka kanıt, başka suçlama yok!
Ancak kanıtsız suçlamalarla Doğu Perinçek, Nusret Senem ve Hikmet Çiçek’in tutuklulukları üçüncü yıla giriyor.

İŞÇİ PARTİSİ’NE YÖNELTİLEN SUÇLAMALAR
BİR KEZ DAHA ÇÖKTÜ
İşçi Partililere yöneltilen suçlamalarda, aramalarda elde edildiği iddia edilen “delil”lere dayanılıyordu. İşçi Partisi ise bu “delil”lerin aramalarda bulunmadığını, tutanaklarda yer almadığını, delil torbalarına sonradan sokuşturulduğunu ısrarla belirtiyordu.
Bu “delil”lerin başında “Yargıtay krokisi”, “Büyükanıt güvenlik notları” ve benzerinin yer aldığı iddia edilen CD’ler, “Karargahevleri Şeması” fotokopisi geliyordu. Ergenekon Davasında, bunların İşçi Partisi’nde bulunmadığı kanıtlanmış, CD’lerin İşçi Partisi’nde bulunmadığı Mahkeme heyeti tarafından da tespit edilerek, tutanağa geçirilmişti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesi ile Doğu Perinçek, Nusret Senem ve Hikmet Çiçek başta olmak üzere Ergenekon tertibi kapsamında yargılanan İşçi Partililere yöneltilen suçlamalara dayanak gösterilen sözde “delil”lerin, üretilmiş sahte malzemeler olduğunun bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu iddianamede kesin olarak tespit edilen olgular karşısında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, sözde “kanıt”ları çöpe atarak, Doğu Perinçek, Nusret Senem, Hikmet Çiçek ve Emcet Olcaytu’yu derhal tahliye etmek zorundadır.

ARKALARINDA AMERİKAN KILICI
UYGULANAN TÜRK HUKUKU DEĞİL, GLADYO HUKUKU
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de haklı olarak Mahkeme'ye soruyor; "Sizin arkanız da kimin kılıcı var?". Cevabını yine Sayın Perinçek veriyor;
"Sizin mahkemeniz ve Beşiktaş’taki birtakım mahkemeler ve hâkimler Türk yargısından kopmuştur, ayrılmıştır.Sizin arkanızda Amerikan kılıcı var!" Bu tespitin ardından bir de çağrı yapıyor: "Sizde biraz hâkim onuru, hâkim namusu olması lazım değil mi? Bunlara bir tavır almanız gerekmez mi?
Burada bir savaş yürütülüyor. Türkiye bir savaşın içine girmiştir.
Çuvallar geçirilmiş, Eşref Bitlis’ler, Uğur Mumcu’lar, Muammer Aksoy’lar, Ahmet Taner Kışlalı’lar hep bu savaşta öldürülmüş…
Şimdi o, Amerikan planları ve takvimine göre çok daha sıcak bir noktaya doğru gidiyor. Benim size bu son uyarılarım dostça; bir arkadaşınız gibi görün.
Ben burada sanık manık değilim, onu söyleyeyim. Ben bir davanın adamıyım. Türk milletinin bağımsızlık, Türkiye emekçilerinin iktidar davasının adamıyım.
Görünmüştür ufukta ne olacağı. Bir müddet sonra şuraya gelecek; sıcak savaşa doğru gidiyor, başka şeylere doğru gidiyor. Yugoslavya sürecinde, Rusya sürecinde, Irak sürecinde bunları yaşadık. Apaçık meydanda bir Türk-Amerikan çatışması başlamış. Cumhuriyeti yıkmak için bir kalkışma başlamış. Fethullahçılar, cemaatçiler… Herkesin safları belli. Bir tarafta Türk Ordusu var, bir tarafta Amerikan ordusu var. Bir tarafta Cumhuriyet var; diğer tarafta mafyası var, tarikatları var, cemaatleri var.
Mafya bunlar! Mafyadan başka karılarının parmaklarına elli milyarlık yüzük! Bunu yapar mı Sabancı, Koç? Bu kadar görgüsüzlük? Yok gidip Dolmabahçe Sarayı’ndan şunu bunu almalar… Görgüsüz! Görgüsüz takımı! Mafyalaşmış bir takım! Cemaatlerle içli dışlı, gelmiş Türkiye’nin tepesine oturmuş! Biz bunun savaşını veriyoruz.
İş hesaplaşmaya geldiği zaman, işte o zaman Türk yargısını ve Türk Ordusu’nu görürsünüz. Görürsünüz derken şunu söylüyorum; bu tertipte rol alan, yasaları çiğneyen hâkimler ve savcılar Türk yargısının karşısına oturtulacaktır. Kendi hayatınızda da göreceksiniz. Kimse buradan kaçacağını zannetmesin! Ayağımıza kapansanız, sizi affetmeyecektir kimse! Bunu iyi bilin! Yaptığınız işler, çok büyük suçlardır. Bu özel tertipte rol alanlar için söylüyorum. Türk yargısına karşı, Türk yargısını dinamitleyen ve Türk Ordusu’nun karşısında özel tertiplerde yer alanlar için söylüyorum.
Bakın biz hiç korkmuyoruz. Ama bu adaletsizlikleri yapanların geceleri korku içinde olduğunu ben çok iyi biliyorum. Terleye terleye uyuduklarını çok iyi biliyorum. Benim hiçbir korkum yok. Biz zafere gidiyoruz. Amerika’nın Türkiye’yi parçalama planlarında yer alanların da ne olacağını göreceğiz."