İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Doğu Perinçek’in avukatı Mehmet Cengiz, “Ergenekon Davası”na bakmakta olan 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkan ve üyelerinin, müvekkilleri lehine olan belgeleri gizlemelerinden ve karartmalarından dolayı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na suç duyurusunda bulundu, soruşturulmalarını ve cezalandırılmalarını istedi.
Konuya ilişkin bir basın toplantısı düzenleyen Cengiz, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkan ve üyelerince sanıklar lehine olan bazı belgelerin yaklaşık 4,5 yıldır sanıklardan, avukatlarından ve kamuoyundan gizlendiğini, bunun Mahkeme üyelerince tutulan tutanaklarla itiraf edildiğini belirterek, hâkimlerin bu eylemlerinin görevin açıkça kötüye kullanılması olduğunu söyledi.
Bu suçun failleri olan hâkimlerin adil bir yargılama yapmasına olanak kalmadığını ifade eden Cengiz, suçları sabit olan, daha hangi kanıtları saklamakta ve karartmakta olduğu bilinmeyen bu heyet hakkında Savcılar Yüksek Kurulu’na suç duyurusunda bulunarak soruşturma açılmasını ve cezalandırılmalarını talep ettiklerini söyledi.
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Doğu Perinçek’in avukatı Mehmet Cengiz’in Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na verdiği dilekçeyi ekte sunuyoruz.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanlığı’na
Şikâyet Eden : Doğu Perinçek
Vekili : Av. Mehmet Cengiz
Atatürk Bulvarı No: 46/20, Sıhhiye / Ankara
Şikâyet Edilenler : 1) 20909 sicil nolu Hâkim Köksal Şengün
2) 28298 sicil nolu Hâkim Hasan Hüseyin Özese
3) 32346 sicil nolu Hâkim Hüsnü Çalmuk
4) 37266 sicil nolu Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu
5) 39995 sicil nolu Hâkim Ercan Fırat
6) 40244 sicil nolu Hâkim Mehmet Uslu
7) 41981 sicil nolu Hâkim Nihat Topal
Konu : Kovuşturma aşamasında delilleri saklayan ve karartan
hâkimler hakkında şikayetlerimizdir.
Açıklamalar :
Şikâyet edilenler, Silivri’de görülmekte olan “Ergenekon Davası”na bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görev yapan Mahkeme başkanı ve üyeleridirler.
Müvekkillerin yargılandığı 2008/2009 E. sayılı bu davada, çeşitli tarihlerde talebimiz üzerine alınan ara kararları uyarınca yazılan müzekkerelere verilen cevaplar, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin şikâyet edilen başkan ve üyelerince yıllarca saklanmıştır:
- Davanın temel dayanağı olan ve Tuncay Güney'in anlatımlarına göre MİT tarafından hazırlanan rapor ve şemanın gönderilmesi istemiyle 20 Haziran 2008 tarihinde Başbakanlığa yazılan yazıya, 2 Temmuz 2008 tarihli yazıyla -yani yaklaşık 4,5 yıl önce- yanıt verilmiş olmasına rağmen, bu yanıt ve ekleri saklanmış, 23 Kasım 2012'de dava dosyasına konulmuştur (Ek-1).
- Genelkurmay Başkanlığı'na aynı konuda yazılan 27 Kasım 2008 tarihli yazıya, 16 Ocak 2009 tarihli yazıyla -yani yaklaşık 4 yıl önce- yanıt verilmiş olmasına rağmen, bu yazı ve ekleri de saklanmış, 23 Kasım 2012'de dava dosyasına konulmuştur (Ek-2).
- Keza MİT Müsteşarlığı'na yazılan 27 Kasım 2008 ve 15 Aralık 2008 tarihli yazılara cevaben gönderilen 30 Aralık 2008 tarihli yanıt ve ekleri 30 Kasım 2012 tarihine kadar - yani yaklaşık 4 yıl boyunca- saklanmıştır (Ek-3).
Bunlardan 16 Ocak 2009 tarihli Genelkurmay yazısı, işin önemine ve aciliyetine binaen özel kurye ile elden getirilerek, 28 Ocak 2009 günü saat 10.20’de bizzat mahkeme başkanına teslim edildiği halde (Ek-4) bu belge, yıllarca tutulmuş, ancak 23 Kasım 2012 günü dosyaya konulmuştur.
MİT’ten gelen yazılarda hâkim havalesi dahi yoktur. Yazıların gönderildiği 2008/209 E. sayılı dava, aynı mahkemede görülmekte olan 2009/191 E. sayılı dava ile birleştirilmiş ve esası kapatılmışken, bu yazılar yıllarca dosya dışında tutularak saklanmıştır. Bu, reddedilen hâkimlerin, belgeleri baştan beri gizleme kastı olduğunu gösterir.
Üstelik yıllarca saklanan bu belgelerden "Ergenekon Şeması"nda yer alan isimlerin çoğunun üstünü kapatarak deliller karartılmıştır. Çünkü bu şemadaki isimlerin üstü açılırsa, dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un “saçma sapandı” dediği özelliği bir kez daha açığa çıkacaktır.
Örneğin, MİT Müsteşarlığı’nın 30 Aralık 2008 tarihli cevabi yazısı (Ek-3) ve ekleri 4 yıl boyunca saklanmıştır. İşçi Partisi’ne ait arama tutanaklarında bulunmadığı halde dosyaya sonradan konulduğu anlaşılan CD’lerden biri olan “NATO CD’si” hakkında, talebimiz üzerine 25 Kasım 2008 tarihli celsede alınan karar uyarınca yazılan yazıya verilen cevapta; İşçi Partisi’ne ait olmayan ve bir PKK militanından ele geçirilen bu CD’nin:
. “’Tuncay Yılmaz’ gönderici adı kullanılarak, 14.05.2007 ve 01.06.2007 tarihlerinde İstanbul’dan postaya verilmek suretiyle” MİT’e intikal ettirildiği; ihbar mektubunda, “NATO Hava Unsur Komutanlığı’na eylem yapmak üzere İP Genel Başkanı Doğu Perinçek liderliğindeki ekibin kurmuş olduğu örgütün eylem planları ve örgüte yardım edenlerin kimlik/adres/iş bilgileri”nden söz edildiği belirtilmiş ve şu değerlendirme yapılmıştır:
“Bugüne kadar şiddet eylemine karışmamış ve böyle bir eyleme tevessül edebilecek potansiyeli de bulunmadığı düşünülen İP’nin, NATO’ya yönelik olarak planlanan eylemle ilişkilendirilmeye çalışılması; dezenformasyon amaçlı bir yönlendirme faaliyeti olabileceği ihtimalini de akla getirmesi bakımından önemli görülmüştür”.
3070 kişilik isim /adres listelerini içeren diğer CD ile ilgili olarak MİT’in değerlendirmesi ise şöyle:
“Bir kısmı aynı zamanda İP üyesi olan öğretim üyesi, yazar, gazeteci, sanatçı, avukat, doktor, mühendis vb. camialardan şahısları kapsayan listenin, çeşitli etkinliklere çağırılmak ya da taban kazanma faaliyeti çerçevesinde kullanılmak üzere oluşturulduğu izlenimi edinilmiştir”.
İddianamede birçok yerde tekrarlanan ve ısrarla vurgulanan bir iddiayı çürüten ve bunu “dezenformasyon amaçlı bir yönlendirme faaliyeti” olarak niteleyen bu MİT raporu, niçin 4 yıl boyunca gizlenmiştir?
5 yıldır tutuklu bulunan müvekkillerin tahliyesine ilişkin istemlerimizi reddederken ileri sürülen temel gerekçeler; "delillerin henüz toplanmamış olması" ve " delillerin karartılma olasılığı"dır.
Oysa şimdi görüyoruz ki, toplanmış delilleri yıllarca saklayan ve üstünü kapatarak karartan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkan ve üyeleridir.
Dosyaya koyduğunuz 23 Kasım 2012 ve 30 Kasım 2012 tarihli "Tutanak"larda ikrar edilen bu eylemlerle ortaya çıkan somut durum, yargı görevinin kötüye kullanılmasıdır ve suçtur.
Bu suçun faili olan hâkimlerin adil bir yargılama yapmasına olanak yoktur. Daha hangi kanıtları saklamakta ve karartmakta olduğunu bilmediğimiz bu heyete güvenilemeyeceğinden, 27.12.2012 günlü celsede belirttiğimiz bu gerekçelerle İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve arkadaşlarının müdafii Av. Hasan Basri Özbey tarafından reddi hâkim talebinde bulunulmuşsa da, bu talep incelenmeksizin, reddi istenen heyetçe geri çevrilmiştir. Bununla da yetinilmemiş, suçu dile getirip reddi hâkim isteyen Av. Hasan Basri Özbey hakkında suç duyurusunda bulunularak savunma hakkı hiçe sayılmıştır.
Sonuç ve İstem : Açıklanan nedenlerle; şikâyet edilen hâkimler hakkında soruşturma açılarak cezalandırılmalarını talep ediyoruz. 16.01.2013
Doğu Perinçek v.
Av. Mehmet Cengiz