ÖZEL GÖREVLİ MAHKEMELER CUMHURİYETİ TASFİYE İÇİN VAR!

İzmir Cumhuriyet İçin Güçbirliği’nin 16 Ekim 2011 günü Fuar İsmet İnönü Kültür Merkezinde düzenlediği “Özel Görevli Mahkemeler Neden Kapatılmalı?” konulu panele CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, 3 yılı aşkın süre Silivri cezaevinde yatan İşçi Partisi Gen...

Tarih:

İzmir Cumhuriyet İçin Güçbirliği’nin 16 Ekim 2011 günü Fuar İsmet İnönü Kültür Merkezinde düzenlediği “Özel Görevli Mahkemeler Neden Kapatılmalı?” konulu panele CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, 3 yılı aşkın süre Silivri cezaevinde yatan İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Nusret Senem, Anayasa Hukukçusu-İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meltem Dikmen Caniklioğlu ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel katıldı. Paneli 1000'e yakın yurttaş izledi.

Prof. Ömer Lütfi Değirmenci’nin yönettiği panelde ilk olarak söz alan Prof. Dr. Caniklioğlu, ülkemizdeki DGM’lerin 76 ve 80 dönemindeki varlığının ardından bugünkü mahkemelere gelindiğini, bu mahkemelerin siyasi olarak var olduğunu belirtti:
“Anayasal mevzuatta olmayan mahkemeler eli ile Silivri’deki zulme kim cesaret etmektedir? Tarihe bakıyoruz, 1933’te Hitler 17 Nisan 1933 ve 1937 yılındaki Devlet memurları kanunu çıkarır, iktidara oturur. Artık devlet memurları, bürokrasi liyakata göre değil, Hitlerin partizan uygulamalarına göre şekil alıyorlar. Hitler ne dediyse o oluyor, Hitlerin sözünün dışında kalanlar devlet memurları tarafından casus, vatan haini ilan ediliyor ve fırınlara gönderiliyorlar. Hitler 1934’te yüksek hukuk lordu ilan ediliyor. Abant toplantısında bolu valisi dedi ki; ‘Genel Kurmay, Milli Savunma Bakanlığına bağlansın.’ Tayyip ne diyor, memurlar onu söylüyor. Hitler başlangıçta memurları görevce bağımsız tuttu, sonra tamamen partizanlaştılar. Nazi yargıcı ve polisi ülke güvenliğinin devlet görevlilileri haline geldiler. 2010 Anayasa değişikliklerinde HSYK ile aynı durum oldu. Yandaş yargıçlar aydınlarımızı önce Silivri’ye alıp sonra delil aradılar. Hâkimler orada top çeviriyorlar. Eskiden Türkiye’de ulusalcı olmak suç değildi, gazetecilik suç değildi, Atatürkçü olmak suç değildi, bizim hukukumuzda bu yoktu. Silivri’deki aydınlarımız rehindir. Toplumun rehinidir.”

ANAYASAYA KADAR BEKLENECEK
“CHP’li Milletvekili Rıza Türmen Anayasa için “kırmızı çizgimiz yok diyor, ön şartımız yok yok” diyor. Cumhuriyet kırmızı bir çizgidir, bir noktadır. Böyle şey olur mu? Kırmızı çizgimiz yok nasıl dersiniz siz, anayasa çıkınca artık bir sizden bir bizden tahliyelerin olabileceğini görmüyor musunuz? İçerideki yurtseverler ya susacak ve sistemle anlaşacak, ya da Abdullah Öcalan salınana kadar beklemek zorunda kalacaklar. Önümüzdeki vahim tablo budur, bu nedenle ÖGM’ler kapatılsın demek yetmeyecektir.”

YÜKSEL: ÖZEL GÖREVLİ MAHKEMELERİN KALDIRILMASI İÇİN
KANUN TEKLİFİMİZ VAR
CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, Özel Görevli Mahkemelerin kaldırılması için yasa teklifi hazırladıklarını belirtti. Anayasa tartışmalarında vazgeçemeyecekleri konunun başta demokrasi ve insan hakları olduğunu belirtti. AKP’nin demokrasiyi dinlemediğini, terör, laiklik, işsizlik konularının önemli olduğunu vurguladı. Yüksel “AKP, Cumhuriyeti değil demokrasiyi dönüştürmek istiyor” diyerek bugün bize yarın size mantığıyla sıranın herkese geleceğini vurguladı. Hasdal’ı ziyaret ettiğini, CHP’li vekillerin ve tabanın Silivri’ye gittiğini ve buna devam edeceklerini açıkladı. Silivri’de bir çadır tiyatrosu olduğunu belirten Yüksel, Anayasa konusunda da anadilde eğitim istemediklerini; devletin katkısını beklediklerini, vatandaşı devlete karşı koruyacak bir düzenlemenin ihtiyaç olduğunu belirtti.

MEDYAYI KORKUTARAK TESLİM ALDILAR
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel, 1980 darbesi ile solun tasfiye edildiğini, 650 bin kişinin sorgudan geçtiğini belirtti. “Şimdi de TMSF ile medya borçlandırıldı. TÜSİAD’ı tehdit ettiler, medyayı korkuttular. Bekir Coşkun, Emin Çölaşan işten atıldı. Oktay Ekşi’ye yazı yazdırmadılar. Önce göz önündeki yazarlarımızı susturmaya çalıştılar, bu korku aşağıdaki medyanın da ödünü kopardı. Böylece medyayı ele geçirdiler. Şimdi 94 basın kuruluşu ile basın platformunu kurduk. Direneceğiz.”

SİLİVRİ’DEKİLER DEĞİL, TÜM TÜRKİYE MAĞDURDUR
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nusret Senem konuşmasında şunları söyledi:
“Silivri Naklen yayınlansın. Hükümet korktuğu için naklen yayın yapamıyor. Biz bunu mahkemeden talep ettik, bizim çekincemiz yok dedik ama cesaret edemediler. Çünkü o mahkemeler mahkeme değil rejimi değiştirme araçlarıdır. Bunu teşhir etmeye korkuyorlar. Bir gün bu diktatörlük yıkıldığı zaman toplumuz o kayıtları görecektir. Türkiye’de faşist diktatörlüğe karşı hep beraber direnmeliyiz. Özel Görevli Mahkemeler İstanbul, Erzurum, İzmir, Diyarbakır, Adana ve Konya’da var. Ama onların özelinin de özeli var. Beşiktaş mahkemeleri görev gaspı yapmıştır: Tayyip Erdoğan ‘Silivri’de Özel Görevli Mahkemeler kurduk’ demedi mi? Cemaatin rejimini kurmak için özel mahkemeler var. Harp Akademilerinde anti Amerikancı, NATO karşıtları var diye tutuklamalar oluyor, Deniz Kuvvetlerimiz Gürcistan Savaşı’nda Boğazlar Antlaşması’nda direndiği için içeride.
Senem, Ergenekon tertibine karşı “bazılarının suçu olabilir” mantığıyla hareket edilmesinin son derece yanlış olduğunu belirtti. Senem, tertiplerden dolayı yargılanan hiç kimsenin hakkında yeterli delil olmadığını söyledi:
“Kimsenin mağduriyet edebiyatı yapmaya ihtiyacı yok. İçeri başımız dik girdik, başımız dik şekilde çıktık. Mağdur olan tüm Türkiye’dir.”

CHP ANAYASA KOMİSYONUNDAN ÇIKMALIDIR
Senem, CHP’nin Anayasa komisyonunda yer almasının AKP’nin işini kolaylaştıracağını, bölünme Anayasasına karşı komisyonda yer almanın doğru olmadığını, CHP ve MHP‘nin etkili muhalefet yapmasına ihtiyaç duyduğunu, onlardan bu görev beklediklerini belirterek “MHP ve CHP Anayasa komisyonundan derhal çıkmalıdır” dedi. Senem’in bu sözleri salondakiler tarafından ayakta alkışlandı.