İşçi Partisi'nin değerli kadrosu, Atatürk'ün Bütün Eserleri (ATABE) Danışma Kurulu Üyesi, TEORİ dergisi yazı kurulu üyesi, bilim adamı, örnek devrimci aydın, güzel insan Doç.Dr. FATİH GÜMÜŞ, yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak 14 Mayıs 2008 günü aramızdan ayrıldı.
Değerli Fatih Ağabeyimizi, 16 Mayıs 2008 günü Ankara Kocatepe Camiinde öğle namazını takiben kılınan cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurladık.
Sevgili Ağabeyimizi güzel günlerin arifesinde yitirdik. Anısını, Hasan Yalçınlar, Suphi Karamanlar ve yitirdiğimiz tüm yoldaşlarımız gibi zaferlerle sonsuza kadar yaşatacağız.
Başta değerli Gümüş ailesi olmak üzere, İşçi Partililerin ve ulusumuzun başı sağolsun!
Edebiyatçılar Derneği yöneticisi yazar Celal İlhan'ın Sayın Fatih Gümüş anısına yazısını açağıda sunuyoruz:
Fatih Ağabey’i yitirdik!
Celal İlhan
Yaşamı, karanlıkla savaş olarak algılayan bir bilim adamıydı Fatih Ağabey.
Evinin yatak odası ve salonu dışında kalan her yeri kitap, dergi ve gazete kesikleriyle doluydu. Fazla zamanının kalmadığını aklına bile getirmezdi. Tüm yaptığı, kitaplar arasında sıkışıp kalmakta değildi onun. Yetmişli yaşlarında İşçi Partisi gibi dinamik bir siyasetin neferi olmayı göze almış bir eylemciydi. İnsan yaşamında yazının da eyleminde ne anlama geldiğini çok iyi biliyor ve bunu çevresindekilere en doğru açılardan yansıtmayı başarıyordu. Gün gelecek ve yazacağı kitaplar için hepsini kullanacak, kusursuz eserler ortaya koyacaktı. Yanılmıyorsam, yazmayı düşündüklerinin dışında, üçü çeviri bir şiir biri de tez çalışması olmak üzere dört değerli eser bıraktı geride. Son yıllarda, özümlediği ve kafasında olgunlaştırdığı düşünceleri; “en iyisini yapmalıyım” yaklaşımı yüzünden yazıya dökemiyor ve bundan büyük bir rahatsızlık duyuyordu. Hoş görüsüne güvenerek takılırdım, “Yeni kitabın baskıya hazırdır herhalde,” diye. Yanıtı hep, “Nerdeee, daha kalemi elime bile alamadım, mükemmeliyetçilik takıntısı elimi kolumu bağlıyor, kıpırdamama izin vermiyor,” der, acımasızca eleştirirdi kendini.
Fatih Ağabey, ileri yaşına karşın dingin, durgun ve dervişçe bir yaşamı hiçbir zaman benimsemedi. Hep yeni bir şeyler yapma arzusuyla dolu yaşadı. Ülkenin geleceğiyle ilgili karamsar düşüncelerin saldırısına uğradığım zamanlar onunla konuşarak kendime gelir, canlanırdım. Emsalleri yazlıklarında ya da villalarında, ülkeden ve yaşamdan son alacaklarını tahsil etmenin peşindeyken o, ülkesine, insanlığa ve yaşama borcunu ödemek peşindeydi. Arkadaşı ve yakın dostu Aziz Nesin gibi, görevini tam yapamamış olmanın tedirginliğini duyuyor ve duyuruyordu çevresine.
Şu günlerde, Fatih Gümüş gibi ağabeylere ve insanlara o denli çok gereksinimimiz var ki!... Işık içinde yatsın.