OLMAZLARI OLUR YAPMAKLA ÜNLÜ BİR BELEDİYE BAŞKAN ADAYI: YAVUZ EFE!

Kendimize güveniyoruz. İnançlıyız, sistemli çalışıyoruz.Kimseyle laf ebeliğine girmiyoruz, kişisel mücadelelerimiz yok. Amacımız belli; Foça’ya iyi şeyler yapmak için odaklandık. Çok ciddi bir kadromuz var. Bu yüzden çok iddialıyız. Halkımız da çalışanı ve samimi o...

Tarih:

Kendimize güveniyoruz. İnançlıyız, sistemli çalışıyoruz.Kimseyle laf ebeliğine girmiyoruz, kişisel mücadelelerimiz yok. Amacımız belli; Foça’ya iyi şeyler yapmak için odaklandık. Çok ciddi bir kadromuz var. Bu yüzden çok iddialıyız. Halkımız da çalışanı ve samimi olanı görür. Kimseyi aldatmıyoruz, olmayacak vaatlerde bulunmuyoruz. Foça’yı turizmde olması gereken noktaya taşıyacağız.
Tabii organik üretim de çok önemli. Foça toprakları buna müsait. Bunun için projelerimiz hazır.
Organik pazarın yaygınlaştırılması ve üretimin arttırılması önceliklerimizdendir.
Son sözüm şudur ki; Foça’da gerçek bir Halkçı belediyecilik nasıl olur bunu ispatlayacağım.
Söz veriyorum, mahcup etmeyeceğim. Tüm aydın Foça halkının düşlediği Foça’yı birlikte yaratacağız. Foça’yı Türkiye’nin yıldızı yapacağız.

Aydınlık Gazetesinde İşçi Partisi Foça Belediye Başkan Adayı Yavuz Efe ile yapılan röportajı okuyucularımızın ve özellikle Foçalıların dikkatine sunuyoruz:

Yavuz Efe, Kıdemli Deniz Albayken genç yaşında kendi isteğiyle emekli olmuş bir denizci. Harp Okulu’nu denizciler arasında birincilikle bitirmiş, meslek yaşamında erken terfi başta olmak üzere pek çok başarı ödülü almış bir emekli kıdemli albay. Aynı zamanda elektrik-elektronik mühendisi,
iyi bir dansçı ve sporcu.
Henüz 45 yaşında. Genç yaşta emekli olmuş, ama köşesine çekilmek ona göre değil. Komutanlarına
“çılgın” olduğunu düşündürtecek kadar yanlışlara müdahaleci, inatçı, tuttuğunu koparan, çevresine duyarlı bir isim... “Ne yapabilirim” diye düşünür ve karar verir: “Foça hak ettiği gibi yönetilmeli!”
Yıllardır yaşadığı Foça’ya hizmet etmek için İşçi Partisi’nden belediye başkan adayı olan Efe, Ekim ayından bu yana ilçenin her karış toprağını adeta adım adım geziyor. Evleri, işyerlerini, esnafı, pazarları, köyleri dolaşıyor; sorunları, beklentileri dinliyor. Herkesle tanış. İlçede ondan “30 Mart’ta
belediyenin kapısından girmeye en yakın aday” diye söz ediliyor. Efe’yle Foça’daki seçim bürosunda bir araya geldik. Söyleşimiz boyunca büro hiç boş kalmadı. Emekli subaylar, esnaf, önünden geçen kim varsa, “Desteğimiz seninle” demek için geçerken uğruyordu.
Meslek hayatınızda kaç tayin
gördünüz?
27 yıl üniformalı meslek hayatım var. Üç büyük şehirde görev yaptım. Tayinlere babadan alışkınız. Ankara’da uzun kaldım, tam 11 yıl. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın karargâh binasının tüm sistem işletmesiyle sorumluydum. 2007’de İzmir Karşıyaka’ya tayinim çıktı. 2011’de kıdemli albay oldum.
2012’de ise kendi isteğimle emekliye ayrıldım.

Unutamadığınız bir anınız
var mı meslek yaşamınızda?
2007 yılının 20-21 Ağustos günlerinde Foça’daydım. Gece bir rüya gördüm. Gökyüzü Türk bayrağı olmuştu. Çok etkilendim, erkenden uyandım. Sabah saat 07.00’de bir telefon geldi. Deniz Kuvvetleri’nden bir büyüğüm aradı ve “Hayırlı olsun, erken terfi ettin” dedi. Bir elin parmaklarıyla gösterilecek sayıda personele verilen bu ödülü aldığım için çok mutlu oldum. 2008 Ağustos’unda yarbay olmam gerekirken bir yıl önce bu rütbeye eriştim. Bir subayın övünç kaynağı, erken terfiyle
ödüllendirilmesidir. Bir anımı daha paylaşmak isterim. Donanmaya yeni katılan Turgut Reis gemisinin maketi, Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer’e gemide verilecekti. Ora. Yener Karahanoğlu muhafaza ve sunum platformu istedi benden. Kısa süre içerisinde “yetişmez” denilen bu platformun hazırlanmasındaki çabam sonucunda Karahanoğlu’nun “Oğlum sen çılgınsın” sözü, olmazları olur yapma hususunda beni mutlu etmiştir.

Hep böyle inatçı mısınızdır?
Asla pes etmem. Tıkandığım noktada “Nasıl aşılabilir” diyerek, yeni yöntemler geliştirerek o engelleri aşmaya gayret etmişimdir. Bu noktada ben de kendimi aslında “çılgın” olarak görüyorum.

Gençlik yıllarınızı anlatır
mısınız? Neler yapardınız? Kimi
örnek alırdınız?
En çok Mustafa Kemal... 12 Eylül sonrası bir gençlik yaşadık. O dönemin koşulları bizi de etkiledi ama kardeşimle birlikte soranlara hep “Atatürkçüyüz” derdik. Çok okurdum, özellikle günlük gazeteleri. Cumhuriyet’i herkes açıkta okuyamazdı. Sıranın altında okunurdu. Bir de hep iyileri gözlemleyip onları örnek almaya çalıştım. Agresiflerle de çalıştım. “Bir gün üst bir mertebeye geldiğimde gördüğüm
yanlışları personelime karşı asla yapmayacağım” diye söz verdim. Personelimle diyalog halinde, birliğimi başarıya götüren çizgiyi yakaladım.

Sivil hayatta da kolay iletişim
kuruyorsunuz galiba?
İnsanlara yardımcı olmak çok mutlu ediyor. Yaşamın içinde olmayı seviyorum. Hep halkın içerisinde olmaya gayret ettim. Görevdeyken de sivilde de orduevlerine, askeri kamplara gitmeyi tercih etmedim.
Meslek hayatım boyunca askeri kampa bir kez gittim. Tabii buradan askeri camiayla ilişkim olmadığı gibi bir anlam çıkarılmasın.

Emekli olduğunuzdan beri
neler yapıyorsunuz?
En çok kızıma vakit ayırıyorum. Sinemaya gidiyoruz, sohbet ediyoruz. İnanır mısınız, çocukluğunu hatırlayamıyorum kızımın. Mesaimiz çok yoğundu. Büyüdüğünün farkına yeni vardım. Geçenlerde bir videosunu buldum küçüklüğünden. Eşimle izledik, oturup hüngür hüngür ağladık. Eşimin çok desteğini gördüm. Meslek hayatım boyunca kızımıza hem annelik hem babalık yaptı. Mesaimi engellemedi; olgun, sabırlı, özverili bir insandır eşim. Başarılarımı desteğine borçluyum.

Mesleğiniz dışında başka
ne gibi uğraşlarınız var?
Bilgisayar üzerinde 2 yıl boyunca dünyadaki en gelişmiş simülatör programı eğitimi aldım. Sanal pilotum. Radyo kontrollü CESNA tipi uçağım var. Latin danslarının tamamını yapıyorum. 2 buçuk yıl Arjantin tango eğitimi aldık eşimle. Hayatımda en çok istediğim şeylerden biri de Bueonos Aires’e gidip dans etmek. Umarım asıl kimliğini turizm kenti üzerine olmak üzere oturtacak olan ilçemiz Foça’da, Latin ve tango geceleri yapacağız. Başkan olduğumda sanırım Bueonos Aires’e gidemeyeceğim ama o ortamı buraya getirerek bu dileğimi gerçekleştirmiş olacağım. Klasik müzik dinlemeyi çok severim. Ankara’da her Cuma akşamı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerine giderdim. Şu an Silivri’de yatan emekli Tümamiral Cem Gürdeniz ile birlikte konser izlerdik. Toplumu bir arada tutan çok önemli bir öğe sanat. Foça’yı bir kültür sanat kenti yapacağız. Foça’da yaşayabilmek için sanata önem vermek gerekiyor. İlçemizde Tarık Dursun K. ve daha nice değerli sanatçımız var. Onlarla birlikte hareket etmek düşüncesindeyim.

Belediye Başkan adaylığı
fikri nasıl oluştu peki?
1 yıl erken terfi aldım. İki yüksek lisans yaptım. Kıdem aldım. Yani toplamda 3 yıl ileri gitmiş oldum. Genç yaşta emekli oldum. “Ne yapabilirim?” diye sordum. Mesleğim boyunca hep sistem analizciliği, çalıştırıcılığı yapmamdan dolayı yöneticilik becerisi edindim. Verdiğim hizmetten faydalanan kişi sayısı 60 bindi. Marmaris Aksaz’dan Çanakkale Gökçeada’ya kadar olan bölgede, hatta zaman zaman Mersin gibi uzak bölgelere hizmet verdim. Belediyelerde gördüğüm aksaklıklar, yapısal bozukluklar beni bu göreve itti diyebilirim. Adaylık demişken anlatmak isterim. 2006’da Ankara’da bir üsteğmen, bir toplantıdan sonra “Komutanım bir şey arz edebilir miyim” dedi. Tabi dedim; “Sizi ileride Foça belediye başkanı olacaksınız” dedi.

Neden İşçi Partisi?
Emekli olduktan sonra ilk olarak CHP’ye üye oldum, ama Atatürk’ten uzaklaştığını gördüm ve istifa ettim. Ergenekon ve Balyoz süreçleriyle birlikte daha yakından takip etmeye başlamıştım İşçi Partisi’ni.
Doğu Perinçek’i zaten takip ediyordum. Silivri’de kahramanlara en çok desteği İşçi Partisi ve TGB veriyor. Aynı saflarda çarpışıyoruz. 2013 Ağustos’unda partiye üye oldum. Çevremden, ailemden çok olumlu tepkiler aldım. Doğru yerde olduğumu söyleyen çok kişi oldu. 12 Ekim günü aday adaylığı töreni için yerel gazeteler, “Bugüne kadar yapılmayan bir çıkış” dediler.