12 Haziran seçimleri siyasi partiler açısından da bir dönüm noktasıdır. AKP ve PKK önümüzdeki dönemin asli aktörleridir. Bu gerçek 12 Haziran seçim sonuçları ile bir kez daha tescil edilmiştir.
Türkiye, Ortaçağ’a ve emperyalist senaryolara sahne olmaya doğru önemli bir adım atmıştır. Bu partiler ise tamda bu dönemin partileridir. Onun için gün bu partilerin günüdür.
AKP, Ortaçağ’ın Partisidir. Nakşibendiler, Saidi Nursinin takipçileri, Fethullah Gülenler bu Parti’de örgütlenmişler ve Cumhuriyet Devrimine karşı harekete geçmişlerdir.
Çağımızda Türkiye gibi ülkelerde Ortaçağ özlemcileri, ancak emperyalizme dayanarak var olabilirler. Yüzyıl önce Halifenin, İslam Teali Cemiyeti’nin Kuvvayı Milliyecilerin karşısında İngiliz emperyalistlerinin yanında yer almışlardı.
Yüzyıl sonra onların ardılları, İslam dünyasını kana ve ateşe boğan Amerikan emperyalistlerinin yanındadırlar.
Tayyip Erdoğan Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesinin eşbaşkanıdır.
Amerika’nın, bütün Bölgemize yönelik saldırısını daha ne kadar sürdüreceği ayrı bir tartışma konusudur. Ama şimdilik bütün gücüyle Bölgemize abanmaktadır. Yani Amerikan askeri, Bölge siyasetinin en önemli aktörlerinden biridir. Dolayısıyla Amerikan askerine dayanarak Türkiye’de politika yapan AKP, en azından yakın gelecekte Türkiye siyasetinin önemli aktörü olmaya devam edecektir.
PKK, BDP
Etnik ve dini farklılıklar temelinde siyaset yapan Partiler, 1970’lerin ikinci yarısından sonra dünyanın her yerinde ortaya çıktılar. Çünkü yeniden atağa geçen emperyalizm, etnik ve dinsel aidiyetlerin insan doğasına en uygun davranış biçimi olduğu yolunda teoriler üretti. Ezilen dünyada her türlü farklılığı kışkırttı. Etnik ve dini temelli örgütlenmeler her tarafta emperyalist merkezler tarafından desteklendi, büyütüldü.
Elbette emperyalist devletlerin bu çabası, uygun zeminlerin bulunduğu ülkelerde daha fazla başarılı oldu.
PKK işte bu dönemin ürünü olarak ortaya çıktı ve bugüne kadar geldi. Amerika Irak’a girdikten sonra PKK, en yetkili ağızlardan Ortadoğu’da kurulacak yeni düzende üzerine düşen rolü oynayacağını ilan eti. Ve o günden bu yana bu temel duruşunu değiştirmedi.
Onun için Bölgedeki ve Türkiye siyaseti üzerindeki Amerikan varlığının devam ediyor olması, PKK’nın da etkili bir siyasi güç olarak devam edeceğinin en önemli açıklamasıdır.
“YENİ CHP”
CHP’ye gelelim. Bilindiği üzere CHP, “Yeni CHP” oldu. “Yeni CHP”, başına geçenlerin deyişiyle Atatürk’ten kopmaktadır. İnsan hakları, demokratikleşme, Kürt sorunu, AB üyeliği gibi konularda AKP’nin yapamadıklarını yapmak iddiasındadır.
Kısacası Yeni CHP, AKP minderinde güreşerek iktidar olacağını düşünmektedir. Aynı CHP, Güneydoğu’da ise PKK minderinde güreşmeye soyunmuştur.
Sonuç tam bir hüsrandır. 12 Haziran seçimi en başta CHP için bir yenilgi olmuştur. CHP 12 Eylül referandumunda “hayır” diyen oyları bile alamamıştır. MHP’nin bu referandumda AKP’ye kaptırdığı oylarının bir kısmını geri aldığını da düşünürsek, İzmir ve Antalya gibi merkezlerde bile CHP’nin AKP’ye oy kaptırdığı gerçeği, bu Parti açısından uğranılan yenilginin boyutunu göstermektedir.
Bütün bunlardan dolayı CHP’yi önümüzdeki aylarda iç çatışma ve parçalanma beklemektedir. Birbiriyle uzlaşması mümkün olmayan taraflar bugün bu Parti’de bir aradadır. Türkiye’nin içine girdiği dönemde bu taraflar hiçbir gelişmede ortak tavır alamaz.
Onun içinde çatışma ve parçalanma kaçınılmazdır.
MHP’yi ise AKP ve PKK’nın Türkiye’yi böleceği korkusu barajın üstünde tuttu. Ama içinde bulunduğumuz döneme ilişkin doğru dürüst bir tahlili ve çözümü yoktur.
BİTEN PARTİLER
12 Haziran seçimlerinin gösterdiği bir diğer gerçek ise DSP, DP, Has Parti, Hepar, BBP, ÖDP, TKP gibi Partilerin silinmesidir. Bu Partilerin büyük çoğunluğu önümüzdeki dönem olmayacaktır.
Hesaplaşma dönemlerinde sahnede esas aktörler kalır, sistemin istikrar döneminin partileri ile kenarlarda duran daha küçük siyasal güçler sahneden çekilir.
İŞÇİ PARTİSİ, CUMHURİYET GÜÇBİRLİĞİ
Doğada ve toplumda her varlık zıddıyla birlikte vardır. Amerika, Avrupa, AKP ve PKK şimdi Türkiye’deki gelişmelerde bir taraf olarak yerlerini almışlardır.
Programı, politikaları ve mücadelesi göz önüne alındığı zaman Amerika ve işbirlikçilerinin bu seçimlerde karşısında olan güç, Cumhuriyet Güçbirliği’dir.
Cumhuriyet Güçbirliği ve bu seçimde Güçbirliği ile birlikte hareket eden İşçi Partisi 12 Haziran’da bir başarı elde etmedi. Ama bir iddiayla seçim çalışmalarını yürüttüğü her ilde toplumda yarattığı ilgi, bütün Partilerden çok daha etkili bir çalışma yürütmesi, önümüzdeki dönemde siyasetin en önemli aktörlerinden biri olacağının kanıtıdır.