Yandaş medyanın nadide kalemşörü Nazlı Ilıcak, psikolojik savaş tarihine yeni bir büyük yalanla, bir katkı daha yaptı. Ilıcak, bugünkü (13 Mayıs 2011) sabah gazetesindeki köşesinde Deniz Yıldırım'ın, tasarlayarak adam öldürmekten dolayı mahkûm olduğu yalanını yazdı. İftiranın bu kadarına ne denir? Deniz Yıldırım yaşamı boyunca, değil adam öldürmek, Tayyip Erdoğan'ın emriyle tutuklanmasına yol açan iki haberi dışında hiçbir suçlamayla karşılaşmadı ve yargılanmadı. Bilindiği üzere Deniz Yıldırım'ın genel yayın yönetmeni olduğu Aydınlık dergisinde Tayyip Erdoğan'ın gizli kasası Remzi Gür ve Mehmet Ali Talat'la yaptığı telefon görüşmelerini yayınlamıştı. Ardından Ergenkon Savcısı Zekeriya Öz harekete geçmiş ve Erdoğan'ın emriyle Yıldırım tutuklanmıştı. Yıldırım 2 yıldır Silivri zindanında tutsak.
Ilıcak yazısında şöyle diyor;
"Hapisteki gazeteciler
CEZAEVİNDE bulunan 56 gazeteciden 13'ü Ergenekon'dan dolayı tutuklu: Ahmet Şık, Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Nedim Şener, Yalçın Küçük, Barış Pehlivan (Oda TV); Barış Terkoğlu (Oda TV), Doğan Yurdakul (Oda TV), Soner Yalçın (Oda TV), Coşkun Musluk (Oda TV), Muhammet Sait Çakır (Oda TV), Mehmet Haberal (Kanal B televizyonu), Hikmet Çiçek (Ulusal Kanal).
Hapisteki 56 gazetecinin içinde bulunan, meselâ Deniz Yıldırım (Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni), tasarlayarak adam öldürmekten dolayı mahkûm olmuş. Onu da, hapisteki gazeteciler paketine koyup, özgürlük talep ediyoruz."
Aydınlık Dergisi Sorumlu Yazıişleri Müdürü Mehmet Bozkurt'un Erdal Şafak'a yazdığı mektup
Sayın Erdal Şafak,
Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni,
Sabah gazetesinin 13 Mayıs 2011 (bugünkü) tarihli sayısının 29. sayfasında Nazlı Ilıcak'ın 'Hapisteki gazeteciler' başlıklı köşe yazısında Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım hakkında “...tasarlayarak adam öldürmekten dolayı mahkum olmuş.” denilmektedir.
Sayın Ilıcak'ın yazısında yer verdiği bu bilgiler gerçeği yansıtmamaktadır.
Yıldırım, Aydınlık dergisinin 18 Ekim 2009 günlü sayısında, “KKTC devletini bitirme planı yaptılar, Erdoğan ve Talat'ın karanlık görüşmesi” başlıklı haberin yayımlandığı gün evi aranmış ve 9 Kasım 2011 tarihinde tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderilmiştir.
Yıldırım, kamuoyunda 'Islak imza' olarak bilinen davada, “Kişiler Arasındaki Aleni Olmayan Konuşmaları Kayıt Etmek, Özel Hayata ilişkin Görüntü ve Sesleri ifşa Etmek, Devletin Güvenliğine İlişkin Gizli Belgeleri Temin Etme, Kişisel Verileri, Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirmek veya Yaymak, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Devletin Güven Belgeleri Tahrip Etme Amacı Dışında Kullanma Hile ile Alma Çalma” iddiası ile şüpheli sanık olarak yargılanmaktadır ve 18 aydır Silivri Cezaevi'ndedir.
Yıldırım'ın, yargılandığı davada herhangi bir mahkumiyeti bulunmamaktadır. Bırakın mahkumiyeti, eğer Ilıcak, Yıldırım'ın yargılandığı “Islak imza” diye bilinen davanın iddianamesini okusaydı, savcıların 184 sayfalık iddianamede “adam öldürmek” fiilini bir kez dahi yazmadıklarını görecektir.
Yıldırım, Ilıcak'ın yazdığının aksine hayatının hiçbir döneminde “tasarlayarak adam öldürme” suçundan bırakın mahkum olmayı, böyle bir iddia ile karşılaşmamıştır bile!
Kamuoyunun ve Deniz Yıldırım'ın bilmediği ancak Sayın Ilıcak'ın bildiği bir yargılama varsa bunun Sayın Ilıcak tarafından açıklanmasını istiyoruz.
Ilıcak'ın Yıldırım hakkında yalan yazma özgürlüğü var ama Yıldırım'ın Başbakan Erdoğan ile Mehmet Ali Talat arasındaki karanlık görüşmeyi haber yapma hakkı yok Öyle mi?
Sayın Ilıcak her gazeteci gibi gerçeğe bağlılıkla hareket etmeli, yalanlara özgürlüğün sınırsız olduğu bu ortamda gerçekleri yazarak Deniz Yıldırım'dan ve okuyucularından özür dilemelidir.